KARANLIKLA GELEN ...

202 12 19
                                    

Merhaba arkadaşlar yeni hikayemle karşınızdayım sjsjjsj Umarım beğenirsiniz :D 

Hikayeyi yazarken bana yardımcı olan kankama teşekkürler :D Bölümü sana ithaf ediyorum.

Multimedia da Umay var . İyi okumalar sjsjsj

Durağa yaklaştığımı gördüğümde, kulaklığımı çıkarıp ayaklandım ve inmek için hazırlandım. Telefonumu hızla cebime sıkıştırarak düğmeye bastım ve otobüsün durmasını bekledim. Otobüs durunca kaldırıma zıpladım ve düşmeye ramak kala son anda kurtuldum. Sokak çok sessiz ve karanlıktı... Duyduğum tuhaf sesler, çöp konteynırlarının önünden, aniden geçen siluetler, hafif hafif yağan yağmur beni daha çok korkutuyordu doğrusu. Bunun sebebi karanlıkla ilgili korkunç bir anımın olmasıydı...

  Bir anda duyduğum sesle irkildim ve durdum. Bu en fazla 1-2 saniye sürdü ve sonra adımlarımı daha da hızlandırdım. Korkum yüzünden kalbimin çıkacağını hatta fırlayacağını hissediyordum. Aslında pek korkak sayılmazdım. Ahh hadi ama kimi kandırıyorum gerçekten de çok korkak birisiydim.

  Gelen sesleri ne kadar merak etsemde umursamamaya çalıştım ama içimden gelen deli cesaretiyle sesin geldiği yöne doğru yürüdüm. Bir anda omzumda hissettiğim ağrıyla sağıma baktım. Bir omuz gördüm, gözümü uzun bir süre şekilli omuzlarında ve kaslarında gezdirdikten sonra kafamı yukarı kaldırdım. Gözüme bir iki defa yağmur damlası gelsede bakışlarımı ondan ayırmadım. Yüzünde ilk dikkatimi çeken şey yeşil gözleriydi. Bana bakarken tebessüm ediyordu. Uzun süre bakıştıktan sonra sessizliği o bozdu ve;

"Hala bakışacak mıyız? Yoksa yoluma devam mı edeyim ?"dedi. Bunu söylerken sırıtıyordu. Dişlerinin normalden beyaz olduğu dikkatimi hemen çekti.

"Bakmak istemiyorsan bakmazdın." dedim somurtarak.

"Büyülü cazibene tutuldum desene sen şuna."

"Tanımadığım birisi kolumu bedenimden ayırmak istercesine çarpıyor ve üstüne üstlük birde bön bön bakıyor... Evet caziben beni aldı götürdü."

"Koluna bilerek çarptığımı mı sanıyorsun? Yolun ortasında yürüyen sensin" dedi. O bunu söyleyince istemsizce etrafıma baktım. Gerçekten de yolun ortasındaydım. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ve gülmediğime emin olunca dudaklarımın normal şekline büründüm. Daha fazla dibe batmamak için sustum ve bende öç almak istercesine ona omuz attım. Hayır yani kızım sen nesin ki, bir kendi bedenine bak bir de karşındaki izbandut kılıklıya. Tabii o duvar gibi omzuna çarpınca kendimi yerde buldum.

  Bana bakarak gülüyordu, sinirlendim ve hızlıca ayağa kalkarak yoluma devam ettim. Köşeyi dönerken arkamı döndüm. Onu bana 32 diş sırıtarak bakarken görünce ağzım benden istemsizce dilini çıkardı. Çok geçmeden yaptığım şeyin saçmalığını anlayarak önüme döndüm ve etrafımı inceledim. Ses kesilmişti ve benim merakım yerini korkuya bırakmıştı. Hızlı adımlarla ara sokaklardan evime doğru yol aldım. Evimi göründüğümde Umay 'ın evde olmasını diledim. Sabah evden çıkarken geç uyanmıştım ve aceleyle evden çıkmıştım. O telaşla anahtarımı unutmuştum .

 Umay benim ev arkadaşımdı. Ortaokulda da arkadaştık. Lisemiz de aynı olunca daha çok kaynaştık ve ev tutmaya karar verdik. Umay farklıydı. Yani benden farklıydı. Tarzlarımız hiç uymuyordu ama her şeye rağmen onunla çok iyi anlaşıyordum.

Büyük adımlarla eve doğru ilerledim. Kapıya ulaştım ve zili çaldım. İlk çalışımda kapıdan beklediğim ses gelmedi ve sırtımdan aşağı taraflarıma doğru soğuk terler akmaya başladı .Bir kere daha çaldım, tekrar açılmadı. Bunu 5-6 kere daha tekrarladıktan sonra umudumu kesip kapının önüne çömeldim. Merdivene oturdum ve cebimden telefonumu çıkardım. Wattpad'e girerek okuduğum kitapların yeni bölümü gelmiş mi diye baktım, ama gelmemişti . Sessiz sokakta ayak sesleri duymamla kafamı çevirdim. Gözlerim kısarak bakınca gelenin Umay olduğunu anladım, sanki sarhoş gibiydi, yanıma yaklaştı ve anahtarı bana uzattı. Yaklaşınca ağzının kenarından akan kanları idrak ederek hemen kapıyı açtım. Kapıyı açıp bir şey sormadan merdivenden çıkmak için ona yardım ettim. Girişe ulaşınca anahtarı deliğe sokup çevirdim ve koridordan sağa dönüp Umay'ı yavaşça yatağına bıraktım. Soru sormuyordum çünkü cevap verebilecek gibi görünmüyordu. Onun için endişeleniyordum. Ani fikir değişikliğimle yanına gittim ve korkuyla;

"İyi misin Umay ? " dedim. Yüzü solgundu. Boğuk çıkan sesiyle bana "İyiyim sadece biraz yorgunum Defne." diyerek geçiştirdi. Ben de üstelemedim.

Banyoya koşarak pamuk, oksijenli su gibi ilk yardım malzemelerini alarak yanına ulaştım. Ancak elimdekileri görünce bir şey söylemeden aldı ve banyonun yolunu tuttu.

Yanından istemeyerek uzaklaştım ve kıyafetlerimi almak için dolabıma yöneldim. Pembe puantiyeli pijamamı ve bol kısa kollu tişörtümü alarak yatağa fırlattım. Üstümdeki dar pantolandan kurtuldum ve yatmak için kıyafetlerimi giydim. Lambayı kapattım ve bir süre gözlerimin karanlığa alışmasını bekledikten sonra odada yavaşça ilerledim ve yorganımın altına gömüldüm. Onu düşünüyordum. Bir yerden tanıdık geliyordu, ama nereden? Beynimin derinliklerine indim ve düşünmeye başladım, onu nereden tanıyor olabilirdim? Büyük ihtimal ilkokuldan biri olmalıydı. Güzel beynimi daha fazla yormak istemediğimden düşünmeyi bırakıp telefonumu yastığımın altına sıkıştırdım. Hayır yani varlığını hissedemeyince kendimi boşlukta hissediyorum. Yumuşak yastığıma sırtüstü yatıp elimin birini yastığın altına birini de üstüne koydum. 15 dakika hareketsiz kalırsam uykuya dalarmışım. Bir sayfada okumuştum, doğruluk payını ölçmek için hareket etmeden durmaya başladım. 

----

Yüzüme su damalaları geliyordu. Yatmadan önce tavanı mı açık unutmuştum? Saçmalama Defne diye içimden söylenerek sağ gözümü açtım. Tepemde bir el görüyordum. Dikkatli bakınca ellerinin ne kadar güzel olduğu dikkatimi çekti. Siyah ojeleri ellerini daha güzel gösteriyordu. Duyduğum tanıdık sesle kafamı çevirdim:

KARANLIKLA GELEN ...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin