''Neden üniformanı giymedin Sehun?''Suho Hyung elindeki fincanı şöyle bir çevirirken sordu. Bakışları kısa bir anlığına fincandaki içeceğe kayıp yeniden beni buldu. Hesap sormak istiyormuş gibi durmasa da temkinli duruşu her zaman için oradaydı. Bu şekilde baktığı her seferinde olduğu gibi kendimi gerilmekten alıkoyamadım. Cevap vermeden önce derin bir nefes aldım.
''Çünkü...'' dedim tabağımdaki son kalan salam parçasını çatalımla alırken. ''...bugün okula gitmeyeceğim.''
Suho Hyung'un yüzünde büyüyen endişeli ifadesine karşın kararlılığım sarsılmadı.
''Neden?''
Üzerinde henüz dumanı tutan çayından küçük bir yudum alırken sordu.
''Çünkü istemiyorum.''
Üzerimde mavi geceliklerimle kahvaltı sofrasına inerken bu tarz sorulara çokça maruz kalacağımı zaten biliyordum. Bu yüzden olabildiğince sakin bir tonda söyledim. Çünkü benden başka bir açıklama alamayacaktı. Ona eşim olan bir alfadan kaçtığımı söyleyemezdim. Hatta ona eşimin beni bulduğunu bile söyleyemezdim. Çünkü biliyordum ki bunu duyar duymaz bu kasabadan ayrılmamız için elinden geleni yapacaktı. Ve biz buradan daha güvenli bir yere sahip değildik. Yeniden bitmek bilmeyen o göçebe hayatıma dönmek de istediğim son şeydi.
''Bir sorun mu var?''
Başımı iki yana salladım.
''Sorun yok. Sadece birkaç gün için evde olacağım. Lütfen gitmem için beni zorlama Hyung.''
Suho Hyung'un kaşları son söylediğim cümleyle havalandı. Hemen karşımda oturan Chanyeol'un dudakları alaycı bir gülümsemeyle kıvrıldı.
''Pekala. İstediğin gibi olsun. Kendini hazır hissedene kadar evde kalabilirsin. Ama uzatmadığından emin ol.''
''Teşekkür ederim.''
Sonrası hızlı ve sessiz geçti. Tabağımdaki her şeyi yediğimden emin oldum. Bir süre için Suho Hyung'un canını sıkacak bir şey yapmadığımdan emin olmam gerekiyordu.
''Ormana gelmek ister misin?''
Kahvaltı sonrası sofranın toplanmasına yardım ederken yanıma yaklaşan Baekhyun sordu. Elimdeki tabağı yeteri kadar sıkı tuttuğumdan emin olduktan sonra ona döndüm.
''Chanyeol'la mı gideceksiniz?''
Gülümseyerek başını salladı.
''Çok kalmayacağız. Eve tıkılıp kalmana gerek yok. Değişiklik olur. Biraz hava almış olursun hem de.''
Başımı sallayarak onu onayladım. İkisi kurt formunda delice hareketler yaparken bir köşede şapşallıklarına gülüp duracaktım. Hatta tek yapacağım şey de bu olacaktı büyük ihtimalle. Ama Baekhyun haklıydı. Biraz değişiklik iyi olabilirdi.
Mutfaktaki işimizi hızlıca hallettikten sonra yukarı çıkıp kalın hırkalarımdan birini yanıma aldım. Merdivenleri inerken hırkamı giyindim. Baekhyun ve Chanyeol'u salonda beni beklerken bulduğumda canımı sıkan fermuarla uğraşıyordum.
''Gidelim mi?''
Chanyeol kolundan birini omuzuma atarken sordu. Başımı hızlıca salladım.
''Okulda ters giden şey ne?''
''Baekkie. Ona sormayacağım demiştin.''
Baekhyun omuz silkti. Evden birkaç metre uzaklaşmıştık. Meraklı bakışlarına bana dikip cevap beklediğini görünce gözlerimi devirdim.
