BUNU OKUDUĞUNA ÇOK ŞAŞIRDIM ÇÜNKÜ İNSANLAR GENELLİKLE ÖNSÖZ OKUMAZ. NE YALAN SÖYLEYEYİM BENDE OKUMUYORUM :D
ÖNCELİKLE KİTABIMA BİR ŞANS VERDİĞİNİZ İÇİN HEPİNİZE TEŞEKKÜR EDİP O GÜZEL KALBİNİZDEN ÖPÜYORUM.
SON OLARAK FİKİRLERİNİZE, ELEŞTİRİLERE AÇIĞIM. FAKAT BUNU SAYGI VE SEVGİ ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE YAPARSANIZ MEMNUN OLURUM.
***
Buraya bir başlama tarihi bırakın çiçeklerim <3•07.05.2020•
Babaannemin , dır dırı ile harika geçen bir hafta sonunun ardından şehrime,evime ve en önemlisi anneme döndüğüm için mutluydum. Telaşlı kalabalığın arasından onların aksine sakin adımlarla ilerliyordum terminalde. Bayram değildi seyran değildi vize veya final sonrası hiç değildi. Niye bu kadar kalabalıktı burası? Daralmıştım,çığlığı basmama az kalmıştı.
Önce biletime sonra da otobüslerin önünde yazan yazılara baktım. Bir an önce otobüse binip kendimi yolculuğa hazırlamak istiyordum. Yanaklarımı şişirip gözlerimle tarama işime devam ettim ve çok geçmemişken firma ismi ve gideceğim yer eşleşti.Hoplaya zıplaya otobüse bindim. Şoför amcanın ters bakışlarını görsem de sesimi çıkarmadım zira saatin erken olmasından mıdır nedir, enerjik görünsem de uykuluydum. Biletime bir kez daha bakıp koltuk numaramı öğrendim,orta kapının tam çaprazındaydı. Hemen oturdum ve otobüsün hareket etmesini beklemeye başladım.
Sol yanımdaki koltuk boştu. Yol arkadaşımın kim olduğunu merak etsem de hüsran bir sonuçla karşılaşacaktım. Büyük ihtimalle dır dır konuşup beni rahat bırakmayacak orta yaşlı bir teyze oturacaktı. Sıralayacağı nasihatleri tahmin edebiliyordum.
“Okuyun yavrum. Memur olun. Bak ben kocamın eline bakıyorum. Ah ah beni okutsaydılar büyük biri olurdum kesin. Tabii o zamanlar kızlar okutulmazdı.” falan da filan da.
Kendi kendime gözlerimi devirdim.
Vakit geçsin diye camdan dışarı bakmaya başladım. Bir kadın yanımızdaki otobüse bakıp ağlıyordu. Ah dramatik sahne. Kızı küçük filan sandım ilk başta ama kadından büyük duruyordu. Acaba kim kimin annesi diye düşünmedim değil. Belki de böyle ihtimal yoktu ama buradan bakınca kafamda oluşan senaryo böyleydi. Çoğu zaman da böyle olmaz mıydı? Gördüklerimize kendi gözlerimizle bakar,her şeyi farklı adlandırırız. Sonrasında ise şaşırırız bu neden böyle diye.Bir başka manzaraya baktım. Bu sefer iki sevgili vardı. Otobüsün orta kapısının orada el ele tutuşmuş konuşuyorlardı. İkisinin de yüzü asıktı. Ayrılacaklardı galiba tam da burada. Çocuk kolunu kaldırıp kızın yanağını okşadı. Daha sonra ise onu kendine çekip sımsıkı sarıldı. Ne güzeldiler böyle.
Birde bize bak kimse gelmemiş uğurlamaya vaybe.
En sonunda oflayarak başımı otobüsün içine çevirdim. Tam o sırada otobüse biri bindi. Biri demek ayıp kaçardı. Dağ gibi bir adamdı maşallah. Sırtında asker yeşili bir çantası vardı. Gözünde simsiyah gözlükler,boynunda masmavi kulaklıkları... Uzundu. Hoş bir yüzü vardı. Ve uzun bacakları. Ben mi yavaş incelemiştim yoksa o mu hızlı yürüyordu? İkinci ihtimal daha olasıydı. Öyle ki birkaç adımda ince koridoru bitirmiş ve yanıma gelmişti. Soluğumu tutmuş,onu izliyordum.
"Selam." dediğinde ben hala onu izliyordum hayran hayran. Onun gözünde nasıl görünüyordum kim bilir? Gözlüğünü havalı bir şekilde çıkarıp baktığında eşsiz tondaki yeşil gözlerini gördüm. İnsan mıydı bu? Bu insansa biz neydik?
Ve yanımda durdu. Benim yanımda!
"E selam verdik?" dediğinde irkildim. Bana selam veriyordu bu taş çocuk. Tanışıyor muyduk biz? Benim niye haberim yoktu peki? Geri zekalı bir anıma mı denk gelmişti acaba? Yüksek bir ihtimaldi. "Çekilecek misin?" diye sordu bu kez. Hızla ayağa kalktığımda sendelesem de toparlandım.
"O tarafta sen oturuyorsun.Benim koltuk numaram 34."
Biletime baktığımda koltuk numaramın 33 olduğunu görünce yüzümü buruşturdum. Kafamı nereye vursaydım acaba?
"Pardon."
Yerime geçmiş eşyalarımı kendi tarafıma almıştım. Gözlerim ona döndüğü sol tarafımda bir telaş bir hissettim. Kalbim sanki kilometrelerce koşmuşum gibi atmaya başladı. Derin bir nefes alıp heyecanımı bastırmaya çalışırken o da bana baktı. Gülümsememin dozunu azaltıp önüme döndüğümde onun bakışlarını üzerimde hissettim. Göz ucuyla ona baktım.Hala bana bakıyordu. Sapık olabilir miydi? Saçmalama Naz. Senin bakışların sapık gibi asıl bakılmayacak gibi değil ki! Maşallah Allah özene bezene yaratmış.
"Naz ben." dedim saçma bir dürtüyle. Başkası olsa bunu hayatta yapamazdım ama sinsi tarafıma uymuştum. Ters bir tepkiyle karşılaşmaktan korktum. Anlarsınız ya bu cool çocukların genelde bakışı alaylıdır ve kendilerinden başkasını önemsemezler. Ama öyle olmadı. Gözleri kısılıp dudağının kenarı kıvrıldığında minik bir çukur oluştu. Dikkatim oraya çekilmişti tabii hemen.Ne güzel bir manzaraydı bu böyle,ayaklarımı yerden kesen. Resmen yüksek ısıya maruz kalmış çikolata gibi eritmişti beni.
"Emre."
Kadifemsi sesi kulağımdan girip kafamda yankılanırken içimde sevinçten hoplayıp zıplayan kalbimi belli etmemeye çalışarak ben de gülümsedim. Bugünü bir yerlere not etmeliydim. Böylesine bir şeyi her gün yaşamıyordum sonuçta.
“7 Mayıs 2020.”
Bugün Sakarya'da, İzmir otobüsünde aşık oldum!
-BÖLÜM SONU-
☄Büyüyüp koca bir aile olmamız için beni takip ederseniz çok çok sevinirim.
☄Oy verip, yorum yaparsanızda çok çok mennun olurum.
Öpüyorum sizi :*
Kelime Sayısı: 722
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmiş Galiba Gelecek
Mystery / ThrillerGit denildiğinde kalan, sus denildiğinde konuşan, her zaman söylenilenin tersini yapan, sinirini yemeklerden veya klavyeden çıkaran, kendi halinde yaşayan, sakar, fakat zararsız moda tutkunu, kozmetik delisi, birbiri olmadan yaşayamayan ama bir biri...