Bazen düşünüyorum da yanlışı nerede yaptım diye. Sevmekle mi? Güvenmeyi seçmekle mi? Değer vermekle mi? İnsan sevmeden, güvendiği bir dağın yanında gölgelenmeden, nasıl insan olabilirdi peki?
O heybetli dağın yanı başında oturupta soluklanmak istemek miydi yanlış olan. Başını gök'yüzüne kaldırıp da seyretmek istemek mi yoksa.
İşlediğim suç hangisiydi? Nasıl bir günahın bedelini ödüyordu kalbim. Sevmenin mi? Yoksa güvenmek istemenin mi? Yoksa sığınmak istemenin mi? Kendimi insanlık suçu işlemişim gibi hissediyorum.
Sonu olmayan hataların içinde debelenip dururken, düştüğüm bu çıkmazda bir çift göze mahkum edilen, yüreğine kırılmaz zincirlerle prangalar giydirilen bir mahkum. Kırmaya yeltendikçe güçsüzleşen bileklerim ve kanayan yarınlarımın izinde silikleşen bir yüz. Günüme doğan gün'eşim nerede?
Bu sürgün nereye yüreğim? Bitmek bilmeyen bu yolların sonu neresi? Sahi başlangıçı var mıydı bu serüvenin? Peki ya ölümsüzleşen kahramanları var mıydı? Yoksa uğruna ölen bir kahramanı mı vardı bu hikayenin.
Miş'li cümlelerle süslenen bir di'li geçmiş zaman içinde sıkışıp kalan yalandan bozma masallar. Çocuk avutan tarz da, hep mutlu sonla biten, sevenin sevdiğine kavuştuğu masallar. Aslı astarı olmayan, bir cümlenin içinde kalan devrik söz dizimi gibiyim.
Şimdi düşüyorum da yanlışı nerede yapmıştım? İnanmakla mı? Yoksa olmayacağını bildiğim halde inanmayı seçmekle mi?.
Elif Karabulut ✒️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sustukça Büyüdüm
PoetryBir dilek hakkım olsaydı hiç büyümemiş olmayı dilerdim hep küçük, masum her şeyden bir haber olan küçük bir kız çocuğu olarak kalmak isterdim. Tek üzüntüm yakalandığım zaman söbelenmek olsaydı. Oynadığım körebe oyunların da saklı kalsaydı çocukluğum...