I.

24 1 1
                                    

      Penceremden sızan günes ışığı yüzümü yakıyordu. Allah kahretsin! Yine sabah olmuştu. Oysa hiç istemiyordum uyanmayı. Yeni bir güne uyanmak çoğu insan için şükür sebebi olmalıydı. Ama benim için anlam ifade etmiyordu. Her zaman ki gibi içerden annemin homurdanmaları geliyordu.
   
        "Elizan... İnsan bu saate kadar yatar mı baş belası kız seni!"
    
       İstemeyerek yatağımdan doğruldum. Boş boş yere bakıyordum.  O kadar istemiyordum ki kalkmayı... Hızlıca kıyafetlerimi giyindim. Annem hala homurdanıyordu. Çaresizce annemin hazırladığı kahvaltı masasına oturdum.

      " Nihayet teşvik edebildiniz Elizan Hanım."
      "Offf..."
      "Sana tahammül edemiyorum bazen. Tam bir baş belasısın. Kocaman kız oldun ama şu hale bak. Hâlâ kahvaltı masanı ben hazırlıyorum."

      Bana neden böyle davrandığına anlam veremiyordum. Sürekli sinirliydi. Hiçbir şeyden memnun olmuyordu. Onu mutlu etmek gerçekten çok zordu.
      Babam yıllar önce vefat etmişti. Annemde bu sebepten olacak ki babamın yokluğunda hayli değişmişti. Oldukça aksi, huysuz bambaşka biri oluvermişti. Zaman zaman onu anlamakta güçlük çekiyordum.

      Kendimize ait küçük bir butiğimiz vardı. Geçimimizi bu şekilde sağlıyorduk. Annemin pskolojik rahatsızlıkları olduğu için okulu bırakmak zorunda kalmıştım. Onu tek bırakmamam gerekiyordu. Bir kaç intihar girişiminden sonra istesemde bırakamazdım zaten. Butikle de ben ilgileniyordum. Zor bir hayatım vardı. Zaten bu hayatta kolay olan ne var ki?

     

ELÎŽANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin