Bora

49 6 22
                                    

   Bu bölümü beni günlerdir bölüm att diyen @defo1115 adlı kankime ithaf ediyorum.


Uyuyamıyoooom uyuyamıyoooom saat beş oldu ve ben yatakta dönüp duruyorum.

Saat yedi ve ben yerlerde sürünüyorum. 

Saat yedi oldu bilin bakalım ben ne yapıyorum pikemle 3. Dünya savaşı çıkardım onunla mücadele ediyorum. Birden kapı açıldı ve Defne odama dalış yaptı

"Defne yavaş" Defne bir anda dondu kaldı. Genelde saat yedi buçuğa kadar beni uyandırmakla uğraşır en sonunda ben kalkar hazırlanır bir şeyler yer çıkardık.

"Başkan hayırdır sen bu saatlerde uyanık olmazdın, hasta mısın?" yanıma gelip elini anlıma koydu

"Ateşin yok ama halsiz misin" oturur pozisyona gelip

"Sanırım" saçlarımı karıştırıp 

"Sen bu gün gelme istersen" canıma minnet. Üzülmüş gibi yapıp kafamı eğdim ve salladım. Defne odamdan çıkıp kapıyı kapatınca yataktan fırlayıp sessizce lömpen lömpen dansımı yapmaya başladım. Youtube Kral Şakir Necati Lömpen Lömpen dansı yazarsanız çıkar diye tahmin ediyorum.
Aşağı inip kızları okula yolcu ettikten sonra odama çıktım ne zamandır şirkete uğramıyorum oraya giderim ardından depoya uğrarım oradan da markete uğrayıp eve gelirim yol haritasını kafamda oluşturduktan sonra üzerimi değiştirdim.

Üzerime beyaz sıfır kollumu giydim, altıma da siyah taytımı giyip belime siyah beyaz karele gömleğimi bağladım siyah ince saplı güneş gözlüğümü taktım spor ayakkabımı giydim ve mutfağa indim dolabı açtığımda büyük bir şok yaşadım çikolata yok neys...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üzerime beyaz sıfır kollumu giydim, altıma da siyah taytımı giyip belime siyah beyaz karele gömleğimi bağladım siyah ince saplı güneş gözlüğümü taktım spor ayakkabımı giydim ve mutfağa indim dolabı açtığımda büyük bir şok yaşadım çikolata yok neyse gelirken alırım. 

Evden çıktıktan sonra şirkete geldim kapıdaki güvenliklere başımla selam verip içeri girdim. Asansöre binip en üst kata çıktım malum 20 katlı olunca biraz uzun sürüyor ama olsun
Sekreterime imzalanacak dosyaları istedim ve babamın odasına gittim. Kapıyı açtığımda babam içeride yoktu. sekleteri Elif ablaya sordum
"Elif abla babam nerde ?"
"Toplantıda canım" bu kadını da hiç sevmem. Odama geçtim. Sema çoktan dosyaları masama yığmış bile. Bu arada Sema sekreterim. Dosyaları teker teker imzaladım son 6 dosya kalmıştı ki Sema elinde yaklaşık 20 dosyayla yanıma geldi.
"Sema bu kadar dosya ne ara birikti yaw" Sema gülümseyip
"Hilal Hanım en son geldiğinizde hiç birini imzalamamıştınız " dedi sol kaşımı kaldırıp
"Biz ne konuşmuştuk" dedim kaç kere söyledim bana tek Hilal de diye
"Afedersin Hilal" gülümseyip
"Sorun değil ama hanım diyince bir tuhaf oluyorum "
Başını sallayıp çıktı susadım hemen şirketin çaycısı Hüseyin abiyi aradım
"Hüseyin abi benimkinden yollasana"
"Tamam" diyip kapattı biraz sonra içeriye elinde çilekli sütümle Hüseyin abi girdi.

"Nasılsın abicim" 

"iyiyim, sen nasılsın"

"İyi bende"

  Onunla biraz muhabbet ettik ve sonra gitti. Dosyaları imzalamayı bitirdim. Sema dosyaları topalayıp götürdü tekrar babamın odasına gittim bu sefer Elif abla yoktu kapıyı tıkaltıp içeri girdiğimde babam hala yoktu. 

   Depoya geldim kapıdaki adamlara başımla selam verip içeri girdim sandalyede 5 tane adam vardı. Hakanı yanıma çağırıp ne yaptıklarını sordum. Üç tanesi barda kavga çıkartmışlar. Öbür ikisi de köşede bir kadını sıkıştırmışlar.

     En son adam acıdan bayılmıştı. Kalan ikisini de ikizlere bırakıyım. Depodan çıkınca markete uğradım. Saat de on bire geliyordu. Market arabası alıp doğrudan çikolata bölümüne gittim dokuz kavanoz çikolata aldım ve abur cubur bölümüne gittim fazlaca abur cuburu da arabama atıp kasaya geçtim adam aldıklarımı geçmeye başladı biraz sonra arkamda çok aşırı tatlı bir çocuk belirdi.
(Çocuk bu)

Kasadaki adam aldıklarımı geçerken ben arkamı dönüp eğildim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kasadaki adam aldıklarımı geçerken ben arkamı dönüp eğildim.
"Merhaba, tanışalım mı ?" Çocuk kaşlarını acayip sevimli bir şekilde çatıp
"Yabancılarla konuşmam" dedi ay ben seni yerim
"Tamam" diyip önüme döndüm hızlıca aldıklarımın çeyreğini poşete doldurup tekrar çocuğa döndüm
"Peki ya sana bu poşeti verirsem" dedim ve haince sırıttım. Çocuğun gözleri pinpon topu misali poşetle yüzüm arasında gidip gelirken en sonunda poşette durdu
"Bora, senin adın ne" dolma,gözlerim dolma.

   Hayır hayır çocuğun bu soruyu sorarken çoktan poşeti elimden kapmıştı. Adam herşeyi kasadan geçti ödemeyi yapıp poşetleri arabaya götürdüm. Bu sırada Borayla baya kaynaşmıştık. Poşetleri arabaya doldururken Boranın gözleri arabadan ayrılmıyordu poşetleri arabaya koyduktan sonra gülümseyip Boranın yanına geldim.
"Arabamı beğendim mi ?"
"vavv bu araba çook güzeel " ufak bir kahkaha atıp ön kapıyı açtım
"Binmek ister misin ?" gözlerini sonuna kadar açıp başını evet anlamında salladı ama üç saniye sonra başını hayır anlamında salladı yanına eğilip
"Ne oldu Boracım ?" Gözleri dolmuştu ay kıyamam ben sana
"Ben gitsem iyi olacak " aklıma parlak bir fikir geldi ay ne kadar da zekiyim
"İstersen annengilden izin alabilirim" ağlamaya başladı noldu ki şimdi neyi yanlış yaptım
"B-benim a-annem y-yok" NE
"Peki ya baban"hala ağlıyordu
"O d-da y-ok" benimde hafiften gözlerim dolmuştu
"Peki sen nerede kalıyorsun ?" O küçücük sevimli parmaklarıyla karşıdaki 'MİNİK ELLER' yetimhanesini gösterince içim bi cız etti. Gülümseyip elini tuttum ve karşıdan karşıya geçtik kapıdan girerken güvenlik beni durdurdu.
"Ad soyad"
"Hilal Kandemir" adam adımı yazdıktan sonra bana baktı. O an aklıma arabamın arkasındaki abur cuburlar geldi. Çok büyük bir yer değildi yeterdi herhalde adama dönüp
"Karşıdaki arabanın bagajında yiyecek var getirebilir misiniz" adam ilk önce tereddütle bana baktı telefonla birini aradıktan sonra başını salladı arabamın anahtarını verip içeri geçtik.
"Boracım beni müdürün odasına götürür müsün?" Bora başını salladı ve yürümeye başladık. Biraz sonra büyük bir kapının önünde durduk Boranın boyuna eğilip
"Biraz birlikte vakit geçirmeye ne dersin ?"
"Olurrr" gülümsemi büyütüp
"Sen koş hazırlan bende izin alayım sonra başlasın eğlence" kocaman gülümseyip
"Kapının orda buluşuruz bebek" diyip koşmaya başladı. Derin bir nefes alıp kapıyı tıklattım. İçeriden
"Gel" sesini duydum ve içeri girdim karşımdaki kişiyi görmemle büyük bir şok yaşadım.

"ÇAĞATAY"




Gecenin kabusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin