2. Old friend

149 16 21
                                    

Nomin'in bize verdiği sevgililer günü hediyesi için ne düşünüyorsunuz? Şahsen Youtube'de en sevdiğim video olabilir kendisi~

-Günümüz-

"Jeno-ah! Biraz uyuman lazım." dedi arkadaşı Jeno'nun sırtını pat patlarken. Jeno gözlerini ovuşturup bir kaç dakika önce bitirdiği inceleme raporunu arkadaşına uzattı.

"Tek başına halledebileceğinden emin misin Renjun-ah?" diye sordu üzerindeki beyaz önlüğü çıkartırken. Renjun sıska ve kısa boyluydu, enerjik bir karateri olsa da işlerini genelde ciddiyet ile yaptığından dışarıya sert bir imaj sergilerdi ve insanlar onun gölgesinden dahi tırsarlardı.

"Bu uykulu halinle bir işime yaramazsın." dedi Renjun gülümseyerek "merak etme, benim yerime tuttuğun nöbetlere sayarsın." Jeno işaret parmağını kaldırıp olumsuz anlamda salladı "Onlar küçük bir iyilik ile kapatamayacağın kadar çok." dedi ve önlüğünü sandalyesine bırakıp çantasını aldı.
"O zaman ben gidiyorum." dedi gözleri yarı kapalı şekilde. Renjun onaylar bir ses çıkartıp napacağım ben bu çocukla tarzında kafasını sağa sola salladı.

Jeno yer altına kurulmuş bu laboratuvardan çıkmak için bir kaç karanlık koridordan geçmiş ve dışarıya uzanan merdivenleri yavaş adımlarla çıkmıştı.
Hava soğuk ve yağmurluydu, Jeno sokak lambasının sarı ışığında parlayan hızlı damlalara baktı bir süre. Bu gün sadece ince bir gömlek giymişti, bodrumda bir laboratuarda çalıştığından hava durumunu takip edemiyordu.

Sıkıntı ile iç çekip çantasını başının üzerinde tutarak ıssız sokakta koşmaya başladı. Bir kaç sokak lambasını geçti, ayağını yere her vurduğunda etrafa sular sıçrıyordu. Jeno köşeyi geçeceği sırada tam önüne zıplayan şeyle korkarak geriledi. Karanlıkta ne olduğunu göremesede bir tahmini vardı.

Gölgeler içindeki şey ayağa kalktığında insanımsı bir görüntüsü olduğunu fark etti. Bu şüphesini kanıtlıyor sayılırdı, titrek bir nefes alıp geri geri yürümeye başladı. "Bunu yapma." dedi cesaretsizce "Seni öldürürler."
Gölgeler içindeki kişi kıkırdayarak ışığa doğru ilerledi. "Sorun değil." dedi bilmişçe "Sen izin vermezsin."

Jeno tanıdık ses ve sima ile rahat bir nefes aldı. "Tanrım, Jaemin." dedi kızgın bir sesle "Korkudan düşüp bayılacaktım."
Jaemin kafasını onaylamaz anlamda salladı ve bordo geniş ceketini ikisinin de kafasını örtecek şekilde konumlandırdı, artık Jeno'nun hemen bitişiğinde duruyordu.

"Herzaman olduğu gibi hazırlıksızsın." dedi sitemle. Jeno omuz silkip çantasını sırtına geçirdi. "Aşağıda havadan haberim olmaması benim suçum değil" dedi umursamazca.

Jaemin göz ucu ile sarı saçlı adama baktı "Ben yağmurdan bahsetmiyordum." dedi.
Jeno tekrar omuz silkip yürümeye başladı, Jaemin de ona ayak uyduruyordu.

"Uzun zamandır görünmüyordun." dedi Jeno sorgular bir tavırla "Neredeydin?"
Jaemin yüzünde bir gülümseme ile "Orada burada" dedi belirsizlikle.
"Bu bir cevap değil." dedi Jeno sabırsızca.
"Niye merak ediyorsun?" doye sordu Jaemin oyunbaz bir şekilde "Beni çok mu özledin?" Jeno yüzünü ona doğru yaklaştıran Jaemin'i itekleyip "Kes şunu!" dedi "Hiç değişmiyorsun."
"Değişmemi istemiyorsun." dedi Jaemin bilmişçe "Bazen gerçekten hoşuna gittiğini düşünüyorum."

Jeno alayla güldü "O kadar yıl sonra umudunun bitmesini kibarca beklemem mi bu izlenimi verdi?" diye sordu. Jaemin sevimli sayılacak bir hareketle onaylamayan sesler çıkardı. "Sonuçta hiç reddedilmedim değil mi?" diye sordu "Her zaman umut vardır."
Jeno usanmışcasına nefesini dışarı verdi. "Bu tartışmayı devam ettirmek için fazla yorgunum." dedi "Yeni bir şeyler söylemeyeceksen neden geldin?"

Jaemin somurtarak dudaklarını büzdü "Kırıcısın." dedi "Sadece seni görmek için gelemez miyim?" Jeno Jaemin'e bir dirsek geçirip sertçe baktı. "Flörtleşmeyi kes de düzgün cevaplar ver." dedi hafif kızarmıştı. "Bu rahatlığın yüzünden başımız derde girecek."

Jaemin oflayıp "Ama nedeni buydu." dedi ve  omuz silekerek ekledi "Seni özlemiştim."
"Senin ile baş edemiyorum ben." dedi Jeno, bıkmış bir yüz ifadesi vardı. Jaemin ise oldukça rahat bir tavırla yanında yürüyordu.

Kısa sessiz bir yürüyüşün ardından Jaemin Jeno'nun elini tuttup durdurdu. Artık üzerlerinde onları koruyan ceketi tutan birisi olmadığından yağmur onları ıslatmaya başlamıştı, tekrardan.

"Jeno-ah." dedi Jaemin tereddütlü bir ses ile "Bu bir kaç aylık yokluğumda hoşuna gidecek ve gitmeyecek bir sürü şey öğrendim." Jeno anlamazca baktı Jaemin'e. Madem edindiği bilgiler vardı ne diye aktarmıyordu?
"Ama henüz sana söyleyemem." dedi Jaemin, nazikçe baş parmağını Jeno'nun elinde gezdirdi. "Emin olmadığım çok şey var, ateşin içine doğrudan atlamak istemiyorum."
Jeno Jaemin'in okşadığı eline baktı ve yavaşça çekti.

"Anlıyorum." dedi olumlu anlamda başını sallayarak "Sorun değil, koruman gereken bir klanın var." Jaemin boşta kalan elini pantolonunun cebine sokup teşekkür etti, sağ kolundan ıslak ceketi sarkıyordu.

"Çay içmek ister misin?" diye sordu Jeno "Bu gece bende kalabilirsin."
Jaemin gözlerindeki sevinç parıltıları ile onayladı Jeno'yu, onun çayları hep en iyisi oluyordu. 15 dakika kadar sonra Jeno'nun dairesine baştan aşağıya ıslak bir şekilde girdiklerinde onları Jeno'nun siyah kedisi Noir karşıladı.

Kedi Jeno'nun bacaklarına sürtünüp Jaemin'in ayaklarını koklamıştı.

"Sen geç otur ben de çayları hazırlayayım." dedi Jeno hafifçe gülümseyerek Jaemin de ona gülümsedi ve alaya sordu "Islak oturmam sorun olmaz mı?" Jeno aniden hatırladığı şey ile koştur koştur odasına girdi ve mavi bir gecelik takımı getirdi.

"Afedersin bir an unuttum." dedi mahçupça "Banyonun yerini biliyorsun." diye de ekledi kendi üstünü değiştirmek için odasına giderken.
Jaemin banyoya girmeden kısaca bir etrafa baktı ve gülümsedi, her şey aynıydı. Bir masanın bile yerini değiştirmemişti Jeno. "Çok sabitsin Jeno-ah~" diye geçirdi içinden.

Her ikisi de giyinip çıktıklarında Jeno da çayları hazırlamaya koyulmuştu Jaemin salondaki koltuktan Jeno'yu izleyebiliyordu. Böyle anlar hep favorisi olmuştu. Kedi Nour Jaemin'e sürtünüp kucağına yatınca Jaemin soğuk parmaklarıyla kediyi sevdi.

O kediyi severken Jeno üzerinden buhar çıkan kupalar ile Jaemin'in yanına oturdu ve birisini ona uzattı.
"Böyle anları seviyorum." dedi "Dışarıda kıyamet koparken içride güvendeymişsin gibi hissettiren anları."  Jaemin gülümseyip onaylayan bir ses çıkardı. " Her şey belirsizken burada, bu anda kalmak iyi hissettiriyor." dedi.

Bir süre Jeno'nun bir şeyler söylemesini bekledi ama ses seda gelmeyince gözlerini kucağındaki kediden yanındaki adama çevirdi. Jeno başını koltuğun yumuşak yerine koymuş uyuyordu , soğuması için masaya bıraktığı çaydan ise hala buhar çıkıyordu. Jaemin kıkırdayıp Jeno'nun önüne düşen sarı perçemini kulağının arkasına doğru kıvırdı.

"Sanırım artık reddetmen bile işe yaramaz Jeno-ah." dedi fısıltıyla ve çayından bir yudum alıp hiçbir savunması olmadan bir vampirin yanında uykuya dalan adamın cesaretine bir kes daha hayranlık duydu.

Yine geç saatlerde yayınladım ama artık alışmışsınızdır siz bana. Happy Valentine Day*-* Happy Jaehyun day*3*

||WAR OF HEARTS|| [Nomin/Jaeno]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin