Bölüm 21

1.3K 138 52
                                    

SEHUN

Ellerim yavaşça yükselip yanaklarımda gezindi. Yumuşak. Teni olmasını beklemediğim kadar yumuşaktı. Onu böylesine iyi hissedebildiğim ilk seferdi. İrislerime yerleşen zayıf sarı halkalar dışında tamamen onun gibi görünüyordum.

Açıkçası bana izin vermesine şaşırmıştım. Biraz olsun ayılmak için geçtiği bu aynanın karşısında onunla ilk defa konuştuğumda şaşırmış biraz da ürkmüştü. Benden hoşlanmıyordu. Bu yüzden kabul etmez sanıyordum ama etmişti. O da sonunda zamanımın dolduğunu hissetmiş olmalıydı ki ne yapacağını bilmez hallerinden hızlıca sıyrılıp isteğimi yerine getirmişti. Bunun için ona minnettardım.

Gülümsedim. Canım yanıyordu. Hem de fazlasıyla. Ayakta durmam bile o an şaşırtıcı olsa da ben öylece durmuş gülümsüyordum işte. Bakışlarım yüzümde iyiden iyiye kaybolmaya başlamış izlerde gezindi.

''Benden hoşlanmıyorsun ama bunların kısa sürede iyileşmesine neden olan da bendim.''

Aynadaki yansımamın yüzüne kibirli bir gülüş yerleşti. Zihnimde kısık bir tıslama belirdi. Onu kızdırmış olmalıydım. Umursamadım. Omuz silkerken dudaklarımı başka bir alaycı cümleye karşı kilitlercesine birbirine sıkıca batırdım. Sinirlenip yeniden belirmesini istemezdim. En azından şu an değil. Bana biraz daha zaman vermeliydi.

''Senden nefret etmiyorum.''

Onunla kavga edebiliyordum. Tartışabiliyor hatta yıllarca acı çekmesine bile neden olabiliyordum. Ama bunları ondan nefret ettiğim için yapmıyordum. Yanılıyordu. Canımın istediği gibi davrandığımı sanıyordu. Bu kadar güçsüz olduğum için onu cezalandırdığımı. Dediğim gibi yanlıyordu.

Bu onunla böylesine rahat konuşabildiğim ilk seferdi. Bütün kibrimi, tüm alaycılığımı bir yana bıraktım. Ellerim önümdeki lavaboya tutunurken gülümsedim. Sonunda kendimi ona açıklayabilecektim. Bunu yapmama gerek de yoktu aslında. Sonuçta ölüyordum. Beni anlaması ya da yanlış anlaması umurumda olamamalıydı. Dudaklarımdan alaycı bir gülüş çıkarken başımı iki yana salladım. Bu kez dalga geçtiğim kendimdi. Çünkü umurumdaydı. O ana kadar fark etmemiş olsam da şimdi içimde sakince beni bekleyen insan fazlasıyla umurumdaydı.

''Senden nefret etmiyorum.''

Sesim titredi. Hayır. Ona bunu söylerken bu kadar acınası görünmemeliydim. Bunu biliyordum. Sonunda pes edeceğimi, devam edemeyeceğimi biliyordum. Bu kadar zor olmamalıydı.

''Sen de benden etmiyorsun.''

Yavaşça güldüm. Sesim bana bile yabancı gelirken parmaklarımı soğuk mermere iyice bastırdım. Artık ayakta durmak bile zor geliyordu. Yine de derin nefesler alıp vermeye devam ettim. Henüz erkendi.

''Aptalsın. Sonrasında belki pişman olursan diye söylüyorum. Beni öldüren sen değilsin. Zaten başaramayacaktım. Sen de o kadar güçlü değildin hem. Yani bunu bir başarı olarak görmene gerek yok.''

Durdum. Başım geriye kayarken derin bir nefes aldım. Bakışlarım yeniden aynayla buluştu. Kızarmış gözlerime baktım. Bu kendimden verdiğim ikinci ödündü. Güçsüzlüğümü bu denli gözler önüne serdiğim ilk seferdi. Kendime izin verdim. Ellerim usulca yükselip omuzlarıma çıkarken aynaya bakmaya devam ettim. Kollarımı sıkıca kendime dolarken yüzümde küçük bir gülümseme oluştu. İnsana veda etmek tahmin edemediğim kadar zordu.

''Ona iyi bak. Sehun.''

Ellerim bedenimin iki yananı yavaşça düşerken banyodan çıktım. Odaya geri dönüp alfayı yatakta bıraktığım halde görünce iç çektim. Yüzümün gevşediğini hissettim. Omuzlarım düştü. Derin bir uykudaydı. Göğsü aldığı derin nefeslerle inip kalkıyordu.

Yanına adımladım. Onu olduğum yerden sessizce izlemek bana yetmiyordu çünkü. Ellerim tenine biraz olsun dokunabilmek adına oldukları yerde kasılıp duruyorlardı.

''Alfa.'' diye mırıldandım.

Yatakta yanına uzanırken fısıltıyı andıran sesimle seslendim. Uyanmadı. Yanına uzanıp ellerimden birini yanağımın altına koyarken bakışlarım yüzünde gezindi. Esmer tenini, biçimli kaşlarını ve dolgun dudaklarını gözlerimle okşadım. Defalarca. Özgürdüm. İlk defa istediğim gibi hareket edebiliyordum. İlk defa ona doyasıya bakabiliyordum. İnsanın utançtan kaçırıp durduğu bakışlarından bu yana ilk defa bu kadar cesurdu bu beden.

Elim usulca yükseldi. Saçlarına dokundum. Mührün gerçekleştiği o andan bu yana dokunamadığım saçlarında gezdirdim parmaklarımı. Ellerim tenine kaydı. Tereddütlü dokunuşlarım bir süre yanağında gezinip dudaklarına indi. Kirpiklerinin kırpıştığını gördüm. Uyanacağını anladım ama tenim ondan uzaklaşmayı reddetti. Gözleri aralanıp koyu bakışları ortaya çıkana kadar bekledim.

Şaşırmadı. Uyanıp beni karşısında görmesi beklenmedik olmalıydı ama alfa buna tepki bile vermedi.

''Ondan izin aldım. Bana küçük bir iyilik yapabileceğini söyledi.'' Uzanıp yüzünde gezinmeye devam eden elimi tuttu. ''Canım yanıyor.''

Titrek bir nefes aldım. Bunu istememiştim. Ona yakınmak ya da canını sıkmak istememiştim.

''Biliyorum.''

Biliyordu. Tek kelimesinin canımı bu kadar yakabileceğini düşünmüyordum ama olmuştu. Oysa bunu yaşamaması için elimden geleni yapmıştım. Yapabildiğim kadar direnmiş, kendime savaş açmıştım. Yine de yetmemişti işte.

''Gitmek istemiyorum.''

Gözlerim dolarken zorlukla söyledim. Kollarımı bedenime dolayıp orada yok olasım vardı. Bu daha öncesine yaşadığım hiçbir şeye benzemiyordu. Bütün bedenime yayılmış acı öylesine fazlaydı ki konuşabildiğime şaşırıyordum. Uzanıp bana sıkıca sarıldı.

''Biliyorum.''

Yavaşça söyledi. Onun da zorlandığını gördüğümde gözlerimi sıkıca kapadım. Yaşıyordu. O da benimle aynı şeyleri yaşıyordu işte. O an bundan nefret ettim. Bu şekilde olmasından da bu kadar güçsüz olmamdan da. Acı çekmesinden nefret ettim.

''Üzgünüm alfa.''

Başını iki yana salladı. Dudaklarımdan kısık bir inleme firar etti. Yanımda olduğu her seferinde içimde beliren o huzur yoktu o an. Zamanı gelmişti.

''Üzgün olmana gerek yok. Seni korumam gerekiyordu. Bunu bile yapamıyorum.''

Elleri saçlarımda gezindi. Başımı geriye atıp yüzüne baktım. Gözyaşlarımdan biri yavaşça akarken ellerim yanaklarına çıktı. Ne istediğimi anladı. Uzanıp dudaklarıma istediğim öpücüğü kondururken saçlarımdaki parmakları tutamlarımı sıkıca kavradı. Nefes alabilmek adına uzaklaştığımız ilk an ikimizin de kasılan bedenlerine benim dudaklarımdan yükselen boğuk bir haykırış eşlik etti. Alfa etrafıma doladığı kollarını gevşetmedi. Beni yeniden kendine çekti. İyiden iyiye yavaşlayan nefeslerim ve azalan gücümle başım omuzuna düştü. Bir an önce bitmesini istiyordum. Bitmeliydi. Dayanamıyordum.

''Seni seviyorum.''

İnsanın ağzından duyduğu kelimeleri ona benim söylediğim ilk seferdi.

''Seni seviyorum.''

Boğuk sesiyle mırıldandı. Gözlerimi kapadım. Dudaklarıma silik bir gülüş yerleşti. Acı bedenimi terk edip yerini hissizliğe bırakırken daha fazlası için çabalamadım. Bu yeterliydi. Bu kadarı benim için fazlasıyla yeterliydi hem de.

Derin bir nefesi yavaşça verdim. Ellerim yanıma düştü önce. Onları yerinde tutacak gücüm kalmamıştı. Uyuyor gibiydim. Bilincimi yeniden insana bırakırken rahatladığımı hissettim. Bu da hissettiğim son şey olmuştu. Sonunda bitmişti. 

Wish You Were HereHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin