"Unnie! Sana bir kutu var!" Jisoo ayağa kalkıp Jennie'nin yanına yürüdü. "Dior'dan mı?" Diye bir soru yönelttiğinde kafasını bir salladı Jennie. Gülümsüyordu. "Seokjin'den.""Ha?" Dedi kutuyu çekip elinden alırken. Kutunun üstünde ki zarfı alıp açtı.
Sevgililer günün kutlu olsun bebiş <31
Jisoo yüzüne ufak bir gülücük kondururken kızlarda kollarını göğsünde bağlamış ona bakıyordu memnunca.
"Sevgililer gününü mü kutlamış?" Dedi Rose gülümserken. Jisoo dudaklarını büzüp mutluluktan zıplamamak için kendini sıktı.
"Evet." Diyebildi sadece. Kutuyu açıp içindekine baktı. Çok nazik bir kolyeydi bu.
"Zevkli adammış." Dedi Jennie Jisoo'nun büyülenmiş gibi baktığı kolyeye bakarken.
"Bunu bana takabilir misiniz?" Diye atıldı Jisoo heyecanla. Lisa hemen kolyeyi tutup Jisoo'nun arkasına geçti.
"Şimdi siz sevgili misiniz?" Diye dalga geçen Rose ile hepsi gülmeye başladı. "Niye gönderdiğini bilmiyorum." Dedi Jisoo gülümserken. "Ama ona teşekkür etmek için ben de bir şey göndereceğim."
"Harika fikir!" Dediğinde Jisoo direk aynanın karşına geçti.
Normalde aynanın karşısına geçtiğinde kendinden nefret ederdi ama, sanki şu an o kolye onun bütün kusurlarını kapatmış gibiydi.
"Unnie." Dedi Rose onun bu mutluluğu üstüne. Jisoo kolyeye takılı kalmıştı adeta.
"Unnie." Ona alması gereken şeyi düşünmeye başladı. Sürekli takabilecek bir şey olmasını istiyordu.
"Saat olabilir." Dedi arkadaşlarına dönerken. Gülümsüyordu. "Uh." Dedi Rose gülümserken. "Hadi saat bakalım o zaman."
Jisoo'nun normalden daha mutlu olduğu zamanların Seokjin'in adı geçtiği zamanlar olduğunu fark eden arkadaşları ise onun için bir yandan da endişelenmeye başlamıştı.
Çünkü Jisoo, biriyle çıkabilecek kadar cesur biri değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i want
Fanfiction"Keşke benimle yemek yeseydin, Jisoo. Ve... Her hikayenin kötü bir sonu olduğunu öğretseydin bana."