Omeganın yüzü yatağa savruldu. Sarı, terli saçları alnını kapattı, gözleri sıkıca örtülüyken bir süredir tek duyduğu kendi düzensiz nefesleriydi. Zihni pusluydu; kafası oyulmuş, içine bir düzine taş yerleltirilip kapanmıştı sanki. Kalçaları kullanılmaktan uyuşmuştu. Zevk bir noktada hâlâ damarlarında kıvrılıyor ancak zavallı yavrunun algıları kapalı olduğundan ayırdına varamıyordu. Doğrusu düşünmeden edemedi, alfası için yeterli değil miydi? Diğer omegalar gibi iyi olup neden daha fazlası için çabalayamıyordu? Beyni inkâr etti. Üzgün ve hayal kırıklığına uğramış kurduna rağmen, omeganın düşünceleri onun tüm bu süreçten kötü bir şekilde etkilendiğini, yıprandığını iddia etti. Omega olan ise bu düşünceye sıkı sıkıya tutunamadı, dermanı kalmamışken tek yapabildiği bir oyuncak gibi kullanılmaktı.
Bir ter damlası altında hissettiği ıslak yatağa damladığında aynı saniye saçlarından çekildi, alfası beline yüklenip ağırlığı ona verdi. Devasa alet içine saplanıp bedenini kırarken gözleri arkaya doğru yuvarlandı. "O-oh!" Diye bağırdı, sızlandı. Yatağın üstünde bir yılan edasıyla kıvrıldı, altası tarafından yukarı doğru yükseldi üst vücudu. Bir umut elleriyle çarşaflara tutunmaya çalıştı. Başaramadı, Jeon alfası sertliğini tamamen içine çekip sonuna kadar yeniden ittirdiğinde sallandı. Küçük, güçsüz vücudu yatağın üstünde savruldu durdu. "Aman," Duvarlarının arasından bir bıçak gibi geçip gitti tanıdık sertlik. Çığlık attı, "Tanrım!" Diye bağırdı. Gözleri arkaya döndü. "Lü-lütfen, oh..." diye fısıldadı ama ne için yalvardığını dahi bilmiyordu.
Derken alfanın güçlü pazısı narin boynunun etrafına dolandı. Onu yukarı çekti. Kıçı pelvisine, sırtı güçlü göğüslere yapıştı. Elleri savunma amacıyla boynunu sıkan pazıya tutunduğunda kafasını alfasının omzuna yatırdı. Sıcak bir dil koku bezini, boynunu ve çenesini işgal etti. Sahiplenici hırıltılar kasıklarına doğru bir titreme gönderdi.
"Benim." Diye iddia ettiğinde alfası, omega bunu hissedebiliyordu. "Her şeyin benim." Kurdu açıkça bir kaçış bırakmadı. Omega sızlandı. Şimdi kısa aralıklarla, hızlı hızlı onu siken alfaya hiç bir şey demedi. Onun için mırladı belki, kayganlığı bacaklarına doğru sızdı. Fakat ne yaptıysa, sesini bulamadı. Dili düğümlenmiş, boğazı kupkuruydu.
Alfa çenesini ısırdı. Bu aldığı ilk ısırık değildi. Daha önce yatakta, sonrasında ise duşta; alfası bulduğu her fırsatta yanaklarını, kolunu ve uyluklarını dişledi. Muhtemelen söylenmemiş arzusunu böylece doyurdu, tehlikeli bölgeye bir kez bile yeltenmeden oraya yaklaşamamanın acısını zavallı omeganın her zerresinden çıkarttı. Yine de bu yeniydi. Sivri dişler kemiğine saplanmıştı. Omega çığlık attı; beli öne, kalçası arkaya doğru kıvrıldı ve tutunduğu pazıya tırnaklarını geçirdi. "Hayır," diye bağırdı, sızlandı. "A-alfa, hayır!" Defalarca kez sert pazıyı yumrukladı, tokat attı. O sırada şiddetle gelirken, küçük penisi yatağa fışkırırken iddia edilmekten yine de acı çekiyordu.
"Şşş," Kalın ses teninin üzerine fısıldadı. Dişlerini çektiğinde dili geniş bir şerit boyunca kanattığı yeri yaladı, acısını dindirdi. Yetmedi içli içli öptü, omegasının tenini kokladı. Kucağında titreyen, henüz yeni boşalmış omegasına yardım edemedi ama kasıkları yavaşladı. Hırıltıları yavaşladı. Son kez öperken "Sana doyamıyorum." Diye itiraf etti. Burnunu yumuşak yanağa bastırırken inledi, "Sikeyim, beni mahvediyorsun omega." Pazısı gevşedi. Elini narin omuzlarının üzerinden savurup yavrunun çenesini uttu. Yüzüne doğru çevirdi. Ona dönen omeganın şişkin, patlak dudaklarını; morarmış yanak ve çenesini, yaşlı gözlerini tatmin olarak inceledi. Hatta o kadar tatmin oldu ki, kasıklarında tanıdık sıcaklık büyüdü. Sarsıldı, boğazından gelen hırıltıyla son kez kendini omeganın kıçına saplarken "Kahretsin." Diye homurdandı. Uzanıp yavrunun dudaklarını sertçe öpüp bıraktı. "Sikeyim." Sıcak duvarlara oluk oluk aktı. Dudaklarından ayrılmadı omeganın o sıra, yalnızca yaslandı. Diğer eli yavrunun bacak içine doğru kayıp sol tarafını avucunun içine aldı. Menisi hâlâ daha yaptığı kısa hamlelerle yavrunun karnında höyük oluştururken avuçladığı tene tırnaklarını batırdı. Yetmedi, son damlalarında kaldırıp avuç içini tenine defalarca kez çarptı. Son damlasıyla birlikte düğümü büyüdü büyüdü.... Küçük olanın girişinde bir taban yapıp tüm meni ve kayganlığı, eskilerin yanında tuttu.
![](https://img.wattpad.com/cover/206702082-288-k390519.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
peaches in the forest¡ jikook
FanficYoğun yetişkin içerik^ omegaverse jikook¡ Jeon Jeongguk henüz alfası zihnine hakim olmadan önce bile, öğretmeni Park Jimin'in ona ait olduğunu biliyordu.