Paranormal kavramı gerçekten de yalanlardan ve halüsinasyonlardan mı ibaret? Yüzyıllardır bahsedilen tüm doğaüstü fenomenler aslında popüler bilimin mantıklı açıklamalarından uzak olduğundan dolayı reddedilen ve üstünde durulmaması gereken safsatalardan mı oluşuyor? Bunca insanın yaşadığı her şeyin mantıklı bir açıklaması var mı?
Peki maddenin doğası tam anlamıyla keşfedildi mi? Mikroskopların dahi erişemediği derinliklerde ve teleskopların dahi yakalayamadığı genişliklerde ne gizli?
Düşünceler maddeye etki edebilir mi? Onları anma, gelirler! sözü çocuklara söylenen Ağzına acı biber sürerim! korkutmasının ötesinde, saf realite mi? Düşünce gerçekten de görünmeyen varlıkları çeker mi?
Korku filmleri neden doğaüstü kavramları negatif veya dini olguların tabanında ele alıyor? Dini inançları olan insanlar bu tür olayları yaşarken, dinî inanca ya da herhangi bir inanışa sahip olmayan insanlar neden yaşamıyor? Gerçekten de yaşamıyorlar mı, yoksa doğaüstü görünen herhangi bir fenomeni "Mantıklı açıklaması vardır." diyerek görmezden mi geliyorlar? Ya da paranormal olgulara inanan insanlar inandıkları düşünceleri mi yaşıyorlar?
Gerçekten de hepimiz inançlarımızı ve düşüncelerimizi mi yaşıyoruz? Çevremizde gerçekleşen her olay, dokunduğumuz her nesne, gördüğümüz her görüntü düşüncelerimizin yaratımı mı? Newton fiziğinin ötesinde, kuantum mekaniğinin gün geçtikçe derinlemesine keşfedilmesi bu soruların gerçeklik payını artırıyor mu?
Bilinç nedir? Madde ve enerji nedir? Düşünce nedir? Beyin nedir? Tüm klişe kavramların derinliklerinde birlik tezahür ediyor olabilir mi? Yoksa bu, yorumlarımızın ardına mı büründü? Aslında yaşam, düşüncesizliğin sonsuz dinginliğinde bize mesajını bir an olsun sıkılmaksızın haykırıyor olabilir mi?
Simyacılar haklı mı? Ölümsüzlük iksiri masallardan mı ibaret? Taşlar altına döner mi? İnsan hücreleri yaşlanmayı durdurup gençleşir mi? Hücreler ve daha derinlerde var olan DNA tahmin edilenden daha farklı bir zekâya mı sahip?
Taşların bir ruhu var mı? Bilimin yenilediği canlılık tanımının son raddesi nedir? Yer çekimi, moleküller arası ve gezegenler arası çekim kuvveti her şeyin canlı olduğunu gösterebilir mi? Yaşam tam olarak nedir ve nerededir?
Dünya dışı yaşamın aranması mantıklı mı? Yaşam dünyadan mı ibaret, yoksa tek bir yaşam izi bulunmayan (!) uydular dahi sonsuzluğa koşacak kadar canlı mı? Öyleyse, tüm bu arayış niye?
Yaşam belirtisi olmayan gezegenler bile canlıysa, Dünya bu gerçeğin neresinde? Işığa maruz kalan sisin dansı bize ne anlatıyor? Ağacın özü sürekli yenilenen bilimle birlikte ne mesaj veriyor?
Gözümüz her şeyi algılayabilir mi, yoksa en basit illüzyona dahi kanabilir mi? Gözün algılayamadığı ışık bambaşka boyutların ta kendisi mi? O boyutlarda hayaletler, uzaylılar ya da ismi dahi konulmayacak kadar bilinmeyen varlıklar mı gizli? Yaşam izi bulunmayan ve gazlardan ya da kayalardan ibaret gezegenler aslında milyarlarca yıllık uygarlıkları barındırıyor olabilir mi?
Uzaylısı da hayaleti de bize yabancı mı? Bilinmeyenin verdiği korku ötekileştirmeyi mi doğurur? Bilinmeyen bize yalnızca zarar mı verir? Bu doğruysa, bilinmeyenden doğan duyguların asıl sebebi ne olabilir? Bilinmeyenin doğurduğu tüm düşünceler bizleri neden negatif yola saptırır? İnsanlıkla temas kuran bu varlıkların asıl amacı negatif değil de pozitif olabilir mi?
Tüm farklılıkların derinliği aynı mı çıkıyor? Bir el misali, birbirinden farklı tüm parmaklar tek bir avuca mı bağlı? Ölüm denilen olgu aslında Bir'den gelen katmanların sadece bir bölümü mü? Ölümün de ötesinde katmanlar mı var? Tüm bu katmanlar aynı anda yaşanıyor olabilir mi? Yani biz, aynı anda hem burada hem de ölü olabilir miyiz? Böylece kendimizi tam şu an ışık katından izleyebilir ve keşkelerimizi değiştirebilir miyiz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhların Fısıltıları: PARANORMAL OLAYLAR (KİTAP OLDU!)
ParanormalEşduyum'un yazarından yepyeni paranormal kitap. Bu kitabın içinde hem yaşanmış hikayeleri hem de tarafımca kurgulanan hikayeleri keşfedeceksin. Desilyonda bir ihtimalle gerçekleşebilecek olayların yaşamımızın en rutin anlarında dahi nasıl açığa çıka...