2.3

1.3K 90 91
                                        

@tresartes e ithafen yazdım bu sefer çünkü her bölüme ayrı ayrı yorum atması duygulandırdı. Texting olan hikaye ne hale geldi dkwlpdğağd acilen düzelmesi lazım. İyi okumalar diliyorum. Bir de bolca yorum🥺

Jiminle neredeyse yarım saattir kafeterya da oturup bir şeyler içiyorduk

"Bu akşam arkadaşımın evinde parti var gelmek ister misin?" Kaşlarımı çattım ve anlamsızca suratına baktım.

"Ne zaman partilere geldiğimi gördün Jimin, saçma sorular sorma." Önümdeki kahveyi tekrar elime aldım. Sabahtan beri bu içtiğim beşinci kahveydi ve her içtiğimde nedensizce tekrar alasım geliyordu. Normalde de çok kahve içen biriydim fakat daha öğlen olmasına rağmen şimdiden abartmıştım.

"Yoongi biliyorum gelmediğini, ama moralin bozuk belki biraz kafan dağılır." Gözlerimi devirdim. Kahvemden bir yudum aldım.

"Yine kimin partisine gidiyorsun Jimin?" Omuz silkti.

"Taehyung, Kim Taehyung. Alt dönemlerden esmer bomba. Tanıyor musun?" Kaşlarımı çattım, Jimin Taehyung'u nereden tanıyordu ve ne zaman onun partisine gidecek kadar samimi olmuştu.

"Sen nereden tanıyorsun onu, alt dönemlerle işin ne?" Utanmadan suratıma baktı ve pis pis sırıttı.

"Alt dönemlerle takılan sadece sen değilsin Yoongi, neden bu kadar şaşırdın?" Omuz silktim ve cevap vermedim. Taehyung, eğer yanlış hatırlamıyorsam Jungkook'un tek arkadaşıydı. Nasıl bir tip olduğu belli değildi.

Jungkook'u tanımadığım zamanlarda da Taehyung'un adını duymuştum. Okulda yakışıklılığıyla herkesin dilindeydi. Ama böyle olmasına rağmen herkesle takılıp yavşaklık eden bir tip değildi. Çoğu kişiyle arası iyiydi ama hakkında en ufak kötü bir şey duymamıştım. Hatta yanında bir kere bile kız görmemiştim. Jungkook dışında bir kaç arkadaşı daha vardı. Aralarından biri üst dönemden Seokjin, ve onların dönemden Hoseok'tu. Jungkook'u onlarla pek yan yana görmemiştim.

Zaten onu adam akıllı okulda gördüğüm bile söylenemezdi. Aramızda olanların üstünden 2 hafta geçmişti. Sadece bir kere, hocasına ödev teslim ederken görmüştüm. Ama o beni görmemişti. Görmemesi de en iyisiydi. Hayatımda ona ait bir şey kalmasını istemiyordum. Yalancı insanlarla işim olmazdı.

"Geliyor musun Yoongi, gelmeyeceksen gelene kadar seni darlayacağım. Hangisi daha uygunsa onu seç." Sinirle boynumu kıtlattım. Jimin'in bu ısrarcı huyundan nefret ediyordum. Ve istediği şey olana kadar kesinlikle peşini bırakmıyordu.

"Namjoon hyung bile geliyor. Bilirsin o da senin gibi sevmez parti ortamını." Namjoon da Seokjin gibi üst dönemdendi. Sakin ve mantıklı bir insandı. Jimin'in kuzeni olmasına rağmen uzaktan yakından gram alakaları yoktu ve bizi de o tanıştırmıştı. Namjoon'u severdim.

"Sadece 1 saat kalırım Jimin, o yüksek ses ve kalabalık beni yoruyor. Daha fazla ısrar etme. Bir iki kadeh içer giderim." Jimin yumruğunu havaya sallayıp kendine çekti.

"Okeeey, bana 1 saatte yeter. Ben sana konum ve saat atarım." Başımı salladım. Saat 3'e gelmek üzereydi. Bugün eve yürümek istiyordum ve zaten nerdeyse bu 1 saatimi alacaktı. Parti klasiği olarak 8-9 gibi başlayacağını tahmin ediyordum. O saate de yetişirdim.

"Görüşürüz." Jimin bana el salladı ve kafeteryadaki masada sodasını içkenden telefonuna döndü.

Okuldan çıkarken kulaklığımı takmış ve sakin bir şarkının beynime hakim etmedine izin vermiştim.

Tabii sadece bir kaç dakika sonra aklıma düşünceler dolmasaydı.

Jungkookla iletişimsiz 2 hafta göz açıp kapayana kadar geçmişti. Ve bana bir kere mesaj bile atmamıştı.

Face To Face /TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin