PUSU

104 20 79
                                    

Gökhan apar topar hastaneye kaldırılırken Bejan ın o narin bedeni otopsi için polis merkezinde inceleniyordu.  Sonuç korkunçtu, zavallı kız boğularak öldürülmüştü. Vücudunda çok sayıda darp izi vardı. Dün gece saat 3 sularına kadar işkence görmüş ve en sonunda oldukça ince bir ip ile boğularak can vermişti. Boğulurken çok çırpınmış, ve bunun sonucunda kafası bedeninden ayrılmanın eşiğine gelmişti. Elleriyle boğazındaki ipi koparmaya çalışırken tırnaklarını soluk borusuna batırıp ölümünü hızlandırmıştı.

Şimdi düz zeminde saçları toplanmış ve gözleri kapalı bir halde yatarken bile onun öldüğüne inanamazdınız. Hala meleksi bir güzelliğe ve asalet
dolu bir duruşa sahipti. Böyle bir güzelliği yeryüzünden mahrum bırakmak haksızlık değilde neydi?

Babası Harun Bey yıkılmış, darmaduman olmuştu. Kendisini suçluyordu. Nede olsa Gökhan gibi bir pislikle iş yapan oydu.  Bejan ı öldürenin Gökhan olduğundan emindi.

Kendine göre haklı sebepleri de  vardı. Öncelikle Gökhan ın psikolojik sorunları vardı. Bir keresinde Bejan ayrılmak istediğini söyleyince ona tokat atmış ve kimsenin aklına gelmeyecek tehditlerle kızı çok korkutmuştu. Kızı yine ayrılmak istemiş bunun üzerine Gökhan da kendini kaybedip onu öldürmüş olabilirdi.  Kızını ona nasıl teklif ettiğine bir türlü inanamıyordu. Nasıl olmuştu da böyle bir akılsızlık
etmişti!!...

Dövünmenin kimseye bir faydası yok diye düşündü. Birden toparlandı yüzü her zamanki umursamaz tavrını yansıtıyordu.
Emniyet Müdürlüğünden çıktı ve adamlarının başı olan Salih e telefon açtı.

'Alo, Salih hemen hazırlıklara başla adamları topla silahları arabalara yükle ne bok lazımsa yap Gökhan denen piçin inini
basmaya gidiyoruz.'

Karşıdan tok ve hissiz bir ses  cevap verdi;

'Eyvallah abi.'

'Ha, birde şu itin bizim evdeki adamlarını konuşturun. Ötmezlerse de gerekeni yapın.'

'Emrin başım üstüne abi.'

Bejan öldüsyse anlaşmada ölür dedi kendi kendine. Harun Beyle Gökhan arasındaki anlaşma şundan ibaretti:

Herhangi bir tehlike karşısında bir taraf diğerinden yardım isterse yardımı kabul edilecek.

Her iki taraf içinde ihanet hiçbir şekilde söz konusu olmayacaktı.

Harun Beye göre Gökhan çoktan ihanet etmişti. Bunu farkettiğine sevindi çünkü anlaşma ölmüyor tam tersine Harun Beyin lehine dönüyordu. Nasıl bukadar emin olabiliyordu ki?...

Harun Bey hususî arabasıyla evine geçti. Evi büyük bir dağ evini andırıyor du. Eğer bir dağın eteklerinde yapılmış olsaydı muazzam bir dağ evi olurdu. Ama muazzam olması için bir dağa ihtiyacı olmayacak kadar büyük ve modern di. Evin heryerini keşfetmeniz birkaç gününüzü alırdı. Gökhanın evinden farklı olarak bu ev şehrin dışında değil neredeyse merkezindeydi. Onca gökdelenin rezidansın arasında bir açıklık, bir vaha gibiydi. Şaşırtıcı bir şekilde estetik ve keskin hatları bir arada bulunduruyordu. Düşünüleceğinin aksine bu ev göz yormuyor, rahatlatıyordu. Tek kusuru şehrin bitmez gürültüsünün kalbindeydi. İçerde pek ses duyulmazdı çünkü camlar ses geçirmez duvarlarda ses yalıtımlıydı.

Harun Bey evinin önünde RANGE ROVER larını konvoy halinde buldu, Salih e dönerek

'Her şey tamammı?'

Diye sordu.

Yine tok ve hissiz ses:

'Tamamız abi işaretini bekliyoruz.'

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 25, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ARENA: ORMAN KANUNLARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin