🌠1.BÖLÜM 🌠

34 2 0
                                    

Multimedya:Gizay

⭐ Bazen seni üzsede, sevdiklerinin gitmesine izin vermen gerekir🍷

"Küçüktüm. Kafamı her kaldırdıgımda ilk ve tek yüzünü gördüğüm sen vardın yanımda. Agladıgımda gözyaşımı silen sen vardın be...
Hani hatırlıyormusun" burnumu çekip, göz yaşlarımı sildim ve dik durmaya çalıştım ama olmadı.

"Evden atılmıştık, karnımızı doyuracak tek bir lokmamız yoktu. O gün ilk defa herkesin kusursuz olmadığını ögrendim. Marketi soymuştun be baba. Sırf o küçük kızın kendisi kadar küçük olan migdesini doyurabilmek için hırsızlık yapıp, kul hakkına girmiştin be babam. Sana ihtiyacım oldugunda hep yanımdaydın, şimdi ne olacak herşey bu kadar kısamıydı. Baba bak senin Esmer kızın sensiz koskoca 3 yıl geçirdi, yeni bir hayat kurdu ama senin le olan hayatınla asla kıyaslıyamıyor. Baba...
Ben seni çok özledim ya. Çok zoruma gidiyo, yemin ederim çok zoruma gidiyor. Ne diye memlekete gömdulerse kabrini. Her neyse bu gün gidiyorum uçak biletini biriktirir biriktirmez geri gelicem ziyaretine. Allah az da olsa günahlarını affetsin Babacım. İnşallah öteki tarafta hak ettigin yerde olur. " Fatiha okuyup, toprağını öptum. O kadar çok çiçek dikmiştim ki mezarına toprak gözükmeyecek duruma gelmişti. Sedef'in dedigine göre. ' Bitkiler Allah'a zikir edermiş. Bunun sonucunda'da ölüye rahmet yagar, ve azabı hefiflermiş'. Sedef dile bildigim kadar çok bitki dikmemi söyledi bir demet çiçek bırakmaktansa mezara, zahmet edip, çiçegin köklerini topraga birleştirip babamın azabını azalta bilirim. Mezarlıktan çıkıp, babamın çocukluğunun geçtigi mahalleye gittim tanıdığım bir kaç aile vardı, bir kaç dedigim de babam memleketinde çok sevilirdi. Maşallah butun köy tanıtmış babamı. Geldigi den beri herkesin ziyaretine gitmeye çalışmıştım. Bu günde babamın çok samimi oldugu aileleri son kez ziyaret edip, İstanbul'a döndum. Havaalanından iner inmez bir kere daha söyledim şunu kendime. 'Adana mı? İstanbul mu? Diye' sormaya bile gerek yoktu. Elimde olsa bütün arkadaşlarımı toplayıp Adanaya yerleşirdim ordada tanıdığım arkamda duran yaşıtlarım, abilerim, ablalarım vardı. Yalnızım, yapayalnızım diyemezdim asla, yanımda duran çok insan vardı. İleride siyah minubusun onunde beni bekleyen koca yurekli kardeşlerim vardı.

Sedef ve Salih kardeşler aynı mahallenin çocuyuz biz. Çocukluk arkadaşı diyebiliriz. Sedef ve Serhat. Öz diyebileceğim kadar yakınız 3 yıldır aynı evde yaşıyoruz. babam beni onlara emanet etti. Onlar benim kardeşim , hep abi abla gibi davrandılar. Hatta kıskançlık korumacılık konusunda da öyleler. Sedef koşarak boynuma sarıldı bende ona karşılık verdim.
Serhatada sarıldım.
"Hoş geldin kardeşim" Serhat arabanın kapılarını açtı içeriye girdik. Serhatın babasının durumu iyi oldugundan dolayı arabayı ve evi o almıştı bize. Ev o filmlerdeki gibi 2 katlı 12 odalı bi ev degildi. Bizim semtte, büyük, ailelerin yaşadığı bir sokakta 4 odalı bir gecekondu. Gecekondu denilen yer genellikle pis bir ev gibi gelir akla ama öyle degil. Gayet temiz ferah Serhatın odası dışında tabi. Küçük bir bahçesi var. Her sabah kapımızın önunde top oynayan neşeli Hayat dolu çocuklar var. Bazılarının evi uzak oldugundan dolayı susadıkları zaman bizim kapımızı hiç tedirginlik hissetmeden çalarlar. Bizim semtimiz böyle işte yardımlaşma severiz. İnsanlık ölmedi, insanlıgın unutan bazı insanlar var sadece. Fakat bu lanet dünya başımıza yıkılıyorsa,hala bir yerlerde yuregi temiz olan insanlar nefes aldıgı içindir. Eve gelmiştik bile. Sedef drek mutfa geçip su aldı kendine.
"Aç olan varsa yemeyi ısıtabilirim."
birbirimize baktıktan sonra Serhat a düştü konuşmak
"Çiçek kızım benim yemek degilde çay koysana, filim açim bende oturalım bi filim izliyelim birlikte." Serhat, sedefe hep öyle hitap ederdi. Sedef'in doğayla arası çok iyidir. Huzurlu bir kişiliği var, yanında stresli olmak pek mumkun degildir. Çaylarımızı içip uzun uzun sohbet ettik saat 5 'e geliyordu biraz daraldıgımı hissettim. Camın yanına geçtim nefes almak için ama pek işe yaradığı söylenemez. Odama çıkıp. Ustunde Nike yazan salaş kısa swit altında siyah pantolonumu giydim.
"Ben biraz dışarıya çıkıcam."
Diyip ayakkabımı giymeye başladım.
"Niye?"
"Kuzum daraldım biraz hava alıcam"
"Ben de gelimmi?" Aslında kız kıza zaman geçirebiliriz.
"5 dakikan var"
2 dk geçmeden gelmişti. Serhat ada haber verip çıktık zaten yatan girmişti uyucaktı Serhat.
"Ee nereye yolculuk?"
"Bende bilmiyorum ki"
"O zaman seni daha dün keşfettim yere götirimmi? Çok degişik bir yer, gizemli, sanki heryer insan dolu ama çıtları çıkımıyo." Sedef severdi gizemi ve bulmuştu kendine göre bir gizem. "Olur başımıza bişi gelmicek se gidelim"
Geldigi iz yok sahilin ilerisinde dar bi sonaktan geçtikten sonra çıkıyordu göze. Sedef'in dediği gibi gizemliydi. Burayı bulmak için ugraş mış olmalı.
"Degişik"
"Fazlasırya. Bizim semtin yanında burası fazla tahlikeli duruyor dimi."
"Haklısın, hava daha yeni kararmasın'a ragmen sokaklar bomboş. Çok ilginç."
Hala yuruyordum ama kimse çıkmamıştı karşımıza.
Sokakların duvarları gravit lerle doluydu. Sanki heryerde bir sluet çıkabilecek gibiydi. Gecekondularla dolu bir semti ti. Severim böyle yerler'i. Adanada olan evimizde böyle bir sokaktaydı. Bu kadar sessiz olmasada gizemli Gecekondularla doluydu. Bir duvarın altında oturup sessizliği dinlemeye başladık.
"Gizay sana bir şey dicem ama sinirlenmenden korkuyorum " Yuzumu onun yuzune çevirdim başı omzuma yaslıydı. Tanırım ben bu sesi. Bu sesin altında, çaresizlik, yalnızlık, korku, kaybetme korkusu vardı. Sedef'in sesi en son o şerefsiz yuzunden böyle çıkmıştı 1 yıl önceki kabusu yuzunden.
"Sedef..." Öyle bir bakış atmıştı ki bana sanki... Sanki degil Tahminim doğruydu.
"Sen gitmeden 2 gün önce yolumu kesti. Semtte degildik tanıdık kimse yoktu. Yardım isteyebilecegim kimse yoktu." Sesi şimdiden titremeye başlamıştı. Bu Sedefe kafayı takan sapık. 1 yıl önce İyi biri gibi yaklaşıp Sedef'i taciz demeye kalkmıştı. Sedef te yanında taşıdığı çakıyla karnından buçaklamıştı onu. Adana'daki tanıdıklar araya girince nefsi müdefa diye ceza almamıştı.
"Sonraa?"
"Yeldi yanıma, tehtid etti. Daha yakında oluca I söyledi sonrada gitti işte."
"Ve sen bunu şimdi söyluyor sun öylemi? Kafayı mı yedin sen. Ya sana bir şey yapsaydı."
"Bir şey yapmadı gitti. Uzatmak istemiyorum konuyu Gizay"
Kötüleşiyordu farkındaydım konuşacaksan evde konuşuruz bu konuyu.
"Tamam evde konuşuruz."
1 saat daha kaldıktan sonra bagırma sesleri geldi.
Bir az daha seslere odaklanmaya çalıştık.
" Ne saçmaladıgının farkındamıydın lan sen." kız sesiydi biriyle konuşuyordu ayaga kalkıp duvarın arkasındaki 2 kışıye baktık
"Abla duydun işte. Dışarıya çıkman yasak bizim yapabilcemiz bir şey yok"
Kız duvara tekme atıp adama git işareti yaptı. Sonrada bizi fark edip. Bu tarafa gelmeye başladı.
"Kime baktınız kızlar?"
" Kimseye dolanmaya çıktık öylesine"
"Çocuk parkı degil burası başınıza bela almadan gidin"
Deyip merdivenin altındaki kapıdan içeriye girdi. Bizde çok durmadan çıktık ordan. Kıza laf yetiştiremicektim zaten başkasının semtinde kafa tutaazdım.
Eve geldik. Yarın okul başlıyor ve biz okul degiştiriyoruz bilin bakalım neden. Serhat okulun akıllı tahtasını kırmıştı bilin bakalım nasıl. Serefsiz in birinin kafasını tahtaya vurdu. 1 kere degil 2 kere degil tahtanın camı parçalı caya kadar vurdu. Serhat okuldan atılınca bizde nakil olacagı okula nakil alırdık. Eski okulumuzda sevilirdik serhat sayesinde saygı da duyulurduk ama şimdi ki yeni okulumuz beni biraz tedirgin etmişti. Serhatın dediğine göre orda tanıdığı güvendiği bir kaç kişi vardı ve en bomba olan şey iste okuldaki disiplin işleriyle ilgilenen bi hoca Serhatın annesinin arkadaşıydı. En azından ilk hatada atılmiycaktık yada ceza yemeyecektik.

Sokaktan çıkıp. Eve giden yolda yavaş yavaş yürürken. Ayak sesleri duydum. Sadece ben degil Sedefte duymuştu. Çünkü. Bir kaç kişi koşuyo gibiydi. Duyulmayacak şekilde degildi yani.

" Zormala beni. Arabaya bin dedim sana." Bir erkegin bağırmasıyla olfugunuz yerde kalakaldık. Az ileride 2 tane adam 1 tanede kız vardı. Karşılarındaki kızı zorla arabaya bindirmeye çalışıyorlardı. Kızda binmemek için debeleniyordu.

"Defol git Tilki. Hiç bir yere gelmiyorum."
Adamlar kıza yaklaşıp kollarından zorla tutup sürüklemeye başladılar diğer kızda arabanın kaputu a yaşlanmış film izler gibi olanları seyrediyordu. Vicdanı nerede bu insanların. Kız adamın dizkapagına tekme savurup yere düşürdü. Digerine de yumruk atacakken. Adam kızın saçlarından tutup yere fırlattı.
Sokakta gördugumuz o kızdı bu. Bizi uyaran.

"Napıyoruz?"
"Ses çıkarma aya çalış karakolluk olmak istemiyorum ilk günden."
Sedef kafasıyla beni onaylayıp emin adımlarla oraya doğru ilerlemeye başladık.

"Bilader baksana buraya."

Adam bana döner dönmez kafayı gömdüm. Adam acıyla inleyip geriye sendeledi.
"Bunlar kim lan?"
"Eben tatlım tanışmak istermisin?" arabanın kaputuna yaslanan kızla, Sedef birbirine girince. O kızda işareti almış gibi diğer adamı dövmeye başladı.
Yediğim yumruk tan dolayı dudagım I bırak çenemi dair hissetmiyorum.
Hay anasını ya ben böyle bir şey beklemiyordum. Bizim kavga ettiğimiz adamlar 2 yumruk ta mefta oluyordu. Bunlar niye 10 dakikadır sağasağlamlardı. Yerden kalkmak için elimle destek aldım. Eger ayaga kalkarsam adam vakit kaybetmeden tekme filan atar yine asvaltla öpüşürdüm. O yüzden ayağımla adamın ayagını kısaca alıp dengesini kaybedip yere düşmesini sagladım. Bacaklarıma boynumu sıkıp aradan kolunu çıkarıp, kendime çekip bükmeye başladım. Ya kolu kırılırdı yada omzu çıkardı.
"Ahh bıraksana lan." Acı içinde kıvranıyordu. O kadar yanlış pozisyonlara giriyordu ki canı daha çok yanıyordu salagın.

Söyle bir etrafa göz gezdirdim. Sedef kızın üstüne çıkmış kafasını yere vuruyordu durmadan. Beyin kanaması geçirecek lan kız. Amaam çokta fifi yani. O kıza baktıgımda onun işini çoktan halletmişti telefondan birini arıyordu.
En sonundan adamın kolundan çıt diye bi ses geldi hepsi kafasını adama çevirdi.
"Obaaa kırıldı mı lan o?" bu taktigi Serhat öğretmişti bana. Başka ne bekliyordum ki.

"Kaçıncı lan bu. Sedo bu sefer canımızı okuyacak benden söylemesi." Sedef kendi kendine mırıldanıyordu. Yetegenine ramen kavga etmeyi sevmeyen biriydi. Zamanında çok dayak yemişti. Ben ise çoğu zaman kazanamayacagım kavgalara girmezdim ama kaçmak kitabımızda yoktu.
Ayaga kalkıp diğerlerinin yüzüne baktım kızın yüzü taşlar yüzünden kan içinde kalmıştı. Adamında kaçı patmaış elmacık kemigi morarmıştı. Benimki zaten kırık. Gülmiycem gülersem başıma gelir.

"Yankı. Bir sorun var." kız telefondan biriyle konuşuyordu
"Bagırmayı kes işim vardı çıkmak zorunda kaldım."

"Tilkiler. Evet. İyiyim iyiyim. Sen çıkışa gelde konuşuruz."

"Şey... Yanlız degilim."

"Sıkıntı yok"
Diyip telefonu kapattı.

Sonra ze donup söyle bi inceledi
"Güzel dövüşüyorsunuz filan milanda hayırdır. İlk semte geliyorsunuz dolanıyorum ayağı sonra beni kurtarıyorsunuz filan?"

"İyilikte yaramıyor arkadaş." etrafa göz atıp homurdalandım. Sevmezdim böyle şeyleri. Et teşekkürünü sen yoluna ben yoluma. Ne bu sorgu sual.

" Gerçekten dolanıyorduk. Yardıma ihtiyacın oldugu için geldik. Biz buna insanlık diyoruz. Sende süpeci bi şekilde davranıyorsun. "

" Neyse teşşekkürederim o zaman. Ne diyim yani. Ben Çiğdem." diyip elini uzattı Sedefe.
"Sedef. Memnun oldum"
El sıkışıp bana yoneldi. Elini sıkıp sırıttım. Ne yani ben rahat biriyim. Her ortamda gülebilirim.
"Gizay bende. Ne güzel bir tanışma ama."
"dudagın ve yangın için üzgünüm." Ne. Ben yanagımı hissetmiyorum kç üyüşük suan. Elimi çeneme koyup şöyle bi yokladım.
Dudahım patlamıştı. Hadı ya ciddimisin bende salça taştı sandım.
"Alışkım ben sorun degil."

"Çiğdem?"

Sokagın başında bize doğdu gelen 3 kişiye söyle bi göz attım. Üçinünde kaşları çatık. Gözlerinde alevler fışkırıyordu ateta.

Dostum biraz relaks ya.

Uzun zamandır yazmak istedigim kurgulatımdan biri. İnşallah beyenirsiniz
Yorumlarınız benim için önemli. Vote atmayıda unutmayın lütfen.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 15, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KADER MAHALLESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin