"Sonunda bizi Yoongi ile tanıştırdın."
Tanrı şeytanları bizlerden daha özel yarattı. Onlara cehennemi yönetme gücü verirken biz ise sadece onun emirleri altında kaldık. Belki de Jimin ona bu kadar nefret beslemekte haklıydı. Her ne kadar bir şeytan da olsa Tanrı'nın ayrımcılığını fark etmiş olmalıydı.
Bizler bir piyondan farksızdık ve Tanrı bize fazla acımasız davranıyordu. Bunca zaman emrinde olmama ve işlerimi aksatmamama rağmen ufacık bir hatam geçmişimi silmiş ve geleceğimi mahvetmişti. Şimdi bu çukura düşmüş ve şeytanların oyuncağı olmuştum. Günlerdir burada kalıyordum ve Jimin beni ilk defa kendisi dışında başkasıyla iletişim kurabileceğim bir ortama sokmuştu.
İsimlerini hala karıştırdığım şeytanlardan biri alaycıl bir ses tonuyla "Gördüğüm meleklerin hiçbiri bu kadar güzel değildi." dediğinde Jimin'in arkasına biraz daha saklanmış ve başımı eğip boğazımı acıtacak kadar sert bir şekilde yutkunmuştum.
"Kaç melek gördün Yeonjun?"
Daha önce hiç bu kadar şeytanla bir araya gelmemiştim ve çok fazla korkuyordum. Şeytanlar durduk yere meleklere zarar vermezlerdi ama karşımda duranlar kovulmuştu ve onlara güvenmem fazla garip olurdu. Dünyaya indiğimizde biz melekler şeytanları insanların arasına karışmadıkları sürece göremezdik. Ki o zaman bile insan mı yoksa şeytan mı ayırt etme gibi bir imkanımız yoktu. Bu yüzden şeytanlarla olmaya alışkın değildim.
"Anlattığından daha güzelmiş cidden."
Saçları kızılın en açık tonu olan çocuklardan biri dudaklarını yalayarak konuştuğunda ellerimi Jimin'in koluna sardım ve kısık sesle -ki ben bile zor duymuştum- konuştum.
"Şeytan, gitmek istiyorum."
Jimin sözümün üstüne kolunu geriye atıp elimi sıkıca tuttu ve beni önüne çekerek kollarını arkamdan belime sardı. Bu pozisyon elbette beni fazlaca rahatsız etmişti. Ama sessiz kalmayı seçtim. Sonuçta biraz önce yaptığımız şey kadar derinden sarsıcı değildi bu hareketi.
"İnan bana yatakta daha güzel."
Söylediği şey karşısında bir kez daha yutkunmuş ve gözlerimi sıkı sıkıya yummuştum. Beni sahiplenirken böyle bir şeyi dile getirmek onu rahatsız etmemiş miydi? Yanaklarımın ısındığını fark etmemle Jimin'in dudaklarını boynumda hissetmem bir olmuş ve ben hiç olmadığım kadar gerilmiştim. Kollarının arasından çıkmak için soğuk ellerimi, sıcaklığı avuç içlerimi yakan kollarına koydum ve itmek için tüm gücümle zorladım. Bana zaten yeterince zarar verdiği yetmiyor muydu?
"Bırak beni."
Diğer şeytanlardan gelen gülme sesleri beni rahatsız ediyor ve bir an önce buradan kaçıp kendimi en kuytu köşelere saklamak istiyordum.
Daha ne kadar utanç verici durumlara düşecektim?
"Hadi ama onlara nasıl inlediğini göster."
Jimin'in elleri üzerimdeki kıyafetin altına geçtiğinde durması için yalvarmak istedim ama dudaklarımı aralamaktan çekinmem sadece kendimi daha çok küçük düşürmeme sebep oldu. Benimle alay ediyordu. Çenemde bir sıcaklık hissettiğim an gözlerimi aralayarak başımı kaldıran şeytana baktım. Kızıl saçları alnına düşmüş, dudağındaki demir parçasını diliyle oynatıp gülümsüyordu.
"Jimin onu bir geceliğine bize vermelisin. Ne dersin Jungkook?"
Adının Jungkook olduğunu öğrendiğim şeytan ufak bir kıkırtı salmış ve ben çenemi çekip kurtarırken konuşmuştu.
"Evet Jimin sadece bir gece~"
Şeytan sessizliğini bozmadığında onların sözlerinden korktuğum için arkamı döndüm ve kollarımı onun göğsüne yaslayarak başımı omzuna gizledim. Sıcaklığının arttığını çok net hissedebiliyordum ama tek sığınağım oydu ve daha çok günah işlemek benim zararımaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
all because of heaven : yoonmin
FanfictionTanrı bizden daha acımasız sevgilim. Min Yoongi Tanrı'nın gözdesi olarak yaratılmış bir melekti. Fakat Tanrı'nın gözdesi için bile kurallar kaçınılmazdı.