Helllo! Bölümler biraz geç geliyor ama bu bölüm belki biraz uzun olabilir çünkü bu sefer text yerine düz yazmayı düşünüyorum. Belki arada bir kaç bölüm böyle gelebiliiir! İyi okumalaar.
Herkesin hayatında bir şeyi asla yapmam diyip sonra o şeyi severek yaptığı birçok anı olmuştur değil mi?
Bazen duygular da böyledir.
İnsanlar birinden nefret ettikten sonra o kişi çok yakın arkadaşınız, sırdaşınız belki de aşık olduğunuz insan olur.
Yoongi için Jungkook öyleydi fakat şimdi evde hasta olmuş bir şekilde onun kendisi için tavuk ve bira getirmesini bekliyordu. Belki de biraz da ondan etkileniyordu.
Kendi duygularını saklayan bir insan değildi. Birinden etkilenebilir ya da ondan hoşlanabilirdi fakat şu zamana kadar aşık olmamıştı. Aşık olmanın ona göre farklı bir boyutu vardı ve o duyguları hala kimseye hissetmemişti.
Erkek, kız, ondan küçük ya da ondan büyük biri olması umurunda değildi. Hissettikleri önemliydi.
Jungkook onu etkiliyordu. Ama ona aşık değildi. İlgisi, birlikte olmaları ya da küçük temaslar hoşuna gidiyordu. Bunu inkar etmek aptallık olurdu. Sadece hiç bir şey için aceleci değildi o kadar.
Daldığı düşünceleri kapı zili böldü. Üstündeki kırmızı kalın battaniye ile birlikte kapıya ilerledi ve kapıyı açtı.
Kendinden uzun olan çocuk üstündeki dapdar pantolon, içine soktuğu sarı gömleği ve deri ceketiyle karşısında duruyordu. Elinde kocaman bir ecza poşeti, onun dışında bir kaç bira ve tavukların olduğu bir poşet vardı.
Karşısındaki çocuk resmen manken gibi dikiliyordu ve kendi üstündeki şortu, kalın sweat ile zavallı gibi göründüğünü düşündü.
"Elindeki ecza poşetinde kaç tane ilaç var öyle?" Poşetin doluluğu Yoongi'yi biraz şaşırtmıştı.
"Aslında tam olarak neyin olduğunu bilmediğimden eczacıya ne kadar grip ilacı varsa vermesini gerektiğini söyledim."
Yoongi kıkırdayarak kapının önünden çekildi ve Jungkook'un içeri girmesi için yol açtı.
Jungkook elindekileri tezgaha bıraktıktan sonra üstündeki deri ceketi çıkartıp sandalyeye astı.
"Yoongi gelsene bir dakika." Yoongi tam yanında durdu ve ecza poşetini karıştırmasını izledi. Jungkook elini Yoongi'nin anlına koyarak bir kaç saniye bekledi.
"Biraz ateşin var. Bu ilacı yemekten önce içmen gerekiyor, diğerlerini yemekten sonra içersin."
Yoongi gözlerini devirerek karşısındaki çocuğa dik dik baktı.
"Gerçekten abartıyorsun çok hasta değilim. Sadece biraz halsizim ve öksürüyorum. Bunları içmeme gerek yok." Yoongi konuşurken Jungkook sanki onunla konuşmuyormuş gibi sürahiden bardağa su doldurmuş ve bir tane ilaç çıkartmıştı.
"Hmm evet hmm." Yoongi ne olduğunu anlamadan ilaç kapsülünü ve suyu ağzında bulmuştu. Yüzünü buruşturarak ilacı içtikten sonra kaşlarını çatarak küçük olana bakmıştı.
"Lanet olsun neden beni dinlemiyorsun ki?" Jungkook gülümseyerek onun burnuna vurmuştu.
"Hastasın ve ilaç içtiğin için sana bira veremem. O yüzden iki tane aldım. Senin için sade soda aldım. Bira tadında değil diyorsan biraz tuz koyarız ve bira gibi düşünerek içebilirsin." Yoongi tezgahın yanına gidip sinirli bir şekilde Jungkook'a baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Face To Face /Texting
Fanfiction"Kim olduğunu bilmiyorum, ama öğreneceğim." Yoonkook