Bazen hayatta kaybetmek bize bir şeyler kazandırıyordu daha çok şeyi kaybettirse bile. Bana bunu hikayeyi kazandırdı mesela. Ben Mira Yavuz. Size hikayemi anlatmak istiyorum.
Bir yaz ayı idi koşuşturmaca ile dolu bir gündü. Staja başlayalı neredeyse bir ay olacaktı. Şirketimiz dört binadan oluşuyordu. Bulunduğum bina, karşı taraf ve aşağı sokakta iki bina vardı. Sürekli karşı tarafa gidiyordum. Diğer günler gibi rutin olur sanıyordum. O gün yine karşı binadaydım. İlk defa alt kata inmem gerekiyordu. Onu gördüm o gün. Sarı saçları, kirli sakalları gülerken parlayan gözleri. Etrafta bir şey arıyor gibi bakıyordum fakat gözlerim sürekli onu buluyordu. En sonunda aradığım kişiyi ona sormaya karar verdim.
''Merhaba, Gülay Ataş bu katta mı acaba?'' gözlerimin tam içine baktı. Gülümseyerek yanını işaret etti. Demek ki bu kadındı. Fakat Gülay hanım ve yanındakiler ile iş konuşuyordu. Kendi adını bile duymamıştı. Evrakı tuttu.
''Ben veririm istersen'' dedi ellerine bakıyordum. Yavaşça başımı kaldırdım sersem gibi gözüküyordum farkındaydım.
''T-tabi Sinem hanımın gönderdiğini söylersiniz değil mi?'' başını yukarı aşağı salladı. Bende kalbimi dizginlemeye çalışarak merdivenlere yöneldim.
Günler geçiyordu hep koşturuyordum fakat yapmak istediğim tek şey vardı onu görmek. O kata bir daha inmemiştim. Dışarıda yada şirketin herhangi bir katında tesadüfen görüyordum. Kafeteryada onu izliyordum. Onun da beni izlediği gibi..
Yemeğimi yedikten sonra sigara içmek için dışarı çıktım çardakta oturmaya karar verdim. Ayak sesleri ile başımı telefondan kaldırdım. Karşımdaydı. Nefesim kesilmişti.
''Rahatsız ettiysem kusura bakma, arkadaşlarla oturacaktık ağaçtan dolayı seni göremedim'' gözlerimi yüzüne sabitlemeyi başardım. Evet önümde kocaman bir ağaç vardı.
''Ben kalkacağım şu bittikten sonra'' dedim sigaramı işaret ederek.
''Seni fazla görmedim burada hangi departman?'' dedi neşeli sesiyle.
''İnsan Kaynakları'' dedim gülümseyerek.
''Okuyor musun?'' dedi.
''Evet sen?''
''Hayır. Bitirdim'' dedi tok sesiyle.
''Ne güzel '' dedim. On dakika boyunca birbirimiz hakkında sorular sorduk. Fakat artık gitmem gerekiyordu. Arkamı dönüp ilerlerken ona döndüm;
''Bu arada adın neydi?'' O kadar şeyi sormuş adını sormamıştım.
''Kerem. Kerem Saygılı.'' ismi de kendisi gibiydi.. Güzel
''Bende M-'' sözümü kesti,
'' Mira, Mira Yavuz'' sırıttım. Heyecanlanmıştım. Başımı eğerek yürümeye başladım..
İlk sohbetimizin ardından sadece karşılaşıyorduk. Gülümsüyor ve işimize dönüyorduk. Aylar böyle geçmişti. Yeni yıla sayılı günler kalmıştı. Parti için süslemeler almıştık. Fazlasıyla heyecanlanıyordum.
31.12.2018
31'i gelip çatmıştı. Her şey hazırdı. Elimde ki şarabı yudumlarken dansa ritim tutuyordum. Ve onu gördüm. Merdivenden iniyordu arkadaşı ile eğlenceli bir sohbet içinde gözüküyordu. Etrafı süzdü ardından bana gülümsedi. Buraya doğru yaklaştılar.
''Selam'' dedi. Gülümseyerek karşılık verdim. Ağzını aralayacakken arkadaşı atıldı sanırım adı Gökhan'dı.
''Dans etmek ister misin?'' cevap vermeme kalmadan odanın ortasına doğru çekti. Gözlerim Kerem'deydi. Dans et, iç ve eğlen derken saat 23:25 olmuştu. Kendi ofisime geçiyordum eşyalarımı almalıydım.
Toplandıktan sonra kapıdan çıktım onu görmemle çığlığı bastım.
''Beni korkuttun!'' dedim. Güldü ve ben bir kez daha öldüm.
''Özür dilerim'' dedi ve bir iki adım attı.
''Benimle bir yere kadar gelir misin? Korkma sarhoş değilim. Sana bir şey yapacak da değilim yeni yıla bu kalabalık ve sarhoşların arasında girmek istemiyorum''
Bir beş dakika sonra beni ikna etti ve arabasına ilerledik. Sessiz yolculuktan sonra Üsküdar sahilinde olduğumuzu fark ettim. Bomboştu. Saat çok geçti ve de çok soğuktu.
''Bu soğukta?'' dedim ona bakarak.
''Yeni yıla tam 7 dakika var acele et'' dedi. Arabadan indik. Ve deniz kenarına ilerledik . Montuma daha sıkı sarıldım.
'' Seni ilk gördüğümde gözlerim yanılıyor sandım. Belki kendini güzel bulmuyorsun ama benim gözümde eşin benzerin yoktu. Farklıydın konuşman, tavırların. Çekingen, utangaç bunlar benim için eşsiz huylar. '' Gözlerimin içine bakıyordu hava üşümeme neden olsa da içimi ısıtıyordu sözleri.
Şalımı daha çok boğazıma sardı. Telefonundan saate baktı. Bir dakika kalmıştı sadece.
Telefonunu cebine koydu elleri çenemi buldu iki yanından tuttu.
''Ben..B-'' cümlemi tamamlamama izin vermedi. Yüzüme yaklaştı. Dudakları dudaklarımı buldu. Ve bir kaç saniye sonra havai fişekler patladı.
Bu geçirdiğim en güzel yılbaşı olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Canhıraş
ChickLit''Sanırım evlenmişsin'' dedim gülerek. İçim kor gibi yanarken onu bıraktığım günü hatırladım. ''Ah hayır, nişanlandım düğün ekime doğru'' dedi alyansını gösterirken bana en güzel gülüşünü sundu. ''Tebrik ederim'' dedim arkamı dönerek ilerlemeye ba...