Eşimi böyle bulacağımı hiçbir zaman tahmin edemezdim. Daha yeni bulduğumdan ve hiç tanımadığımdan enerjilerimizin bağlanmasına izin vermemiştim. Öncelikle durumu Eva’ya anlatmalıydım.
Daha adını bile bilmediğim eşimi kolundan tutmuş sürüklercesine otele götürüyordum. Suratımda duygusuz ve acımasızca soluk bir ifade vardı.
-Nereye götürüyorsun beni! Bırak kolumu!, diye haykırdı kız.
-İkimizin de hayatını kurtarıyorum. Her şeyi açıklamak için zamanımız olacak. Zaten bu yaşta karşılaşmamızla birkaç yıl belki de daha fazla bir zaman dilimi kazandık.
-Beni onlardan kurtardın diye süper kahraman falan olmadın! Ayrıca orada yaptıkların neydi öyle? İnsan olma ihtimalin yok. Aslında var ama beyninin çok fazlasını kullanmalısın böyle bir şey yapmak için. Ki sende de o tip yok. Yani bana sorarsan-
Cümlesine yarıda keserek tuttuğum kolunu sıkarak onu bana çevirdim. Gözlerimden ateş saçarak bakıyordum.
-Her şeyi anlatacağımı söyledim. Sabırlı olmayı bilmen gerek., dedim dişlerimin arasından.
Neden bu kadar gergindim bilmiyordum. Aslında insanlara karşı gayet nazik bir insandım. Sanırım eşimi bulmanın verdiği heyecan, gerginlik beni bu hale getirmişti. Eva’ya götürdüğümde her şeyi anlatmalıydım. Bilmeye hakkı vardı. Fakat ne zaman bağlanacağımız bir muammaydı. Belki ailesi şuan her yerde onu arıyordu. Belki bir sevgilisi vardı ve şuan onun için endişeleniyordu.
Kendi düşüncelerimle boğuşurken otele gelmiştik. Kapıdan girerken sorun çıkmasın diye elimi kızın kolundan bileğine kaydırdım ve hafifçe gevşettim.
-Şimdi, bağırma. Geldik. Birazdan her şeyi açıklayacağım. Tamam mı?
-Neden buraya getirdin beni? Ayrıca neden bağırmayayım ki? Şuan beni kaçırıyorsun, benim isteğim olmadan giriyoruz içeriye. Bana tecavüz etmeyeceğini nerden bilebilirim?
-İyi o zaman., diyerek kızın bileğini bıraktım. O zaman istediğin gibi hareket et ama sabaha canlı çıkamazsın. İblisler seni alır. Artık enerjin çözüldü.
-İblisler mi? Dalga falan mı geçiyorsun benimle?
Derin bir “Of” çekerek otele adımımı attım. Peşimden geleceğini biliyordum. Geldi de. Asansöre bindik ve odamızın katına bastım. Odaya vardığımızda kapıyı tıklattım ama biraz zaman geçmesine rağmen kapı açılmadı. Arka arkaya tıklattım ve hala açan yoktu. Eva’nın başı dertte olabilirdi. Kapıyı kırmak için avuç içimi kapıya yönelttiğimde açıldı.
-Sakin ol çocuk, duştaydım., dedi kapıyı açan Eva. Bu kim?
-Uzun bir gece olacak., dedim sadece.
***2 Saat Sonra***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öz
FantasyTanrı kendinden sıkılırsa ne olur? Ya yalnızlıktan bunalırsa? Tanrı olmaktan sıkılırsa ne olur? İşte bunlar olursa Michael'ın nefes kesen serüveni başlar. Fantastik edebiyata amatörce ama farklı bir bakış getiren kitapta aslında gerçek hayatta sürek...