Şehrin ışıklarını beraber izledik.
Ardından hafif bir kısık ses tonu ile "o gün tesadüf olmadığını iyi biliyoruz" dedim.
Ne dediğimi biliyordu aslında ama bilmiyor gibi yapıp " hangi olaydan bahsediyorsun"dedi gözlerini benden kaçırarak."O parkta bana tesadüfen denk gelmedin, bir şeyler var bilmediğim" dedim, eli ayağı bir birine dolandı.
Bir elini saçlarının arasında gezdirdi, anlamadığını gösteren bir hareketti bu ama ben bunu yemem.
"Devam edecek değilsin her halde" dedim. Yüzüme son kez bakıp tam söyleyecekti ki Telefon çaldı.
Yanımdan uzaklaşıp telefon ile konuşmaya gitti.Şehrin ışıklarına baka kaldım sadece, bana çok şey anlatır gibiydiler ama dili yok ki söylesinler.
Aras gelip geçti yanıma oturdu.
"İyi misin" dedim canı sıkkın gözüktüğü için.
"Değilim, hadi kalk gidelim" dediğinde gözlerini sürekli benden kaçırıyor.
"Ama daha yeni geldik buraya" dedim ama nafile elimden tutup çekiştirerek arabaya kadar devam etti böyle.Arabaya geçtik, sinirliydi.
Bir şey olduğu çok afaki ortadaydı.
"Aras iyi misin" dediğimde gözlerini gözlerime dikti..
Uzun uzun baktıktan sonra "ne olursa olsun sana zarar gelsin istemiyorum, bunu şu an bilmen yeterli" dedi ve arabayı kullanmaya başladı.Bir yere geldik, arabayı park etti.
Elimden tutup eve geçtik "bir süre burda misafiriz, ortalık sakinleşince evine geçer eşyalarını alırız" dedi.Karşısına geçip "bu ne anlama geliyor" dedim hafif sesimi yükselterek.
Gözlerimin içine bakmamakta ısrarcı hali ile arkasını dönüp pencereden dışarıyı izlemeye başladı.
Yansımadan beni izliyor bunu fark ettim "ben Pisikolog değilim. Bunların hepsi planlanmış bir oyun" dediğinde yanına gidip omuzuna dokundum.
Gözlerini gözlerime denk getirip "nasıl yani" dedim.
Omuzlarımdan tutup "annen ve babamın seni niçin terk ettiğini bilmiyorsun ama şu an da peşindeler" dediğinde şaşırdım.
Gözlerimden süzülen yaş durmak bilmezken "Neden, teyzem neden mektupta öyle yazmış" diye bağırmaya başladım.
Sarıldı bana "biliyorum kafanda çok soru işareti var, ama hepsinin cevap vereceğim. Sadece bende anlamak istiyorum. Teyzen gitmedi onu Öldürdü baban" dediğinde yıkıldım resmen.
"Nasıl" dedim onu geri itip.
Gözlerime baktı "cevabını bilsem sana da cevap vereceğim ama üzgünüm" dedi.Ağlamaya başladım, kendimden kaçıp gitmek istedim ama yapabildiğim tek şey ağlamak oldu.
"Esila" dedi Aras dizlerinin üstüne çöküp bana bakarak.
"Bak ne kadar zor olduğunu görüyorum, sen evlatlıkmışsın. Bu yüzden seninle ilgilenen bir ailen yok, bu yüzden teyzen yıllardır sana bakıyor. Üstünde büyük bir miras var baban bunun peşine düşmüş seni öldürüp üzerine konacak" dedi..Bu cümleler onun ağzından dökülürken duyduklarımı önemsiz sanıp mutfağa geçtim.
Evet niçin geçtiğimin tek bir anlamı olacaktı..
Artık nefes almamın bir önemi yoktu, çünkü Hiç'im ben.
Elime keskin bıçağı aldım, Aras karşıma geçmiş "Esila lütfen" dedi,bir yandan gülüp bir yandan ağlıyorum.Kolumun üstüne bir çizik attım, böylelikle ruhen acıyı yaşamamış olurum.
"Esila yalvarırım sana yapma" dediğinde bağırarak "tek bir neden söyle" dedim.
Yavaş yavaş adımları ile bana doğru geldikçe bende bir adım geriye doğru atıyorum.
"Çünkü benim için, seni seven beni böyle mi bırakıp gideceksin" dediğinde kitlendim.
Böylelikle üzerime atlayıp bıçağı elimden aldı.
"Kimsenin sevgisini istemiyorum. Ben hiçim" dedim ağlayarak.
"Sus ve bir kelime dahi etme" dedi ve banyoya götürdü beni.Kolumda ki akan kanı durdurmak için suyun altına tuttu. Durmak bilmeyen kanı havlu ile kapattı.
Yara çok derin değildi ama canımın acısını çekmek yerine bu acıyı yaşamak yetiyordu bana.
Havlu bir şekilde kanın akmasını durdurmuş, sargı bezi ile kolumu sardı Aras.Arada bir göz göze geldik, geldikçe de derine daldık.
Ben artık kimsenin sevgisine inanacak değilim. Bu kim olursa olsun.
Öyle olsaydı, sevgi gerçek olsaydı kimse bana bunca yıl yalan söylemezdi. Odaya kaçtım hemen.Kolumun acısı artıkça arttı.
Hareket ettirmezken de kat kat acıyor.
Kan içinde ki üstümü değiştirmem lazım, ama tek başıma başaramadım.Odada elbisemi çıkarmaya çalışırken Aras geldi.
Elbiseyi çıkarmama yardım etti, acıdan kıvranıyorum bir yandan.
Gözlerini tekrar gözlerime dikti.
Üzerime üzerime gelmeye başladı.
Geriye kaçarken soğuk duvarı hissettim sırtımda."Kaçma" dedi Aras, dudaklarını dudaklarıma yapıştırıp.
"Yapma" dedim yüzümü çevirdim yana.
"Benden kaçma, senin bu hayatta tek güveneceğin kişi benim" dediğinde kayıtsız kalamadım bıraktım kendimi ona.
Devam etti bu böyle, tişörtünü çıkarıp tenini tenime değdirdi. Kolumun acısını bile hissetmemeye başladım.
Saçlarımı öpüp kokladı ve sıkı sıkı sarıldı bana.
Yatağa yatırıp beni, sonra odadan ayrıldı.Elinde ki tişört ile geri geldi.
"Hadi kalk bunu giyin, hasta olma sakın" dedi hafif tebessüm ederek.
Başımı sallayıp kalktım.
Giyerken koluma ağrı girince hafif sızıntı içinde bağırdım.
Elimden tişörtü alıp kendi giydirdi bana.
Yatağa girip kolunu açtı.
Başımı kolunun üzerine koyup yanına uzandım bende.Saçlarım ile oynamaya başladı.
"Peki teyzem seni nerden buldu" dedim yüzüne bakıp.
"Tanışıyorduk biz, senden bahsetti bana. Sonra yardım istedi. Ateş denen o şerefsizin sana yaptıklarını her defasında gördüm. Orada onun ağzını burnunu kırmak istedim hep ama teyzene söz vermiştim. Bu yüzden hep zamanı bekledim" dediğinde yüzüne bakıp tebessüm ettikten sonra çenesine öpücük kondurdum.
"Bu arada evlendiği gün güzelce dayak yedi" dediğinde gülüştük ikimizde.
Bu tesadüf değilmiş meğer.Bir oyunun içine atılmışım ve oyunun içinde ki gerçek aşkı da bulmuşum.
Huzur kokan her yanına sığınıp gözlerimi kapattım.
Derin bir uykuya dalmak için..
Saçlarımla hala daha oynuyor oluşu çok hoşuma gitti..
Kendimi yine bıraktım..