Zihnime kazınan acı duygular asla gitmeyeceğini bilmek vücudumu yorgun kılıyordu her ne kadar berbat bir hayatım olsada menundum
Çünkü hala yaşıyor ve o sözümü gerçekleştirecektim
başaracaktım...
Gözlerimi boş sokakta gezdiriyordum sokakta adım seslerim yankılanıyordu burdan yüzbinlerce geçmeme rağmen içimde sebebsiz bir korku vardı adımlarımı hızlandırdım
okula çıkan sokağa girdim yanımdan geçen insanalrın bana bakması sinir bozucuydu
Bu hayatta herkesin bir amancı var benimde var ama bu para kazanmak güzel bir meslek sahibi olmak gibi bir şey değil
Annem...
Bana hep
"Bu hattattan kendini kurtar mutlu ol arkana bile bakma ve git kendini yeni bir hayat kur
Sözmü ?"derdi
"Söz anne senide alıp gidecez burdan " ama annem öldükten sonra tek amacım ona verdiğim sözü tutmaktı
Ama o olmıcaktı...
Bu hayatta tektim .
babam alkolik annem ise ben küçükken hastalık yüzünden öldü baba demeye bin şeyet adamla yaşıyorumÜzerime ağırlık çökmesiyle dengemi kaybedip yere kapaklandım kafamı kaldırdığında bana otuz iki dış sırıtan ayçayı gördüm
Elini ağzına götürdü
"Ayy ozür dilerim bir an kendimi kaybettim" elini bana uzattı elini tutup kendime çektim ben ayağı kalkmıştım ona baktığımda oda benim gibi yere kapaklanmıştı"Aşk olsun azra sana yardım eli uzatanlara böyle mi yapıyorsun "
"Bu sana özel " yarım ağız gülüp arkamı dönüp ellerimi cebime koyup yürüdüm arkadan bana yetiştiğinde yanağıma sulu bir öpücük bıraktı
"ayça yapma şunu "elimle yanağını sildim
" ama bu sana özel" diyip göz kırkıp koluma girdi okula kapısından içeri doğru yürüdük on ikinci sınıftık ben hem çalışıp hem okuyordum
Sınıftan girdiğimizde ayçayla yerimize oturduk ben kafamı sıraya gömüp uyuma için çaba gösteriyordum ama başım ağrım buna izin vermiyordu
Beş dakka geçmeden öğretmen gelmişti
Ayça kulağıma doğru eğilip konuştu
"pala bıyık gelmiş" bu öğretmenle güzel bir geçmişi olduğunu söylenemezdi
ona göz devirip dersi dikkatimi verdim on iki olmamıza rağmen içimizde çok rahat olanlar vardı
Okul çok sıradan geçmişti Son ders bitmek üzereydi bugün eve geç gitmeliydim ders çalışmam gerekiyordu ve bu bizim evde imkansızdı
zilin sesiyle ayçaya döndüm oda çantasına eşyalarını koyuyordu
"Sen git benim kütüphanende kalmam gerek"
Ela gözlerini bana çevirmişti
"Yinemi azra bak bizim eve gel birlikte çalışalım" dedi çok ciddiydi oda durumumu biliyordu
"hayır lütfen yanlız kalmam gerek"
Dudaklarını büzüp arkasına döndü
"Öyle olsun "saçından tutup kafasını geri çekip yanağını öptüm
"Bidahakine sözüm "diyip ayağa kalktım oda ayağa kalkıp koluma girdi
"Sözü aldım "diyip sırıttıAyçayla ayrılıp kütüphaneye girdim bir kaç kişi dışında kimse yoktu boş bir masa bulup oturdum çantamı yan sandalyeye koyup test kitaplarımı çıkardım
Derslerim iyidi bunu tek sebebi
Annemdi.her şey onun içindi Asi bir kızdım pek gülmeyen biriydim herkes gibi benimde damarıma basıldığında kendimi kaybediyordum düşüncelerimden ayrılıp
Kafamı teste gömüp çözmeye başladım boynu bir kaç kez esnetip kafamı kaldırdım
Ne kadar zaman geçti bilmiyordum ama boynum tutulmuştu zar zor kendime geldiğimde telefonumu çıkarıp saate baktım
'20.48'
Zaman ne ara geçmişti hızla eşyalarımı toplayıp çıktım merdivenleri ikişer üçer iniyordum dışarı çıktığında hava kararmıştı otobüs geçtiği için eve koşmam gerekiyordu telefonumu siyah kotumun cebine koyup çantama ahtopot misali yapışıp koşmaya başladım yine aynı şeyler yaşanacakti
Babam çağırıp bağıracak ,vuracaktı bunlar rutin işler haline gelmişti .Bacaklarımda derman kalmamıştı yavaşlayıp nefesimi düzene sokmaya çalıştım sokaktan gelen seslerle ürperdim çantama daha da sarılıp
evin yolunu tuttum telefonumu çıkarıp saati kontrol ettim dokuz olmuştu bile telefondan kafamı kaldırmadan koştum
"Tekrarlamıcam bu işin başında kim var ?"sert erkek sesiyle adımlarım durdu arkamı dönüp sesin geldiği yöne baktım yavaşça yürüdüm duvarın arkasına geçip baktım
dört erkek vardi biri yerde dizlerinin üstüne çökmüştü boynu bükük bir şekilde duruyordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Tohumu
أدب المراهقينIkisinde inatçıydı ikiside sevdiklerini korumak istiyordu Ama hayatları çok farklıydı ikiside bütün duyguları tattılar acı, nefret ,kin , intikam ve korku ama o yüce duyguyu herkesin aklında farklı bir şekilde canlandırdığı aşkı bilmiyolardi peki...