Yatakta uzanmış öylece tavana bakarken çok fazla şey düşünüyordum, saatlerdir elimde tuttuğum telefonu öylece halıya doğru savurdum ve uzun bir nefes vererek komidindeki çizgi romanı aldım ve sayfalarına öylesine göz gezdirdim. Telefondan bildirim sesi geldiğinde hızlıca yatakta oturur pozisyona geçmeye çalıştım, ayağım yorgana dolandığında bir küfür mırıldanıp yataktan aşağıya yuvarlandım. Ayaklarım yatakta duruyordu ve ben bedenimin yarısı ile halıda sürüklenip ilerdeki telefona ulaşmaya çalışıyordum. Bu sadece, ödül oyunundaki bayraklardan birini ilk kapan kişi olma çabasındaki yarışmacı gibi görünüyordu. Telefonu elime aldığımda yumruğumu havada salladım ve ''Evet!'' diye mırıldanıp hızla mesajı açtım, mesajda bir adres vardı, ama bu sefer bana yabancı değildi. Calum ile gittiğimiz o bardı işte, aklımda kalmasının tek nedeni içinde Michael ile ilgili bir olay olmasıydı. Aslında sanırım, dün ne yediğimi bile bilmiyordum. On sekiz olmayan insanlar oraya girme hayali bire kuramazdı, Calum'un bana verdiği sahte kimliği kaybetmiştim ve iyi bir çocuk olup bir daha almamaya söz vermiştim, ama konu aptal bir bardan fazlasıydı. Konu Clifford olunca, her şeyi yapabilirdim. Hızla Calum'a mesaj attım.
''Hey, Cal..'' cevabın gelmesi uzun sürmedi
''Hey, Lukey!''
''Sana bir şey sorabilir miyim?''
''Bunu bana sormana gerek yok dostum.''
''Uhm pekâla, şu sahte kimliği nerden almıştın?''
''Dedi bir daha asla sahte kimlik kullanmayacağını söyleyen çocuk.''
''Konu farklı, sadece söyle.''
''Clifford kokusu alıyorum.''
''Tanrım, kötü düşünüyorum...''
''Siktir, sen her zaman konu Michael olunca kötü düşünüyorsun.''
''1-0''
''2-0''
''CALUM. ŞU. SİKİK. KİMLİĞİ. NERDEN. ALDIĞINI. SÖYLE .''
''Çok kabasın. Ama söyleyeceğim. Irwin yardım etti.''
''Ashton mu?''
''Hayır Irwin...''
''Calum, sus.''
''Benimkini o almıştı, ama artık kullanmıyorum seni reşit olamamış platonik aşık.''
''Platonik değilim.''
''Platoniğine platoniksin, dur. Bu saçma.''
''Senden bahsediyoruz, saçma olması normal.''
''HaHa.'' Hızla Michael'a döndüğümde stresten titreyen soğuk parmaklarımı ekrana dayadım. Ne yazacağımı bilmiyordum, sadece kimlik almadan oraya gidemezdim ve ben ona bunu söylemek istemiyordum.
''Sanırım biraz geç kalacağım.'' yazdığımda alt dudağımı kemirerek ekrana bakmaya devam ettim, sonunda üstüme ceketimi geçirdim ve anneme görünmemeyi umarak hızla evden çıktım. Ashton'un evine doğru hızla yürümeye başladığımda soğuk nedeniyle üstümdeki cekete sinmiştim. Telefon cebimde titrediğinde hızla telefonu çıkardım ve mesaja baktım
''Bekleyebilirim, burdan konuşmaya devam etsek olmaz mı?''
''Tabiki olur...''
Ashton'un kapısı çaldığımda kapı geç de olsa açılmıştı, üstünde bir şey yoktu ve altında sadece dar bir pantolon vardı, elindeki havlu ile nemli saçlarını kuruluyordu.
''Lukey, babacığının evine dönmüşsün.'' gülümseyerek beni içeri davet ettiğinde ona kısaca sarıldım ve fazla duramayacğımı söyleyerek içeri girdim. Koltukta karşıma oturduğunda gülümsedim ve konuştum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eighteen//Muke
Fanfiction''Bekleyecek miyiz?'' ''Bekleyeceğiz.'' ''Ben on sekiz olana kadar?'' '' Sen on sekiz olana kadar.''