Vücudumun titrediğini hissedebiliyordum. Ses çıkarmamak için çok sık nefes almamaya dikkat etmeye bile başlamıştım. Fark etmeden dudaklarımı ısırıyordum. Saklandığım kayanın arkasından gizlice onları izliyordum. Onlar buranın yerlileri olmalıydı. Korkusuzca ve kendilerinden emin bir şekilde ilerliyorlardı. Her birinde mızrak ve kesici aletler de vardı. Bu beni daha da korkutuyordu. Burada tektim ve eğer beni görseler ne yaparlar bilmiyordum bu yüzden onlara gözükmemekte kararlıydım. İçlerinde bir kişi daha önde yürüyordu diğerleri de etrafı izlerken bir yandan da onun arkasından ilerliyordu.Bu onların liderleri olabilir diye düşünüyordum. Hiç kıpırdamayarak onları izlerken birden bir ses yükseldi. Bu karanlık ormanın içinde o ses aniden yükselince kendimi tutamadan irkilmiştim, yapraklardan etrafta bulunan çalılar yüzünden biraz da ses çıkarmış olabilirdim. Liderleri birden durakladı. Yavaşça başını sağa ve sola çevirip sesin nereden geldiğini anlamaya çalışır gibiydi. Beni görecekleri telaşıyla onları izlemeyi bırakarak kayanın tam arkasına büzüşmüş bir şekilde kıpırdamadan durdum. Hiçbir şekilde etrafıma bakamıyordum. Ayak sesleri tekrardan gelmeye başlamıştı. Uzaklaşıyorlardı...
Bu sefer şanslı olmalıydım ki fark edilmemiştim.
Yavaşça ayağa kalkarken omuzumda bir el olduğunu hissetim.
Refleks olarak öne atıldım. Arkamı döndüğümde üstü başı yırtık yüzünün belirli bölgelerinde yaralar olan bir çocukla karşılaştım. Çocuk dediğim 15-16 yaşlarında bir ergendi. Bu çocuk az önce gördüklerimden farklıydı. Onlar savaşa gidercesine hareket ederlerken bu çocuk aksine kimseye zararı olmayan birisine benziyordu. Daha onu tanımadan tek bir kelime bile etmeden dışarıdan böyle bir izlenim veriyordu.
"Sanırım seni korkuttum. Özür dilerim bunu yapmak istememiştim. Ben sadece.."
Dilimizi biliyordu en azından iletişim sorunu yaşamayacaktım.
"Sadece seni uyarmak istemiştim. Az önce seni onlardan saklanırken gördüm. Ve sen.. Sen çok farklısın. Senin gibisini daha önce hiç görmemiştim. Nereden geldin? Kıyafetlerin, saçların... Sanki buraya ışınlanmış gibisin. "Cevap vermeden arkamı dönüp gidecekken seslendi.
"Duur! Senin için burası çok tehlikeli."
Duraklayıp ona baktığımda yanıma gelip "Benden korkma. Gerçekten sana yardım etmek istiyorum. Burada kimse bu du..."
Cümlesini tamamlayamadan o sesin tekrardan yükselmesiyle çocuğun beni kolumdan tutarak çekiştirmesi bir oldu. "Şimdi her an gelebilirler. Gitmemiz gerek."
