Jungkook, Menejer Sejin'e 62.kez -bunu gerçekten saymıştı, bir sorunu olmadığını ve gelmesine gerek olmadığını söylemişti. Telefonunu, sağlık sorunu yüzünden ertelenen konseri nedeniyle sürekli çalıp durduğundan, fırlatıp atmayı düşünmüştü ancak buradan Jimin'in en son çevrimiçi olduğu anı takip ediyordu. Yaklaşık yarım saat önce aktifti. Demek ki yarım saat önce yola çıkmıştı. Şu an büyük ihtimalle ağlamaktan kızarmış burnu ve dudağı ile koşarak onun evine geliyordu.
Jungkook aklında beliren görüntü ile sırıttı. Jimin'i düşündüğü zaman veya onunla konuştuğu zaman acılarını unutuyordu. O küçüğün onda garip bir etki yarattığını Jin ve Namjoon zaten sürekli dile getiriyordu ama bunu Jungkook da biliyordu. Hayatında aldığı en iyi kararlardan 1.si kesinlikle o gün Jimin'e yorum atmaktı.
Ve hayatında alacağı en iyi kararlardan 2.si de acilen duş almak olmalıydı. Konserden geldiği için, gerek endişeden ve üzüntüden, gerekse konser öncesi saatlerce pratik yapmaktan aşırı terlemişti. Jimin'in karşısına ter kokan bir şekilde çıkmak en son isteyeceği şeydi.
Telefonunu son kez kontrol etti, Namjoon ve Jin'den gelen mesaj ve aramalar vardı. Onlara daha sonra döneceğini söyleyen kısa bir mesaj attı ve Jimin'in son görülmesini tekrar kontrol etti. 40 dakika olmuştu.
Telefonu koltuğun üstüne bırakıp hoplaya zıplaya bir tavşan gibi banyoya gitti. Ayağına gerekli tedaviler yapılmıştı. Sargı da olan ayağını çok kullanmazsa ve iyice dinlenirse doktor 2 haftaya düzelebileceğini söylemişti. Jungkook için o 2 hafta ölüm gibi geçeceğe benziyordu. Sonuçta hayatı dans etmek, şarkı söylemek ve hayranlarıyla vakit geçirmekti. Eh, en azından hayatını oluşturan 1 parçayı az sonra gerçekleştirecekti. Jimin ile vakit geçirerek...
Zor olsa da -arada acıdan ağlamıştı ama bunu kimsenin bilmesine gerek yoktu, duşunu aldı. Güzel kokabilmek için duş jelini fazla kullanmıştı, kendisini şekerli parfüm sıkan kızlar gibi hissediyordu. Jimin'in vanilya aromalı duş jellerini sevdiğini ummaktan başka yapacağı bir şey yoktu...
Bir süre bornozla takıldı. Saçını eliyle dağıtmıştı ve aynadan gülümseme provaları yapmıştı. Jimin'e en etkileyici gülüşünü sunmak istiyordu. Ah bir de, dizilerdeki gibi bornozlu bir şekilde onun karşısına çıkarsa aralarında garip bir çekim olacağını düşünmüştü.
Bu düşünceleri yüzünden kendisine kızdı. Jimin kendisine göre fazla masum ve saf bir insandı. Buraya gelme amacı sadece Jungkook'un acı çekmesiydi. Ki Jungkook fazlasıyla acı çekiyordu da. Ama ani bir hareketle Jimin'i evine çağırınca acısını 2.plana atmıştı. Resmen Jimin evine geliyordu!
Bornoz ile oturmaktan sıkıldığında ve hâlâ Jimin gelmediğinde üstüne bol beyaz tişörtlerinden birini, altına da gri eşortmanlarından birini giyip üçlü kanepeye uzandı. Gerekenden fazla harekette bulunduğu için bütün eklemleri yanıyordu. Dudağını büzerek ayağına baktı.
"Jimin seni öptüğünde acın geçmezse bile geçmiş numarası yap tamam mı? Üzülmesin," dedi sanki ayağı ile konuşmuyormuş gibi. "Ama bilemiyorum belki daha fazla da acıyabilirsin. Bu sayede Jimin yanımda daha uzun süre kalır."
Bu düşünce ile sırıttı, "Sanki ayağımı bahane ederek Jimin ile takılmaya çalışıyor gibi hissediyorum. Acaba onu arka odaya mı atsam?"
Evdeki kedi, sahibinin kendi başına konuşuyor olmasından delirmiş olduğunu düşünüyor olmalıydı. Miyavlayarak öylece durmuş Jungkook'u izliyordu. Jungkook kaşlarını çattı, "Jimin geldiğinde ortalıkta çok dolaşma. Biz birlikteyken bizi gizlice izleyen bir sapık istemiyorum etrafımda."
Kedi kuyruğunu sallayarak koltuğa yani Jungkook'un göğsüne zıpladı. Jungkook başını onaylamazca sağa sola salladı. Zaten bir kedinin onu anlamasını beklemek saçmalık olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Back room ❦ jikook
Fanfictionparkminie: bana bu dünyadan olduğunu kanıtlayacak bir şeyler anlatır mısın jeonjungkook: arka odaya geçelim kanıtlayayım jikook, texting @chaezrose.