welcome to hell

870 111 24
                                    

Acı en büyük armağandı ölümlülere. Yoksa hiçbiri yaşadığını hissedemez ve ışığı sönmüş bir ruhtan farkları kalmazdı. Bunun anlamı ise daha çok ölüm, daha çok kayıp ve duygusuz varlıklar demekti. Ölümlüler birbirlerini katleder ve dünya şu anki halinden bile daha çekilmez olurdu. İnsanlar Tanrı'nın kendilerine lütfettiği bu güzellikleri asla tam olarak fark edemiyordu. Şehvet, tutku ve günah olan her şey ölümlülerin asla vazgeçemediği en büyük uyuşturucuydu.

İnsanlar günah olanı hep çok sevmişti.

Belki de suç sadece şeytanlara uymayı bu kadar çok sevmelerindeydi. Çünkü onları engellemeye çalışan melekler vardı.

Yoongi bir ölümlü değildi lakin en az ölümlüler kadar acıyı hissedebiliyordu. Acının yanında zevki, şehveti ve insanların yaşadığı her duyguyu iliklerine kadar hissedebiliyor olması da aşikardı. Nurdan yaratılmış minik bedeni insanların o ucuz bedeninden farksızdı artık.

Yoongi asırlar önce bir melek olarak yaratılmıştı. İnsanlar arasında kolayca fark edilebilen görüntüsü ise onun gerçek bir melek olduğunu herkesin düşünmesine sebep oluyordu. Mecazi veya gerçek... Herkes onun yüzüne bir melek kadar güzel olduğunu söylerken Yoongi burukça gülümseyip teşekkür ediyor ve sırtındaki izlerin kendini ara sıra belli eden acısıyla Tanrı'sından her gün binlerce kez özür diliyordu ne kadar tüm çabası nafile olsa da. Tanrı onu bir kere kovmuştu. Ayrıca onun bembeyaz tertemiz kalbinde hala tek kirli nokta olan Namjoon'u ölümüne sevdiğini biliyordu.

Işık çarptığında parıldayan teni, zaman zaman rengi değişen gözleri ve pembemsi dudakları... Yoongi'nin zarif bedeni tüm şeytanların ilgisini çeken en büyük lanet olmuştu. Tanrı bunun farkında olduğu için onu herkesten sakınır ve diğer meleklerden daha çok korurdu. Gittiği her yerde onu izlerken işlerin bu yönde gelişeceğini kimse tahmin edemezdi.

Melek ağır bir şekilde cezalandırılırken şeytanlar ise ulaşmak için çabaladığı meleğin düştüğü durumu büyük bir şaşkınlıkla izlemişlerdi. Aşk Yoongi'yi öldürmüştü.

Namjoon neredeydi peki? Onun yüzünden her şeyini kaybetmişti melek. Şimdi ise sevdiği adamı hiçbir yerde bulamıyordu.

Bunca şeyin üstüne zaman su gibi akıp geçmişti. Yoongi kendine kalacak bir ev bulamamıştı henüz. Lakin küçük bir kafede işe girmiş ve insanların nasıl yaşadığını yavaş yavaş öğrenerek kısa bir süre sonra otel olduğunu öğrendiği bir yerde kalmaya başlamıştı. Bulduğu oteli çalıştığı yerdeki arkadaşı Yunho söylemişti. Aslında kendisiyle yaşamasını önermişti Yoongi'ye. Ama Yoongi bedenini Yunho'nun görmesinden korkuyordu. Tanrı onu dünyaya indirirken melek bedeninde kanatlar ve ışık halesi dışında hiçbir şeye dokunmamıştı. Bu yüzden bu teklifi reddetmek zorunda kalmıştı. Öğrenilirse ne olacağını bilmiyordu ve bir kez daha Tanrı'nın nefretini kazanmak istemiyordu.

Sokakta kaldığı sıralar birkaç kez baş melek Hoseok onu korumaya gelmiş ve saatlerce yanında durmuştu. Hoseok, Yoongi'nin kovulmasını istememişti ama ne olduğunu söylemezse Tanrı iki meleği de cehennemin en tenha ve ürkütücü yerine sürgün ederdi. En azından Yoongi böyle olduğunu düşünüyor ve baş meleğe asla kızmıyordu. Üstelik kovulmak sürgün edilmekten daha iyiydi.

Yoongi'nin kaldığı otel lüks bir otel değildi ama yumuşak bir yatağı ve yıkanabileceği bir suyu vardı. Çalıştığı yerden kazandığı paranın yarısını ayırıp biriktiriyor geri kalanı otel ve bakımı için harcıyordu. Hoseok'tan aldığı tavsiye buydu. Sırtındaki yaralara pansuman yapmak için sürekli bir şeylere ihtiyacı oluyordu ve bunun için para ayırması en mantıklı karardı. Kıyafetleri çok kez sırtındaki yaraların açılması yüzünden kan içinde kalmıştı ve kaldığı otelde kıyafetlerini kanlı halleriyle yıkamak onu korkutuyordu.

all because of heaven : yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin