10. BÖLÜM

217 7 3
                                    

Maya'nın Gözünden

Ne? Ben mi kazandım? Eğer bu kelimeyi maçtan sonra ağzı yüzü kanamış bir halde söyleseydi havalara girebilirdim.  Ama ona hayatımdan birkaç şey söyledikten sonra, bana acıyarak bakması ve benim mutlu olmam için söylediği sen kazandın kelimesi şuan havalara girmemi engelliyordu. Ben ona bana acı, hayatım pek de iyi sayılmaz! anlamında anlatmadım birkaç şeyi.  Belki beni anlar diye. Ama anlamadı pis Egoist.

-"bir dakika, bir dakika. Ben mi kazandım?"

-"Evet. "

-"Ama daha başlamadık ki!"

-"Tamam, sen başlamadan kazandın. Yorgunum ben eve gidicem. Hadi sende biran önce hazırlan, kapıda bekliyorum.  Çabuk ol, beklemem." arkasını dönüp,  soyunma odalarına doğru yol almaya başladı. Benle dalga mı geçiyordu bu? Artist!  Egoist!  Aptal!  Mınyah!

İlk önce gel, bana maç teklif et. Gününü saatini ayarla gideyim. Sonra maç sırasında bi şey olsun,  bi şey de sonrada beyfendi artislik yapıp eve gideceğini söylesin. Ha bide" çabuk ol beklemem" desin. Aman gidersen git çok ta Tın.

Kubilay'ın dediklerini fazla kafaya takmamaya çalışarak soyunma odasına doğru gittim. Kapalı kapaının kolunı indirip açtım ve dolabıma doğru ilerlemeye başladım. Kıyafetlerimi dolabımdan çıkarıp, üstümdekilerden kurtulup diğer kıyafetlerimi giydim. Maça başlamadan önce topuz yaptığım saçlarımı açıp, dalgalanan saçlarımı ellerimle düzelttim. Çantamı koluma takıp, kapıyı çektim ve dış kapıya ilerledim.  Kapıyı açtığımda Kubilay sırtını duvara yaslamış elleri cebinde beni bekliyordu. Geldiğimi fark etmiş olacak ki kafasını bana çevirdi.

-"Hazır mısın?" kafamı onaylarcasına salladım ve caddeyi takip etmeye başladık. Kubilay ellerini pantolonun cebine sokmuş kafası eğik bir şekilde yürüken,  havanın soğuk olmasıyla beraber ceketime sarılarak yürümeye çabalıyordum.

-"Gerçekten işin mi var yoksa öylesine mi?"

-"Ne öylesine?"

-"Maç istedin, geldim. Buraya çağırdın, geldim. Şimdi gidiyoruz.  Neden?"

-"Yorgunum."

-"Neden baştan söylemedin yorgun olduğunu da buraya kadar geldik?"

-"Neden bu kadar fazla soru sorma zahmetinde bulunuyorsun?"

-"Konuyu değiştirme."

-"Değiştiremiyorum ki, soru soruyorum. "

-"Kubilay! "

-"Maya?"

-"Cevap vercekmisin?"

-"Düşünmüyorum. "

-"Peki. "

15 dakikalık sessiz bir yürüyüşün ardından eviminb önünde durduk.

-"Evimi nerden biliyorsun?"

-"Hiç."

-"Hiç?"

-"Boşver."

-"Tamam, görüşürüz. "

-"Görüşürüz. "  arkamı dönüp evimin, pek güzel gözükmeyen bahçesinden geçerek kapıya ulaştığım ve çantamdaki anahtarı aramaya başladım. Çantamda bakmadığım yer kalmayınca anahtarın olmadığı ve kapıda kaldığım bir olmuştu. Yedek anahtara gerek duymamıştım hiçbir zaman. Her zaman yanımda olduğu için paspasın altına filmlerdeki gibi anahtar çıkartıp koymak benim için gereksizdi. Ama şuan çok gerekli! Gecenin bi köründe çilingir bulmak çok zordu. Ve Kubilay içeri girmemi bekliyordu. Ben mi?  Kapıda kaldım ve küçük bir çocuk gibi ağlamak istiyorudum.

Aşk YumruğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin