Yelkenliyi bağlamayı beceremediğim için,işi kardeşime bırakıp karavana atladım.Evimiz adanın tam ortasında olduğu için yelkenliyle gidemiyoruz.Bu yüzden bu harika karavana ihtiyacımız oluyor.
Batıkan'ın geç kalacağını bildiğimden radyoyu açtım,şansıma bu aralar dinlemekten usanmadığım bir şarkı çıkmıştı.Elimle direksyonun üzerinde ritim tutarken beklemediğim bir şekilde Batıkan karavana atladı.
"Hadi canım hadi,sıra bendeydi.Müzik listemi başlatır mısın?"
"Bu kadar erken gelmeseydin,bana ne."
"İtiraz kabul etmiyorum ufaklık."
"Bana bak! Küçük müçük dinlemem yolarım seni!"
"Ha ha,bugüne bugün 17 yaşındayım."
"16 yaşına gireli 2 ay olmadı." diyerek küçümseyici bir bakış attım.
Cevap olarak bir şeyler mırıldandı ama onu dinlemeden arabayı çalıştırdım.Sık çalılıkların ve ağaçların olduğu yoldan çıkıp ana caddeye girdim.O sırada gözüme tanıdık bir araba takıldı.
O lanet araba!
"Batıkan onlar yine gelmiş." dedim ağzımdan kaçırarak.
"Ne? Hadi ama bu kadar da kıt olamazlar!" diye bağırdı ve karavanı durdurmamdan istifade edip hızla arabadan indi.Arabası antikacının önüne park edilmişti.Bende Batıkan'ın arkasından arabadan atlayıp peşine takıldım.Benden önce davranıp antkacıya girdi.Ben yetiştiğimdeyse çoktan geç kalmıştım.Batıkan,adayı satın almak için kafayı yiyen çocuğu çoktan yere sermişti.Onunla beraber antikaları da öyle!
"Gerizekalı!!" diye bağırıp bileğinden tuttuğum gibi arkasında sabitledim.
"Bıraksana lan!" diye bağırdı.Cevap verecektim ki araya o çocuk girdi.
"Hey ufaklık,buraya yeniden adanızı satın almak istediğimi söylemek için gelmedim."
"İstesen de alamazsın." diye bağırdık.
"Kardeş dayanışması..Ne hoş." dedi.
Batıkan boş bir anımdan faydalanıp ellerini çekti ve çocuğa yumruğunu doğrulttu.Ama çocuk onu tutabildi.
"Bak bücür,sana dava açarsam elinizde para olmadığı için bu adayı bile satmak zorunda kalırsınız.Ve adayı bana satarsanız da davadan vazgeçerim.Güzel bir zincirleme..Ama bunu tercih etmeyeceğinize göre söyleyeyim,avukatlarımız fazla iyidir."
"Şerefsiz!" diye bağırdı Batıkan ve dükkandan çıktı.
Çocuk,üzüntüyle yerdeki kırık antikaları toplayan adama dönüp:
"Ne kadar?" diye sordu.
Adam önce anlamamış bir şekilde başını kaldırdı,sonradan anlamış olacak ki gözleri ışıldayarak:
"2.800" yeterli dedi.
Çocuk kredi kartıyla antikaları ödedikten sonra adama döndü.
"Buraları tek başına toplayacak olmanız üzücü ama yardım edecek kadar basit biri değilim."
Bu sözüne sinirlenip yerdekileri toparlamaya başladım.
"Bu senin 'Ben basit biriyim' deme şeklin mi?" dedi küçümseyen bir gülüşle.
"Hayır." dedim başımı kaldırıp. "Yardıma ihtiyacı olan birine üstünlük taslamayıp 'Ben karaktersiz değilim' deme şeklim."
Önce boş boş baktı.Sonra sinirlenip:
"Paramla onu yeterince mutlu ettim." dedi.
"Desene parasız biri olsaydın hiçbir halta yaramayacaktın."
Yumruklarını sıkıp son kez konuştu:
"Bu ada benim olduğunda,bana her yalvarışında bu sözlerini sana hatırlatacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sterliçya Adası
Teen FictionAdanın sahibi iki kardeş,adayı satın almak isteyen bir çocuk ve git gide artan taraflar..Peki ya bu savaşı kim kazanacak?