Bu soru hiçbirinin aklına gelmemişti doğrusu. Bağıran Baraka'nın hiç ziyaretçi istemiyorsanız çok güvenli olduğu doğruydu ama bir barınak olarak kullanılmak için fazla soğuktu. Sirius ile kalmaları da bir başka imkansız seçenekti ne de olsa Sirius'un nerede kaldığını dahi bilmiyorlardı ve bir 'suçlu'nun yanında gezmeleri de işten değildi. Geriye kalan tek seçenekse Hogwarts oluyordu ki bu da o kadar güvenli bir seçenek değildi. Bu sorunun gün yüzüne çıkması herkesi suskunlaştırmıştı. Bir cevap bulmak için birbirlerinin yüzüne bakıyordu şimdiki zamanlılar, yolcularımız ise sadece onlara bakıyordu. En sonunda Sirius "Biz burada kalabiliriz. Birkaç battaniye ve sıcak tutma büyüsü yeter." diye bir fikir sundu. diğerleri de çok memnun olmasalar da evet dercesine başlarını salladılar. Bu fikir diğerlerinin hoşuna gitmemişti. Onca yıl önceden gelmiş misafirlerinin böyle bir yerde ağırlamak hoşlarına gitmemişti ama ne yapabilirlerdi? En sonunda yetişkin Sirius "Ben de sizinle birlikte kalayım. Tedbir amaçlı" diye ekledi Harry'nin bakışları üzerine. Gitmemek için başka bahane bulamayan Harry Hermione ile birlikte okula giden geçide doğru yola koyuldu. Ama gözü hala arkasında olan anne ve babasındaydı. Sadece fotoğraflarda gördüğü ebeveynlerinin canlı ve bir hayli genç halleri gözünü çeliyordu.
Bayağı acayip bir akşamın ardından gözlerine çok az uyku girmişti ama yorgunluktan eser yoktu Harry'de. Heyecandan midesi bulanıyor, düğüm düğüm oluyordu. Yemek için büyük salona girdiğinde ona atılan pis bakışları görmezden gelerek en uçtaki Griffindor (uzun süredir yazmamıştım kesin yanlış yazdım beni düzeltirseniz memnun olurum olmayan okuyucuklarım ^-^) masasına gitti. Ron'un gözlerini kaçırdığını görünce yenilmiş bir ifadeyle Hermione'nin yanına oturdu.
Yarışmanın ilk bölümünün başlama saati gelmiş Hogwarts öğrencileri stadyumların oraya akın ediyordu. Harry de onların arasında olup yanmak veya yaralanmak konusunda hiçir endiesi olmadan, kimin kazanacağı hakkında konuşmayı, yarışmacıları neyin beklediğini tartışmak isterdi. Bu kadar yükü olmamasını, tasasız bir şekilde bir okul yılını atlatmayı her şeyden çok isterdi. Gözlerinde bir hasretle Hermione ile ayrıldı ve şampiyonlar için ayrılmış çadıra doğru daha şimdiden yenilmiş ve korkudan hafifçe titreyen adımlarla ilerledi. Arkasına dönseydi bile Hogwarts cüppeleriyle kalabalığa karışmış zaman yolcularını göremezdi.
Bu yaptıkları delilikti, çılgıncaydı ama işte oradaydılar. Meraklarına yenik düşmüş bir şekilde öğrenci kalabalığının arasında tribünlere doğru gidiyordular. Gruptan ayrılmış tedirgin Harry'yi ayırt etmelerini uzun sürmemişti. Öğrenci grubundan ayrıldığı yere baktıklarında kestane rengi çalı gibi saçları seçmeleri de bayağı kolaydı. Hafif hızlı adımlarla Hermione'nin arkasına geçtiler. Kızın ne tepki vereceğini bilmiyorlardı ve tepkisi başkalarının dikkatini çekebilirdi. Bu yüzden kalabalığa girmeden önce pelerini üstlerine atmışlardı ve sadece ayakları gözüküyordu. Hermione'nin en üste oturması da etrafındaki yerlerin boş olması da çok güzeldi. Sanki tüm evren onlardan yanaydı o gün. Tam böyle düşündükleri sırada Snape'in siyah figürü dikkatlerini çekti. Yıllar üstünde bir etki yapmamış sadece uzun saçlarına daha fazla yağ ve kanca burnuna daha fazla heybet getirmişti. Fazla büyümüş bir yarasa gibi koltukların arasından ilerleyip öğretmenlere ayrılmış yere oturdu. 'Sümsükus'un öğretmen olması üç çapulcuyu sarsmıştı doğrusu. Lily'nin "İlerleyin" fısıltısı ile boş koltuklara çöktüler.
İlk üç yarışmacıdan sonra Harry göründü. Asaönünde tuttu ve tribünlerden çok anlaşılamayan bir şeyler mırıldandı. Bir süre sonra gelen süpürgesine bindiğinde sanki omuzlarındaki yük kalkmış gibiydi. Artık kendi ortamındaymış gibi süpürgesiyle süzülmeye uçmaya başladı. Zaman yolcularımız büyük bir ilgiliyle onu izliyordu. James şu ana kadar inanmamışsa bile bu kadar güzel bir uçuştan sonra kesinlikle kesinlikle kendi oğlu olduğunu anlamıştı. süpürgenin ucunu yakan alevleri gördüklerinde kalpleri çıkacaktı az daha. Ve en sonunda Harry altın yumurtayı almış ve bir diğer çadıra gitmişti. Yanlarından hızla geçen Hermione'yi görünce onlar da kalktılar ve pelerini bir kez daha kontrol edip onu takip ettiler. (Ron'un tam olarak ne zaman Harry ile konuştuğunu hatırlamıyorum ama eğer hafızam doğruysa burada yaralanınca buna isteyerek girmediğini anlıyor ve çadırda onu bekliyordu? O kadar detayı hatırlamıyorum üzgünüm, bu yüzden şimdi aralarını düzelteceğim. Zaten zamanda oynama oldu birileri geçmişten gelince yani sıkıntı yok. Daha fazla bölmeyeyim.) Çadırın orada dün gördükleri kızıl çocuk büzülmüş bir şekilde Harry'yi bekliyordu. Uzakta oldukları için duyamasalar da barıştıkları anlaşılıyordu. Öğrenciler orayı boşaltana kadar duran üçlünün yanına yaklaştılar herkes gidince.
Ron bedensiz bacaklar görünce istemsizce geri birkaç adım attı ve nefesinin altından bağırdı. Bunun üzerine Harry ve Hermione nereye baktıklarında zaman yolcuları pelerini üstlerinden tedbirlice kaldırdı. Ron, Harry'nin tıpatıp aynısı yüzü görünce korkudan ne yapacağını şaşırdı. sudan çıkmış su için çırpınan bir balık gibi ağzı açılıp kapanıyordu. Bu görüntü diğerlerine komik gelmiş kıkırdamışlardı.
Bu kadar yeter. Uzun zamandır yazmadığım için önceki bölümlere göre farklı veya sıkıcı olmuş olabilir. Ohhh yazmak rahatlattı ama. Bu kitabı bitirmeye karar verdim Bir yıldan fazladır yarımdı zaten. Nasıl bitireceğimi bildiğimi söyleyemem çünkü hiçbir olay zincirim yok. Kafam göre takılırım artık. Ofhadiama size iyi günler/geceler/sabahlar diler. Hoşaçakalın bu kitabı okuyan (okuyan varsa) güzel insancıklar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kum Saati ⏳- Zamanda İleri Gidiş
أدب الهواةBazıları ait oldukları yere ait oldukları zamanda değiller ve olaylar karmaşık. Elimden geldiğince farklı bir hikaye yazmaya çalışacağım. Hatalarım varsa lütfen mazur görün ^-^