17.bölüm

207 8 0
                                    

"Şimdi mina sen çocukların odasına çıkıcaksın bu makarayı camın kenarına takıcaksın çocukları tek tek yolluycaksın Min kyung sende çocukları alıp araca getireceksin Do kyung sende olası bir tehlikede bizimklere yardım etmek için bekliyceksin"
"Peki Kang abi sen ne yapıcalsın?" "Aracı ben kullanıcam." Mübarekler en zor iş bendeydi alfılar yine kolaylatı pislikler.
"Mina bak bu kıyafetleride giyicez kimse yok ama evin çevresinde kameralar var ve babamızın ne kadar deli olduğunu biliyorsun gelip çocukları almak için elinden yapar" "Yani en dikkatli sen ol diyor min kyung" do kyungu kafamla onayladığımda bana gülümsemişlerdi...
 

Tarih:10.08.2018
      (Çocukları Kaçırma Günü)
En az bin kere makara sisteminin nasıl takıldığını gösterip banada yaptırmıştı bide bunlar yetmezmiş gibi birkaç gün içinde bana düz duvara tırmanmayı öğretmişti. Nerden öğrendiğini soruncada meslek sırrı diyip geçiştirmişti.
"Tamam hadi toparlanın gidiyoruz" araca binmiştik ve min kyung bani motive ediyordu
"Çok iyi tırmanıyorsun kardeşlerimiz çok mutlu olucak bak o adam sana ve bize neler yaptı, nasıl davrandı kim bilir onlarada ne yapıyordur" ellerimi minin yanaklarına koyup
"Ben zaten başaracağımı biliyorum ve yapıcamda zaten" diyip sarılmıştık do kyung tuhaf tuhaf bakmıştı ama onu takmamıştık.
"Hepiniz görevinizi biliyorsunuz. Malzemelerinizi alın iniyoruz" sırtımdaki hayvan gibi ağır olan çantala ta üçüncü kata tırmanmıştım camın kenarına makarayı asmıştım "Hey sende kimsin böyle"
"Amcan hadi aşşağı" diyip makaranın ucundaki yere bağlayı ipi yavaş yavaş bırakarak aşşağı yollamıştım.
"Seni tanıyorum sen babamın bize gösterdiği kötü kızsın" demişti
"Babam bana kötü kız mı dedi size neden?"
"Hey mina hadi hızlı ol" min kyungun sesi ile sang heeyide aşşağı yollarken makara sallanmıştı ve sang çığlık atmıştı. Makaranın kopucağını anlayım tutmuştum ama kolumu çarptığım için sıkı tutmak için elimi düzeltirken parmağım makaranın arasına girdi ve orda sıkıştı diğer elimle sang heenin ipini tutup elimi hızla çektiğimde acıyla suratımı buruşturmuştum ve parmağımın ucu kopmuştu
"Sang hee do jin bağırmayın" sikkktir işte şimdi sıçmıştım ve sıvamayada hiç niyetim yoktu hızla cama çıkıp aşşağı ineceğim sırada omuzlarımdan beni yukarı çekip yere fırlattı
"Evine hoşgeldin kızım" sonra kafama yediğim darbe ile karanlığa gömülmüştüm...

                        (Do Kyung'dan)
    Mina'yı bırakmayı hiç istememiştim "Kang hyung ya o adam minayı yakaladıysa neler yapar biliyorsun demi"
"Do kyung şu an uçağa yetişmeliyiz hem minada eski mina değil bunun farkındasın demi o olaylardan sonra karete, judo ve boksta lisans yaptı hatta beraber yaptınız unuttun mu ona birşey olmaz"
"Nedensizce hep minaya ayrımcılık yapıyorsun kang neden böyle söyle neden bize daha çok yardım edip para yollarken bile ona hiç yollamadığın bile oluyordu ve ona az veriyordun kız o yüzden youtuber olmak zorunda kaldı" "Min kyung hep eşit davrandım ben hem benim kime nasıl davranıp davranmadığım sizi neden bu kadar alakadar ediyor"
"Çünkü kardeşiz hyung" min kyung ile aynı anda aynı şeyleri söyleyince kang susumuştu
"Bişey sorcamda SİZ KİMSİNİZ NA YAPCAKSINIZ BİZEE"
"Biz abiniz do jin" diye söylediğimde şoka uğramıştı sang heede öyle Kang hava alanına gelince hemen hepimizi indirip uçağa binmiştik...
                           (Mina'dan)
   Kafamda inanılmaz bir acı vardı. Gözümdeki uyku bandını çıkarıp kenarı attığımda gözlerimin ortam ışığına alışması uzun sürmemişti çünkü karanlıktı. Yerlerde su vardı sanki gelişi güzel dökülmüş gibi duruyordu. Tavanlar rutubet doluydu ve iğreç keskin bi koku vardı. Kollarımı duvardaki yuvarlak demirlere zincirlemişti ama şükür zincirler uzundu ilerideki dolaba ilerleidim yakındım ama açamıyordum
"Boşuna uğraşma mina onu bilerek oraya koydum."
"Beni neden buraya getirdin."
"Bilmek istediklerim var ve sende bana anlatıcaksın."
"Sen öyle san"
"Ama kızım yapma böyle ilk soru geliyor doğru cevaplarsan bir elini çözücem her yanlış cevapta ya da cevap vermediğinde sopa yiyiceksin ha beni çok sinir edersen çekiç hatta en sevdiğim balyozu bile tadarsınanladın mı?"
"Yo bir daha aynılarını anlatsana duymadımda" dememe kalmadan karnıma sopayı geçirmişti amk manyağı
"Lavbaliliğe gerek yok soruyorum cevapla annen nerde söyle" "Ebemin azında nerden biliyim ben" bir daha vurmuştu "Onun kızı değil misin?" "Onun kocası değil misin?" "Mina sabrımı zorlama" "Anneliğini bilip annelik yapsaydı o zaman Haneul hanım"
"Baban olmayan ben sahip çıktımama öz annen sana-"
"Ne ne dedin sen öz babam sen değil misin?"
"Tüm kardeşlerinin arasında bir tek sen üveysin ve üvey baban seni istemedi ne oldu yoksa kang-dee sana anlatmadı mı? Ah yazık oldu pot kırdım zaten şu suratını haline bakılırsa anlatmamış" "Ne yani kang biliyordu ve bana söylemedi bunların şaka olduğunu söyle pskolojik kışkırtma gibi birşey demi" aslında düşününce kangın bana olan davranışları bunları göz önüne çıkarıyordu ve doğru söylüyordu hemde ilk defa.
"Malesef ki mina bu ailede sana gerçekleri söyleyen bir tek bendim gerçekleri öğrendiğine göre şimdi sorumu cevapla"
"O kadını en son senle aynı zaman gördüm ondan sonra hiç görmedim ve görmekte istemem"
"Abinin ah özür dilerim üvey abinin yani kang'ın ev adresini ver" versemiydim yoksa vermesemiydim? Ne yapmalıydım? Ama bu şerefsiz söylesemde beni salmaz. "Al beni götür desen götürürüm ama adres olarak bu cadde bu sokak diyemem ezberimde yok"
"Dııt yanlış cevap. Sen zaki çocuksun kesin ezberinde vardır mina aklına gelmediyse bi vuruyim kendine gelir belki nasıl fikir" diyip sopayı kafama geçirmişti...

Gözlerimi açtığım anda ayağıyla önüme yemek tepsisini itmişti suyu alıp içmiştim geri kalanı geri ona fırlatmıştım. "Hadi devam edelim mina bu çok eğlenceli. Abinin evi nerde"
"Korede" sinirle nefes vermişti çekici eline alıp.
"Senin için tekrarlıyorum.  KANG'IN ADRESİNİ VER"
"Ezberimde yok diyorum anlamıyor musun?" Sol elimi tutup çekici serçe parmağıma vurmuştu inlemiştim bu onu hoşuna gitmişti. Kemiğimin param parça olduğuna ant içebilirdim.
"Söylüyor musun minacığımmm?"
"Söylemiycem çünkü onlarda benle aynı şeyi yaparlardı. SÖYLEMEZLERDİ"
Yüzğne doğru hırsla söylediğimde balyozu alıp sırtıma geçirmişti ağzımdan kan püskürtmüştüm ve birazı soluk boruma kaçtığı için nefes alamayıp öksürmüştüm. Acıdan yerde kıvranırken
"Bu günlük bu kadarı sana yeter"
"İstersen öldür ama o çocukları senin eline bırakmam...
.
.
.
  Bu bölümde bu kadar inşallah beğenirsiniz önceki bölümler sıkıcıydı bu yüzden özür dilerim. Sizleri çok çok öptüm ballı çöğrekler🍯🥐

Yeni Ailem °BTS°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin