When you realize you want to spend the rest of your lige with somebody, you want the rest of your lige to start as soon as possible. (Hayatının kalanını geçirmek istediğin kişiyi bulduğunda hayatının kalanı hemen başlasın istersin.) - When Harry Met Sally
27.10.17
Şehri bir yorgan gibi örtmüştü karanlık. Geceyi hiç böyle tepeden seyretmemişti Lila. Her gece odasından baktığı o yıldızlara şimdi kendini daha yakın hissediyordu. İstanbul, uçağın penceresinden bakıldığında muhteşem görünüyordu gözüne. Ufacık evler ışıklarını etrafa saçıyordu. Bizim evimiz de orada bir yerde mi diye soruyordu kendine. Annesine baktı. Kadının yumuşacık ellerini tuttu. Yüzün de sadece büyük bir tebessüm vardı. Oturduğu yerde heyecanla kıpırdanıyordu."Lila," dedi annesi kızının gözlerine şevkatle bakarak, "Sonunda hayalini kurduğun o hayatı kendi kuralların ile yaşayacaksın."
"Evet.." diyebildi Lila gülümsemesi yüzüne yayılırken. "Sonunda."Annesini yanağından öptü ve başını uçağın camına geri yasladı. Tekrar ve tekrar aşağıya bakıyordu Lila, manzaranın güzelliği karşısında büyüleniyor, hayretler içerisinde izliyordu tepeden görünen binaları. Yaklaşık bir yarım saat sonra ise sanırım İstanbul'u artık geride bırakmışlardı.
"Orada bir yer de, beni bekliyor." diye fısıldadı Lila.
Annesi gülümsedi ve kızının omzumun üzerinden meraklı gözlerle, ufacık olan uçak camından dışarıya bakmaya çalıştı. "Seni daha önce hiç böyle mutlu görmemiştim."
Geriye şöyle bir dönüp baktığında daha önce hiç bu kadar mutlu olduğunu Lila'da hatırlayamıyordu."O beni bekliyor." dedi tekrar. Sesi fısıltı halinde çıkmış, heyecanını bir kez daha ele vermişti. Annesine çevirdi gülen yüzünü. "Orada bir yerde, kalbi benimle."
"Evet.." diye fısıldadı annesi sevgi ile. "Kalpler hisseder. Seni bu kadar mutlu ettiğine göre o senin için doğru kişi olmalı.."
"Öyle mi dersin?" Diye sordu Lila bu defa merakla.
"Neden olmasın?" dedi annesi ellerini kucağında birleştirirken, "Öyle hissediyorsan öyledir."
Sonra Lila kendi kendine öyle hissedip, hissetmediğini sordu. Kalbinin uçmasına engel olan tek şey gerçekten kanatlarının var olmamasıydı. Yani bunun anlamı öyle hissediyor olduğuydu. Kulaklıklarını çantasından çıkardı ve telefonundan en sevdiği şarkılardan birini açarak, başını tekrar uçağın camına yasladı. içindeki kız heyecandan hiç durmadan kanat çırpıyor, yeni bir hayata başlayacağını düşünmesinin yanı sıra ise onunla sürdüreceği ilişkisinin bambaşka olacağına inanıyordu.
Çünkü Ali, Lila için herkesden ve her şey den çok farklıydı. Yalnızca onu düşünüyor ve bir an önce bu adaya ayak basmak istiyordu. Çokta uzun sürmeyen yolculuklarım ardından ise sonunda Küçük Ada ya vardıklarında, uçağın piste sertçe inmesinden hemen sonra annesi ile birbirlerine baktılar. Gülümsüyor ve el ele tutuşuyorlardı. İşte geldik diye geçirdi içinden Lila. İşte geldik. Merhaba Küçük Ada. Merhaba yeni hayat.
İnsanlar ayaklanmaya başlamışlardı. Herkes ayağa kalkmış, sırt çantalarını baş üstlerindeki raflardan alıyorlardı. Lila'da annesi ile birlikte hızlıca ayağa kalkarken, raftaki çantasına uzandı. Çok heyecanlı olduğu için aceleci davranıyordu. Daha önce hiç uçakla seyehat etmemişti.Yalnızca bazı filmler de insanların uçak ile seyehat ettiklerini görmüş ve böyle bir ihtimalin olmadığını varsaymıştı. Hatta şimdilerde yeni bir hikaye yazarken uçakla olan bir yolculuğu betimlemekte sanırım artık zorlanmayacaktı. Lila bir yazardı. Tabiki profosyonel değildi ama bunun için çabalıyor olmak onu şimdiden bir yazar yapmaz mıydı? Tabiki yapmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Son Bir Günü
RomanceO arkasını dönüp giderken artık ardına saklanabileceği kelimeleri tükettiğinin farkındaydı. Vereceği en ufak bir umudun bile yeşeremeyeceğinin ve ne kadar ciddi görünmeye çabalasada gizlediği duygularının onu gözlerinden ele verebileceğini biliyordu...