2\1

50 1 0
                                    

(Multi Mira, hepimizin kafasında masum saf bir tip canlanmıştı diye tahmin ediyorum)

Şimdi nasıl dokunuyor sana, nasıl çarpıyor tenine. Nasıl soluyorsun onu? Sana sırtımı dönüp gittiğimde bu kadar yakacağını tahmin edemedim. Şimdi neden bu kadar zor geliyor anlamıyorum. Parmağında o parlayan yüzük bizim olacaktı. Ama mahvetmiştim her zaman yaptığım gibi. Yine bir şeyleri berbat etmiştim. Korkularım yüzünden hayatımın mucizesini yok etmiştim.  

Ellerim kalbimde dua ediyordum o odaya nasıl adım atacaktım hiç bir fikrim yoktu. Ellerim terlemişti. O günden sonra yıllık iznimi kullanmıştım. Halbuki iznimizi beraber kullanacaktık. Bacaklarım titriyordu. Yapamayacaktım. Hayır yapamayacaktım. 

Başım eğik odaya girdim, direk olarak işimin olduğu kişiye yöneldim. Göz ucuyla ona baktım. Göz göze geldik ve sanki zaman durmuştu o an. 

Hakan Bey'in üst üste seslenmesiyle kendime geldim.

''Pardon dalmışım özür dilerim.'' dedim rezil olmuştum.  Gözlerim tekrardan onunla buluşmak istiyordu.

''Sorun yok getirdiğin için sağol'' gülümsedim ve son kez ona bakıp odadan çıktım. Parmağındaki o yüzük spot ışığı gibi parlamıştı. Lavaboya koştum kabinler dışarı ses yansıtmıyordu en azından buna sevinebilirdim . Yere çöktüm ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Buna ihtiyacım vardı. Lütfen durdur Kerem. Bu acıyı durdur.

 Bu acıyı durdur

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.








Onu da kendimi de bu hale sokan bendim. Buradan gitmek istiyordum. Her köşe bana acı bahşediyordu. Şükürler olsun on beş dakika sonra çıkıyorduk.  Fakat bu halde servise binemezdim.

Mesai biter bitmez taksi çağırdım kimseye görünmeden bindim. Evime gidip uyumak bana iyi gelecekti. Başımı cama yasladım ve bizi nasıl yok ettiğimi tekrardan düşündüm.



CanhıraşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin