~2 Bela~

423 27 43
                                    

Kalbim küt küt atarken endişeyle etrafımı süzüyordum, Tuğrul'un bir eli sırtımdaydı, bana destek olmaya çalışıyordu. Güçlü durmaya çalışıyor, ağlamamak için kendisini zor tutuyordu.

"Bir bardak daha su getireyim mi abla?"

Kafamı iki yana salladım ve sol göğsüme yasladım avcumu, nasıl da hızlı atıyordu öyle. Sanki bedenimden fırlayacak gibiydi. Polis sirenleri duyulunca nedense rahatlayamadım. Boydan boya uzanan devasa pencerenin perdesini hafifçe kaldırdım ve dışarıya baktım, ancak hiçkimse yoktu.

Polis arabasından başka hiçbir şey yoktu caddede. Bir kaç meraklı insan, deli gibi kafalarını ve ellerini sallıyor, yerdeki cansız adamı gösteriyor ve haykırıyorlardı. Nereye kaydolmuşlardı birden? Bu kadar kısa bir sürede kimseye görünmeden kaçmaları imkansızdı.

Ancak ben cinayeti işleyen adamın yüzünü görmüştüm, robot resim çizilebilirdi aklımda tuttuklarımla.

Hızla kapıyı açtım ve polislere koşturdum.

"Ben gördüm! Adamın yüzünü gördüm! Robot resim çizin!"

Polisler birbirlerine baktılar bir süre, sonrasında da içlerinden birisi bir adım öne çıktı ve bana hitaben konuştu, "Karakola gidelim, orada verirsiniz ifadenizi."

Şiddetle başımı sallayarak polisi onayladım. İçeriye girerek montumu ve çantamı aldım, tam Tuğrul'a yönelmiştim ki içeriye Sena ve Alperen girdi. Yaklaşık 15 dakika kadar geç kalmışlardı ancak kütüphanenin önündeki kalabalığı ve polisleri gördükleri için çabucak yanımıza geldiler.

Sena endişeli bir ifadeyle üzerimde gezdirdi açık mavi gözlerini.

"İyi misiniz siz?"

"İyiyiz Sena abla."

Sena Tuğrul'a göz kırptıktan sonra bana döndü, o sırada Alperen söze girdi.

"Kapıdaki polisler ve kalabalık ne alaka? Bir sorun mu var?"

Burada daha fazla kalıp oyalanamazdım. Tuğrul'a dönerek "Sen anlatırsın, ifade vermek için karakola gitmem gerekiyor." dedim ve Sena ile Alperen'i geride bırakarak kütüphaneden çıktım.

Beni bekleyen polis arabasına bindim ve böylece karakola doğru yola koyulduk.

Tam rahatlamaya başlamıştım ki ön koltukta oturan genç polis telefonunu bana uzattı, "Hanımefendi, bir yakınınız arıyor galiba." diyerek açıklama yaptı.

Sena mı aramıştı? Yada Alperen. Ya İkisine de bir şey olduysa ve Tuğrul bana ulaşmaya çalışıyorsa? İyi de neden beni direkt aramadı da polisi aradı ki?

Aklımda binbir türlü senaryo ile birlikte titreyen ellerimle polisin uzattığı telefonu aldım ve kulağıma götürdüm.

"Alo?"

"Eğer polise ifade verirsen sevdiğin herkesin ölümünün sebebi olursun."

Telefon suratıma kapanınca göz yaşım aralık dudaklarımdan içeriye sızarak ağzımda tuzlu bir tad bıraktı. Nasıl bir belaya bulaşmıştım ben böyle?

Kader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin