Tuğçe, uzandığı yatakta dikleşirken bu kamp işinin hem saçma hem de çok eğlenceli olacağı düşüncesine kapılmaya başlamıştı. 6 kişilik bir arkadaş grubu ile bir yaz tatillerini kampa vermeye karar vermişlerdi.
Neşe:
-"ŞU BAVULUNU HAZIRLA ARTIK TUĞÇE, YETER" ve ardından bir kargaşa çıkmıştı, Neşe etrafa bağırıyor, Tuğçe üşengeçliğinden ödün vermeden yatıyor, Nisa dans ediyor, Suna ve Miray ise kenarda gülüşüyordu. Ve ben, Sude! Kenarda tüm bu kargaşayı izleyip, bu yazın bu grupla çok yorucu ama bir o kadar da eğlenceli geçeceğine dair hayaller kuruyordum.
Hava alanında uçağın saateni beklerken, Miray'ın Rusya anılarını dinlemeye devam ediyorduk.
Miray:
-" Kız sarhoşken ağzından laf aldık işte kanka son-" hikayesine devam edemeden, uçağımızın vaktinin geldiğini fark etmiştik. Ve evet yine bir klasik "minnak grup kargaşası" yaşanıyordu. Gideceğimiz kamp hakkında bilgi vermek gerekirse, okulun son haftalarında tatilimize heyecan katmamız gerektiğini düşünmüştük.Ve bende hep gitmek istediğim kamp fikrini ortaya sürünce, hepsi kabul etmişti. Belli etkinlikleri olan, dil eğitimi veren bir kamptı. Amacamız biraz eğlenmek ve dilimizi geliştirmekti. Tabi Tuğçe başta "ben zaten dilciyim, ne gerek var?" desede onu ikna etmeyi başarmıştık. Şimdi ise uçaktaydık ve kamp alanına gidiyorduk.
Nisa:
-" 1 ay kadar olsa da Emirhan'ın yüzünü görmeyecek olmak benim için bir lütuf!"
Miray:
-" Deme öyle çocuğuma, napsın seviyor seni."
Emirhan, 2 yıldır Nisa'yı seven bir çocuktu. Nisa pek haz etmezdi ve üstelik Nisa ve Emirhan karşı komşuydu. Miray ise ne olursa olsun, sevenin yanında olan karakteri biraz değişik bir kızdı. Ama hepimiz hakkında kuşkusuz en çok şeyi o bilirdi.Ah bir de Yiğit'imiz vardı.Tuğçe'nin umutsuz aşığı. Hepimizi üzerdi bu çocuğun tavırları.Ama pekte sevmezdik kendisini.
*************
Kamp alanına geldiğimizde, Tuğçe ve Neşe'nin bitmek bilmeyen tartışmaları devam ediyordu.
Nisa:
-" O kız leopar desen mi giymiş? Kusacağım sanırım."
Suna:
-"Onu bırakında, şu sarışını gördünüz mü? Çok yakışıklı."
Neşe:
-"Suna'nın yeni takıntısı belli oldu, o zaman minnak team gururla sunar."
Sude:
-"Burda dikilmek yerine kalacağımız yerimizi bulsak mı?" Kalacağımız yer 6 kişilik küçük kulübelerdi. Kulübelerde 3 tane ranza bulunuyordu. Hepimiz bavulumuzdaki kıyafetlerimizi çıkarıp, odanın içindeki gardıroba yerleştiriyorduk. İşim bittiğinde ranzalardan birine uzanıp kızları izliyordum. Tuğçe hariç hepimiz işimizi bitirdiğinde Tuğçe hala eşyalarını yerleştirmeye çalışıyordu.
Suna:
-" Kapı mı çalıyor, ben şizofren mi oluyorum?" Kapıya en yakın yerde olduğum için kapıya yönelerek:
-" Şizofren olma kısmının gelecekte kesinlikle gerçekleşeceğini düşünüyorum, ama üzgünüm ki şu an şizofren değilsin" kapıyı açtığımda, bizi odalara yerleştiren kamp görevlisi elindeki gitarı bana uzatarak:
-" Bu kadar değerli bir şeyi buralarda unutmanızı tavsiye etmem bayan." Bu benim gitarımdı, toplanma alanında unutmuş olmalıydım.
Miray:
-" İyi de bize ait olduğunu nerden anladınız ?"
Adam:
-" Odalar için her birinize verilen kartı üzerinde unutmuşsunuz, 6 nolu oda ha? Geçen yaz burada kalan kızları hatırlıyorum aramızda kalsın ama, tam bir arazılardı. Bu kampı başımıza yıkmadıklarını şükür etmeliyiz. " Hepimiz adamın bu dediğine kıkırdamıştık. Adam bize yarım saat sonra akşam yemeği olduğunu söyleyip gitmişti.
Neşe:
-" Burada da bir aksiyon yaşamazsak, ben pes ediyorum arkadaşlar." Neşe haklıydı. O kadar monoton bir gruptuk ki, tek aksiyonumuz Miray'ın sevgilisinin olması ve her ay düzenli olarak Tuğçe'nin gelip "ben Yiğit'i kabul edeceğim sanırım" diyip anında bu fikirden cayması oluyordu.
Suna:
-"Bur yaz güzel geçmeli, para verdik biz buraya valla kötü olur sonra!"
Miray:
-" Sakin ol, daha ilk günümüz ne bu sinir?" Bu konuşmayı yaparken Miray'ın telefonu çalmıştı.
Tuğçe:
-" Murat ve Miray'ı ayırmamalıydık. Murat burada olsa çok eğlenirdik."
Miray konuşmasını bitirip yanımıza gelmişti. Arayan sevgilisi Muratmış. Derse girdiğini ve şarjı bittiğini haber vermek için aramış.
Sude:
-" Yarım saat geçmiştir, hadi yemeğe gidelim." Hepimiz telefonlarımızı alıp yemekhane kısmına gitmiştik. Güzel, tatlı bir yerdi. Yemek yerken yine her zamanki sıradan konuşmalarımızı yapmıştık. Kavga ettiğimiz kızların dedikodusu, Yiğit Emirhan ve Murat ve bir dee Nisa'nın beğenmediği diğer insanlar.
Kampta başımızda iki görevli duruyordu. Küçük bir yer ve az mevcuta sahip olmasının nedeniyle iki görevlinin yeteceğini düşünmüşlerdi. Egemen abi ve Defne abla. Kampa başvuru yaparken, evli olduklarını okumuştum. Ciddi anlamda yakışan bir çiftti.
***********
Defne abla, tanışma amacıyla akşam bir etkinlik olduğunu söylemişti. Kamp ateşi tarzı bir şey olduğundan bahsetmişti.
Nisa:
-" Kendimi bir an Camp Rock filminde gibi hissettim, umarım şurdan bir yerden jonas kardeşler çıkar."
Sude:
-" Ah joe, yıllarca bu anı bekledim!" kıkırdaşmalar, gülüşmeler ve dedikodu dolu 1 saatin sonunda Defne ablanın dediği etkinlik için, toplanma alanına gitmiştik. Herkes bir ateşin etrafında toplanmış, gülüşüyorlardı.Bizde kendimize bir alan açıp, yanlarına oturduk.
Egemen Abi:
-"Biz burada sizi gençler olarak tek bırakacağız. Unutmayın ki buradaki tek kural sonuna kadar eğlenmek çocuklar. "
**************
Saat geçmiş, odalara dağılma vakti gelmişti. bizim dışımızda 14 kişi daha vardı. Birkaç kişi dışında herkes çok tatlıydı.
Yine her zamanki gülüşmelerimiz ile kulübemize dönmüştük.
Neşe:
-"İçimden bir ses diyor ki, biz bu kampta fena dedikodu yakalarız." Hepimiz ona hak vermiştik. Bu gece gördüğümüz kişilerin dedikodusu bize 3 yıl yetecek kadardı. Bu sırada hepimiz pijamalarımızı giyip ranzalarımıza yatmıştık.
Tuğçe:
-" Good night, bitches!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kamp Alanı ; Tehlike
ChickLit-Best Friends Forever! Kamp, klişe hayatlarına, macera katmak için giriştikleri bir işti sadece. Bu kadar entrikalı ve macera dolu olacağını onlar bile tahmin edemezdi!