#3

54 9 7
                                    

Jongin'in kısa olanı itip yumruk çakmasıyla Kyungsoo duvara yapıştı ve güldü.

"Daha sert vurabilirdin. Dokunulmaz olanına dokundum. Yüzünün o hali ne? Yoksa kendini ibne gibi mi hissettin?"

"Sen sahiden fazla oldun!" Ardı ardına gelen yumruklar ile Kyungsoo'nun sittinsene düzelmeyen morarıklarına yenileri eklenmişti. Yere düştüğünde ve karnı tekmelendiğinde dahi gülüyordu.

"Seni sinir etmek-ah... Dünyadaki en zevkli iş." Dişlerindeki kanla gülümserken Jongin durmuştu.

"Haklıymışım, sınırı varmış. Sana elimi sürmeye bile tiksiniyorum."

Jongin ardındaki çocuğu bırakıp çıkarken sinirden köpürüyordu. En sinir bozucu olanıysa aklına olanların gelip durmasıydı. Çocuğun deli olduğundan emindi ama onu öpmeye cüret edecek kadar deli olacağını düşünmüyordu. Onu tanımıyordu, hiçbir zaman tanımak da istememişti zaten. Umrunda olan tek şey o gereksiz deliyi dövüp günlük sinirini atmaktı. Jongin için alışkanlık gibiydi, bir gün dahi geçmezdi Kyungsoo'yu dövmeden.

Nasıl bir hayat yaşadığını, neden deli gibi davrandığını düşünmek için kafa yormamıştı hiç, Jongin de herkes gibi onun manyak olduğunu söyleyip geçiyordu.

Sınıfa geçtiğinde başını sıraya koydu, tuvalette olanları düşünmeye devam etti. Onunla oynaşır gibi öpmemişti, sadece dudakları değmişti ama sinirini atamıyordu.

Bu hislerin sinir olduğuna kendini inandırıyordu.

Ancak sonraki derse başlarken Kyungsoo gelebildiğinde onun yüzüne bakmaya bile tenezzül etmedi.

Kyungsoo sırasına geçip her zaman uyku örtüsü olarak taşıdığı hırkasını başına örtünce bedenindeki yaraların acısını hafifletmek için uyumayı tercih etmişti. Her zaman böyleydi. İnsanlar onun mazoşist olduğunu düşünürdü, ama onun canı yanardı. İçine girildiğinde çıkılamayacak bir mevzu olduğu için Kyungsoo bahsini bile açmak istemiyordu. Düşüncesi bile kendini ürkütüyordu, Jongin'den fena etkileniyordu. Hayır. İmkansız.

*******

Okulun ilk senesinde zaten okumak amacıyla gelmediği okulda bulaşacak birilerini arıyordu Kyungsoo. Hem kendisini dövüp aklını meşgul edecek hem de kavga babasının kulağına gidip babasını sinirlendirdiğinde tadacağı mutluluğu düşünüyordu.

Uzun ve esmer oğlanı görünce kendisini dövebileceğini düşünmüştü. Yapısı ve soğuk bakışları, bu işin olabileceğini resmediyordu.

Hiçbir sebep yokken çocuğa vurup kendisine karşılık vermesini beklediğinde çocuğun ifadesiz bakışlarıyla tüyleri diken diken olmuştu. Çocuk ona gitmesini söyleyip arkasını döndüğünde çocuğun ses tonundan etkilendiğini kalbi ona çığırıyordu.

Jongin'le ilk senenin yarı dönemi bitinceye dek onu zıvanadan çıkarmak için elinden geldiği kadar uğraşmıştı. En sonunda Jongin onu öyle bir dövmüştü ki haftalarca hastanede kalmıştı. Garip bir şekilde o çocuğun teninin kendi tenine değmesinden zevk almıştı. Cinsel anlamda değildi; salaklığından olsa gerek, çocuk ona vururken kalbi heyecandan patlayacak gibi atıyordu.

Yıllarca onun oyuncağı olmuştu, Jongin'in ona dokunması için onu kışkırtıyordu. Onu özlediğinde ellerini yüzünde veyahut bedeninde hissetmeyi seviyordu. Jongin'in ona dokunması için dövülmeyi bile seviyordu.

Kendine itiraf edemiyordu. Duyguları kabak gibi ortadayken cesaret edip ondan hoşlandığını dile getiremiyordu.

Kyungsoo'nun en çok korktuğu şey buydu. Bağlanmak ve sevmek. Annesini bu yüzden kaybetmişti. Hayır, annesi ölmemişti. Babası, annesi onu çok severken annesini aldatmıştı. Annesi yıllar geçtikten sonra kendini toparlayınca başka birisiyle evlenmiş ve zaten pek de ayakta olmayan yuvalarını dağıtmıştı. Annesi, babasının ona daha çok imkan sağlayabileceği gerekçesiyle kendisiyle değil babasıyla yaşamasını istemişti. Aşktan nefret ediyordu.

Kim Jongin'in aşkına tepe taklak düşmüş olsa da aşktan nefret ediyordu.

Bum and CrazyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin