3. Bölüm

193 23 41
                                    

Vote ve yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum, keyifli okumalar :)

--3--

Günler günleri kovalayıp geçerken hastanede olmaktan çok sıkılmıştım. Odada öylece beklemek ya da televizyonda  yayınlanan saçma sapan programları izlemek hiç bana göre değildi. Ben yerimde duramazdım ki. Kendime yepyeni meşguliyetler bulmak adına hastanenin koridorlarında gezintiye çıkmaya başlamıştım. Yeni insanlar tanımak, yeni hikayeler öğrenmek şu anki durumumun en ilginç kaçışı olmuştu. 

Başlarda hemşireler beni azarlıyor, dolaşmama izin vermiyorlardı. Onların azarları bendeki inatçılığa yenik düşünce görmezden gelmeye başlamışlardı. Zaten kulak astığım yoktu. Bir kaç gün önce öğleden sonra saat üç gibi yine koridorların altını üstüne getirmeye çalıştığım bir anda çok gezmenin gerçekten de çok şey öğrettiğine şahit olmuştum. Ne şahitlik ama! Yarı aralı kapılar ardında annemle doktorumun yaptığı konuşma sanırım kulaklarımdan hiç silinmeyecekti.  

İnanamıyor, inanmak istemiyor, yanlış duymuş olmayı diliyordum. Herkesi ama herkesi kabul ederdim bir tek Nazen hariç. Vericimin o olmaması için dua üstüne dua ediyordum. Ne yazık ki olan olmuş, Nazen'in kök hücreleri bedenimdeki yerini bulmuştu. Beni nakile aldıkları gün babamı gördüğüm rüyamda  karşıma  birden o kızın yüzünün çıkması buna alametmiş demek.

Gözlerim camdan dışarı kayarken göğsüm sıkışır gibi oldu. Başka şeyler düşünmek için ne kadar uğraşırsam uğraşayım dönüp dolaşıp aynı yere geliyordum. İçinde bulunduğumuz taksi caddeden mahallemize doğru ilerliyordu. 

O gün doktorumla annemin konuşmasını çok net duymuştum. Bazen hayatta bütün sesler çekilir duyduğun o inanılmaz cümleler harfi harfine beynine kazınır ya, aynen öyleydi zihnimde tekrar eden ses.

"Doktor bey! Nazen'in adı gizli kalsın lütfen, Şara bunu öğrenirse hiç hoş karşılamaz."

"Zerrin Hanım, Sizde biliyorsunuz ki bağışçıların kimliği asla açıklanmaz. Onlar sadece bir numaradan ibarettir. Siz söylemediğiniz sürece hastanede de kimse bunu bilemez, bilse de söylemez. Rahat olun lütfen." 

Kandırılmıştım. Düpedüz kandırılmıştım. Gözlerimden yaşlar süzülürken taksi bizim sokağa döndü. Bir kaç saniye sonra apartmanımızın önünde durdu. Parayı uzatan annem inmem için bana döndü ve çekiştirmeye başladı kolumu. Sertçe çekip kurtuldum onun ellerinden. Yolu kontrol edip taksinin diğer tarafından indiğimde başım döner gibi oldu. 

Annem yanıma koşacak gibi oldu ama sonra vazgeçti. Olduğu yerde bekledi. Bakışları çok şey söylüyor içten içe kızıyordu bana. Kaba tavırlarımı görmezden gelmeye çalışsa bile onun da tepesinin attığı belliydi. Çoğu zaman benim kavgalarıma o da kavgayla karşılık verirdi. Son iki gündür hastaneyi ayağa kaldırmış, tam anlamıyla kök söktürmüştüm kadına. Bir an içimi ona karşı bir sevgi dalgası kapladı. Göz temasında kalmamaya çalışarak yanına ulaştım. Annem o anki uysallığımdan faydalanarak koluma girdi. Kızıyor, celalleniyor ama üzerime titremeyi de ihmal etmiyordu.

Apartmanımızın hemen önünde aralarında sohbetin iyice koyulaşmış olduğu bir kadın grubu karşıladı bizi. Bizi fark edince konuşmalarını kesip selam verdiler. Annem onlara laf yetiştirmeye çalışırken az geride suratımı asmış halde bekliyordum. Öylece dikilmek işkence gibiydi. Daha fazla dayanamayıp annemi dürtmek zorunda kaldım.

"Yoruldum."

Dairemizin kapısından içeri girdiğimizde yeniden evde olmanın rahatlatıcı tadı vardı üzerimde. Annem kendisi ile bütünleşen ince hırkasını çıkarıp vestiyere astı. İçeriye doğru seslendim. 

YARIM KALANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin