Do Kyungsoo, okula geldiğinde aklında türlü şeyler dönüyordu. Dövülmeyi adet edinmişti, sahiden bu onun hoşuna gidiyordu. Bunu oyuna benzeterek zevk almaya bakıyordu.
Sigarasını okul bahçesinde yaktı. En fazla müdürden dayak yerdi -çünkü müdür onun babasıydı- fazlası olmazdı. İyi anlaştıkları söylenmese de aynı evde yaşıyorlardı. Bok gibi paraları vardı. Buna rağmen Kyungsoo, yokluk içinde gibiydi her zaman. Okuldakiler babasının okul müdürü olduğunu bilmediklerinden ötürü onu hor görür ve deli derlerdi. Hoş, o da deli olmanın verdiği özgürlüğü seviyordu.
Okula girdiğini gördüğü esmer beden ile gülüp kapıya gitti ve sigarasını attı.
"Günaydın sabah şekerim. Sen zahmet etme ben taşırım." Jongin'in omzunda asılı olan çantayı kendi omzuna almıştı.
"Ver şunu uykusuzum dövemem seni."
"Gece beni mi düşündün de uyuyamadın?" Kaşlarını indirip kaldırarak imayla sorunca esmer bedenden iç çekiş kazanmıştı.
"Sen uslanmazsın." Yumruk atacakken elini tutmuş ve eline dilini değdirmişti hafifçe.
"Burada olmaz, sakin bir yere gidelim."
Jongin'e göre bugün olduğundan daha salak davranıyordu Soo.
"Ne pislik yapıyorsun lan?" Elinin tersiyle vurmuştu kısa olanın ağzına.
"Sana olan sözümü unuttun mu yoksa?" Gülüp daha da yaklaşmıştı. Kyungsoo'ya göre her şey eğlenceden ibaretti. "Tuvalete gel."
Kyungsoo omzundaki iki çantayla tuvalete ilerlerken Jongin şaşkın şaşkın bakıyordu. Üzerindeki garip enerjiyi attıktan sonra kısa olanı takip etti. Dövülmek istiyorsa ağzına bile sıçacaktı, sinirlenmişti.
Jongin tuvalete girdiğinde Kyungsoo onu kravatından tutarak kendine çekti. Jongin Allah'a emanet olması gereken bir erkek güzeliydi, serseri diye kimse ona yaklaşamıyordu. Ama Kyungsoo farklıydı. Ölecek olsa bile gülerdi, öyle bir deliydi. İnsanlar ikisinin kavgalarını yadırgamıyordu artık.
"Ne halt ediyorsun Kyungsoo?" Soo güldü.
"Layığıyla nefret edeceğin şeyler deniyorum." Nefesi karışacak kadar yakınlaştı.
Dudağını bastırdığı kalın dudaklar put gibi duruyordu.
Jongin, Kyungsoo onun dudaklarına kendi dudaklarını değdirirken put gibi durmuş bekliyordu.
İnce çizgi şaştı, dudaklarını içtiğimde kayboldum. Nefret edeceğim derken delicesine aşık oldum.
