Jimin ses çıkarmadığını umarak yüzündeki kaygılı ifade ile kapının kilidini çevirip içeri girdi, ne yazık ki, hiçbir şey umduğu gibi gitmeyen Jimin'in karşısında tehlikeli üçlünün belirmesi uzun sürmemişti.
Hoseok, daha önce birçok defa büründüğü dedektif havasına bürünmüştü. Katili suç üstü yakalamış bir dedektif rahatlığıyla kanepeye iyice yayıldı. Yanında oturan Taehyung, tek kaşını kaldırdı ve boynunu kıtlattı. Yoongi ise... Elindeki kupadan sakince sütünü yudumluyordu.
Nedense Jimin için o an Yoongi daha korkunç görünmüştü.
Jimin elini ensesine attı ve arkadaşlarının ona garip bakışlarından iyice gerilirken, "Ya siz uyumuyor muydunuz?" dedi.
Yoongi son derece sakin bir ses tonu ile kupasını sehpaya bıraktı, "Seni bekliyorduk."
Jimin işte şimdi sıçmıştı.
Taehyung kıtlatmaya çalışırken incinen boynuna çaktırmadan masaj yapıyordu, Jimin'e bu halini gösterip az önceki ciddi havasını bozmak istemiyordu. "Saat sabahın 5'i. Bu saatte nereden geliyorsun?"
Jimin mantıklı bir bahane aramaya dursun, Hoseok hızla işaret parmağını uzatıp, "Sakın bize bahane üretmeye çalışma!" diye bağırdı.
Jimin şapşal şapşal güldü, "Ne bahanesi ya..."
Taehyung sorusunu yineledi, "Bu saatte nereden geliyorsun?"
"Şey..." Etrafta göz gezdirdi. Arkadaşlarının şüpheci bakışlarından kaçmak için elinden geleni yapıyordu. "Canım biraz abur cubur çekmişti, onları almak için markete gittim."
Bahanesinin inandırıcılığından korkarak gergince arkadaşlarına baktı. Taehyung kaşlarını kaldırmıştı, Hoseok arkadan uzanarak ulaştığı Yoongi'nin kupasından gizlice süt içiyordu. Bakışlar ona döndüğünde, "Ne? Dedektif rolü üstlenmek kolay mı sanıyorsunuz? Boğazım kurudu." dedi.
Yoongi daha bitiremediği için üzüldüğü sütüne birkaç saniye üzüntü ile baktı ve sonrasında Jimin'e döndü, "Bahane bulmak konusunda bok gibisin."
Taehyung kafası karışmış şekilde, "Bu saatte marketler açık oluyor muydu ya?" diye sordu.
Birkaç saniye birbiriyle bakıştılar.
Jimin bu bahanenin işe yaramadığını fark ettiğinde, hiç eskimeyen ve annesine uygulamaktan çekinmediği o taktiği uygulamak zorunda kalmıştı. Dolgun dudaklarını büzüştürdü, kaşlarını çattı, "Bu saatte gelmem sizi niye bu kadar geriyor anlamıyorum! Ben artık 19 yaşında yetişkin bir bireyim! İstediğim saatte gelip gitme hakkım yok mu ya? Bundan sonra bir de sizden izin mi alacağım?" dedi.
Ergenliğe yeni girmiş, siniri tepesinde, her şeye isyan eden bir genç taklidi yapmak... Hiç eskimeyen bir bahaneydi. Bunun yanı sıra, hasta taklidi ile de kolayca bu olaydan sıyrılabilirdi. Sürekli yapmasından kaynaklı artık bu işte profosyenel olmuştu ancak Yoongi ve annesi nasıl oluyorsa bir şekilde hemen anlıyorlardı. Belki de bu, normal bir soğuk algınlığına yakalanmış numarası yapmaya çalışırken abartıp ölüm döşeğinde gibi davranmasından kaynaklıydı. Bunun üzerinde biraz daha çalışması gerekiyordu.
Hoseok, "O az önce nefes almadan mı konuştu?" diye sordu.
Taehyung dudağını büzdü, "Oyunculuk iyi ama biraz daha geliştirilebilir bence."
Jimin gözlerini kırpıştırdı. Anlaşılan o ki, bu taktiği de ancak annesinde işe yarıyordu.
"Peki siz niye bu saatte uyanıksınız?"
Bu soru karşısında üçü de birbirlerine bakıp omuz silktiler, "Sana hesap sorabilmek için."
"Ne saçmalıyorsunuz cidden anlamıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Back room ❦ jikook
Fanfictionparkminie: bana bu dünyadan olduğunu kanıtlayacak bir şeyler anlatır mısın jeonjungkook: arka odaya geçelim kanıtlayayım jikook, texting @chaezrose.