KALBİM

7 3 0
                                    

Benim kalbim onun,
Onun kalbi benim...

  Kerem'e seni seviyorum dedikten yaklaşık beş saat sonra eve gelmiş ve eşofmanlarımı giyinip yatağımın üstünde yatıyordum ki bi anda zil çaldı. Evde kimse olmadığı için isteksizce kapıyı açmaya gittim. Kapıda çiçeksepetinden gelen bir kutu ve bir adet postacı vardı. İmza atmam gereken yere imzamı attım ve paketi eve getirip açtım. İçinde bir not vardı.
  "Sevdiğim, sevdiğin sana bu kutuyu gönderdi. İçinde hayatında en çok istediğin ama bir türlü almaya cesaret edemediğin şey var. Yarım saat sonra meydanda buluşalım. Kalbinin sahibi sana bişeyler öğretecek."
  Notu okuduğumda paketin Kerem'den geldiğini anlamıştım. Artık beni şaşırtmaktan ne zaman vazgeçecekti. Paketin içindeki şeye baktım ve bir çift paten gördüğümde şaşırmamıştım çünkü notu okuduğumda anlamıştım. Paten mavi grafiti'liydi. Hemen evden çıktım ve meydana kadar yürüdüm. Patenler yanımdaydı. Meydanın tam merkezinde midye yiyen bir adet Kerem gördüğümde "amcacım aç on tane de bana." demiştim. Hayırdır İlkem bu ne cesaret daha düne kadar insanlara bakmaya utanıyorsun şimdi kalkmış amcaya on tane aç diye bağırıyorsun. "Sevgilim hoşgeldin." Dedi Kerem. Sevgilim demesi çok hoşuma gitmişti. Midyeleri yedikten sonra meydanın ilerisindeki boş kaykay pistine gittik. Kimse olmaması demek benim de düşerken sadece Kerim'e rezil olmam demekti.

  "Aşkım sen bisiklet sürebiliyorsun degil mi?"
"Evet."
"Bisiklet kaç teker?"
"Üç tekerlisi de var iki tekerlisi de var ama prensip olarak ben iki tekerlisine biniyorum."
"İlkem bi dalga geçme yaa.."
"Uff tamam ama patenle bisikletin ne alakası var?"
"Bisiklet iki teker patenin bir çiftı altı teker."
"Hangisi daha iyi."
"Emin ol hiç bu açıdan bakmamıstım shjshs."
"Tamam hadi gel başlayalım. Sal kendini bana."

Kerem iki elimden tutmuş ve ben kendimi ona bırakmıştım. Beni kendine doğru çekiyordu. Bi an elimi bırakınca düşmüştüm.
"Ayyy aşkım özur dilerim biraz erken oldu sanırım!"
"Canım acıdı elimi bırakma bidaha!."
"Tamam bırakmam sal kendini bana."

Yine kendimi ona bırakmıştım. Ve bi zaman sonra elimi ondan kendim çekmiştim. Bu sefer biraz daha ilerleyip düşmüştüm. Bunu bikac kez tekrarladıktan sonra,
"Kerem ben yoruldum hadi gel bize gidelim annem evde yok kahve içeriz." Demiştim ve Kerem'de onaylamıştı.

  Eve geldigimizde odama çıkmış ve üstümü değiştirmiştim. Aşaği tekrar indiğimde Kerem merdivenlerdeki resimlere bakıyordu.
"Bu küçük kız sen misin?"
"Evet. Keşke o zaman ki kadar her şey temiz ve saf olsaydı."
"İlkem sen hâlâ temiz ve safsın aynı küçüklüğündeki gibi."
"O kadar emin olma."
"Ne yapmış olabilirsin ki, insanların yüzüne bakamayacak kadar, kendini odana hapsedecek kadar, bana aşkım diyemeyecek kadar..."
  "Her şeyi anlatacağım ama beni sakince dinlemeni istiyorum. Beni yargılamamanı istiyorum."
"Anlat."
"9. Sınıftayken babam olacak o adam içmiş bi şekilde kapıya geldi, anneme bağırdı kapıyı aç diye. Annem korkudan kapıyı açmayınca kapıyı kırmaya falan başladı ama kıramadı. Ben de mutfaktan elime bıçak alıp kapıyı açmaya gitmiştim. Önümde babam, elimde bıçak arkamda annem ne yapacağımı bilmiyordum. Babam bana yaklaştığı zaman bıçağı sallamaya başladım ve kolunu yaralamışım. O günden beri sanki herkese zarar verebilecekmişim gibi hissettiğim için başım eğik."
  Kerem elini elimin üstüne koymuştu, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.
"İlkem senin acın benim acım. Senin kalbin benim kalbim. Senin gözyaşın o kadar değerli ki her döküldüğünde kalbimdeki acıyı hissediyorum. Gel acılarımızı birlikte söndürelim."
"Kerem dövme yaptıralım mı?"
"Ne dövmesi.?"
"Ve tanrı hüzünlü kadınkarın gülüşüne sakladı ay ışığını."
"Kolumuza yapalım mı?"
"Yapalım."
"Hadi gidelim o zaman İlkem."

   Bi an böyle bi karar almıştık. Fransızca bu cümleyi yazdırdık kolumuza ve ömür boyu ayrılsak bile bu dövmeyi vicudumuzda taşıyacaktık.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 16, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

APTAL AŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin