Gelecek veya Geçmişin Hogwarts'ında Tur

289 13 0
                                    

Daha Harry'nin kaçıncı yılı olacağına karar vermemiştim sabah. En sonunda kararımı verdim. Savulun klişeler sizi yıkmaya geliyorum!! Şimdi sıkıcı konuşmamı bırakıyorum. İyi okumalar.🤗🙂
Sessiz adımlarla portre deliğinden tırmandılar ve bakınarak ilerlemeye başladılar. Okul çokta değişmişe benzemiyordu. Remus buldukları geçitlere bakmalarını istedi. Bunun üzerine dörtlü kambur cadı heykelinin oraya doğru ilerledi. Tünelin hala çalışıyor olması hepsini mutlu etti. Lily'nin fısıltılı isteği üzerine Dumbledore'un ofisine yollandılar. Gitme amaçları Dumbledore'un hala okulda olup olmadığını öğrenmekti. Ya emekli veya daha başlamışsa? Ne yaparlardı? Belki daha ona danışmamışlardı ama bu hiç danışmayacakları veya görmeyecekleri anlamına gelmiyordu ve onlar Dumbledore'un okulda olduğundan emin olmalılardı.
Heykelin önüne gelmişlerdi ama şu an fark ettikleri küçük bir detay sonucu karşısında dikiliyorlardı. Şifre değişmiş miydi?

Harry ve Hermione ortak salona doğru gidiyordu. Ron Harry'e adı kadehten çıktığı için kızgındı ve Harry ile konuşmuyordu. Yasak saat başlamadan bir an önce ortak salona girmek istiyorlardı ama ufak bir ses - ya da bir fısıltı- onları oldukları yere adeta yapıştırdı. Üstelik bu duydukları ses çok tanıdık  değildi. Harry cebinden görünmezlik pelerinini çıkardı ve Hermione ile kendi üstüne attı. Adım sesleri daha da artıyor ve fısıltılar daha anlaşılır bir hale geliyordu... ya da onlar öyle sanıyordu. '' Size diyorum Dumbeldore'un odasına bakmalıyız!'' bu bir kız sesiydi, narin ama bir o kadar da kızgın geliyordu ses.Ve birazda korku ve şüphe tabii ki.'' Çok tela yaptın ya! Dumbeldore olmazsa en fazla burada sıkışıp kalırız ya da odasına daha kolay gireriz...'' bu daha çok bir erkek sesine benziyordu. Ama 'sıkışıp kalmak' ve 'daha kolay gireriz'? yoksa bu seslerin sahipleri Dumbeldore'a bir şey mi yapmayı düşünüyordu? Dinlemeye devam ettiler, ''Bırakın şimdi sıkışmayı odayı falan. Ya Dumbeldore yoksa? bize ne olur?'' ''Aaaa demek Potter en sonunda ne olacağını merak ediyor! Bu çok iyi bir değişiklik oldu!'' Potter mı? Nasıl birisinin daha soyadı Potter olabilir ki? Ve bu yabancıların Dumbeldore ile ne işleri var? En sonunda biraz sabırsız biraz bıkmış bir ses '' Şimdi siz ikinizin didişmesini izleyerek vakit harcamasak ve şu 'geleceğin veya geçmişin Hogwarts'ında' olan keşfimize devam etsek?'' bu daha tanık bir sesti, sanki geçen yıl duydukları bir ses gibi... Profesör Lupin'im sesi! Ama bu nasıl olabilirdi ki? Geçen yıl profesör Snape'in ''ağzından kaçırması'' yüzünden Hogwarts'tan gitmişti.


Sirius baygın bir bakışla Remus'a baktı '' Peki bay Aylak siz ne dersiniz? Şifre sizce ne olabilir?''. Remus Sirius'a sanki-kendisi-biliyorda(!) bakışları ile cevap verdi. James komutayı ele almaya çalışarak '' Hadi o zaman tura devam! Ben aslında en çok bizim şu Şamarcı Söğüt'ü merak ediyorum, eğer o hala varsa bu demektir ki biz geleceğin Hogwarts'ındayız!''. Bu fikir hepsine mantıklı gelmişti ve başlarıyla onaylayarak, görünmezlik pelerininin altında yarı eğilmiş bir şekilde dışarıya doğru yürümeye başladılar. Ama şans onlardan yana değildi ve yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu. O sırada kapılar açıldı ve içeri üstünde Hogwarts atkısı bulunan bir öğrenci hızla içeri girdi. Çocuk sırıksıklam olmuş soğukan tir tir titriyordu. Üç Çapulcu ve Lily bakıştılar ve Şamarcı Söğüt'ü yarın kontrol edebileceklerine karar verdiler. Gryffindor kulesine doğru yola koyuldular. Hayatta onlara sanki 'Hadi size benden bir iyilik olsun' demişcesine önlerindeki çocukta Gryffindor kulesine ilerledi. Çocuğu daha dikkatli inceleyince kızıl saçları ve uzun boyu çok dikkat çekiciydi, arkası dönük olduğu için yüzünü göremiyorlardı ama çocuğun hafif homurdanan sesini rahatlıkla duyabiliyorlardı.Dediğine göre ne diye dışarı çıkmışmış, şimdi hasta olursa kim bilir ne olurmuş, abileri onunla dalga geçermiş-çocuğun ses tonu bunu söylerken o kadar tıslama gibi çıkmıştı ki yüzünü buruşturduğunu anlayabilmişlerdi- zaten Harry ile konuşmuyormuş -bu sözleri söylerkn ise ne kadar üzgün olduğu anlaşılıyordu- eğer hasta olursa ödevini yapmaktan kurtulurmuş falan filan... Çapulcular artık çocuğun kendi kendine söylenmesinden sıkılmış etrafı izlemeye başlamışlardı Lily ise çocuğu dinlemeye devam ediyor ve bir ipucu yakalamaya çalışıyordu.

En sonunda aşina oldukları şişman hanımın portresinin yanındaydılar. Ama portrenin önünde bir kız vardı ve birlikte geldikleri kızıl saçlı çocuğu öldürecekmiş gibi bakıyordu. Çocuk kıza baktı ve fısıltıdan daha yüksem olmayan bir sesle ''Hermione'' dedi. Adının Hermione olduğunu düşündükleri kız '' Evet Ron ben. Sen neredeydin peki sabahtan beri? Harry senin için çok endişelendi.'' ''O mu endişelendi? Endişelenmeden önce yalan söylememeyi öğrenseymiş keşke.'' ''Ne dediğine dikkat et Ronald! Onun bütün bu ilgiyi sevmediğini biliyorsun! Zaten yeterince ünlü niye aptal bir kupaya adını atmak istesin, niye kendini öldürecek bir yarışmaya girmek istesin ki? '' Hermione'nin sesi konuşmanın sonunda o kadar incelmişti ki burada bir bardak olsa kesin çatlardı. Çapulcu bu konuşmayı - afedersiniz tartışmayı- pür dikkat dinlemiş ve şu Harry adlı çocuğu merak ediyorlardı. Ron sesi eski özgüveninden eser kalmamış halde ''Onu nasıl bileyim ben? Belki Kim-Olduğunu-Bilirsin-SEn ile olanlar artık onu kesmiyordur. Belki-belki daha fazla ün istiyordur?'' ''Ah Ron saçmalama belki de sen bunu istiyorsun ve bu yüzden böyle tepki veriyor olabilir misin? Hem senin ün dediğin şey anne ve babasının ölmesi, ne kadar büyük bir ün kaynağı değil mi?'' Ron gözlerini yere indirmiş Hermenione'nin dediklerini yarı utanmış yarı sıkılmış bir ifade ile dinledi ve '' Peki o zaman ben belki yarın onunla konuşurum.'' dedi ve portreye dönüp şifreyi söyledi. Çapulcular ve Lily ortak salona girdiler, görünmezlik pelerini hala üstlerindeydi ve bu yüzden kimse onları göremiyordu. Ron öminenin oraya kısa bir bakış attı ve erkekler yatakhanesine gitti. Hermione ona bakarak iç çekti ve bir çocuğun yanına doğru yürüdü. Çocuğun arkası dönük olduğu için sadece kuzgun karası saçları gözüküyordu.


Offffff canım çıktı! Evdeki misafirler gidince gaza gelip yazdım. Ve şimdi bakıyorum da... Aman Allahım ben ne kadar yazmışım! Evet bu paragraf 900 kelimeye tamalama çalışması ama sanırım bu kadar yeter. Sağlıcakla kalın. Günün hangi saatinde iseniz inş güzel geçer. :)

Kum Saati ⏳- Zamanda İleri GidişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin