Ertesi sabah Ayda erkenden uyanmıştı. Çok heyecanlıydı. Bugün yapacak olduğu askeri talimi düşünüyordu. Daha sonra kahvaltı hazırlayan annesini duydu. Annesinin yanına gitti ve kahvaltıyı hazırlarken ona yardım etti. Çok geçmeden Bayındır da uyandı. Ayda annesine yardım ettikten sonra, Bayındır' ın yanına gitti ve yatakta güreşmeye başladılar. Ayda artık asker olacaktı. Kardeşi Bayındır' a yenilemezdi. Canını yakmadan onu alt etti ve gülüşmeye başladılar. Gülüşmeleri annesinin onları çağırması ile bölündü. Tüm aile kahvaltı sofrasına oturdu ve eğlenceli bir şekilde yiyeceklerini yediler.
Kahvaltı bitmiş, Bayındır ile su çekmek için yola çıkmışlardı. Ayda çok heyecanlıydı. Yolda karşılaştığı adam ile yapacağı talimleri düşünüyordu. Yol bir türlü bitmiyordu. Halbuki, daha önceleri, daldığı düşünceler bitmeden dereye varıyorlardı. Ve sonunda tepeye ulaşmışlardı. Bu tepeyi aşınca bir adam boyu kayalıklar ve etrafında beşten fazla olmayan ağaçlar vardı. O adamla orada buluşacaklardı. Ayda adımlarını hızlandırdı. Tepeye vardılar. Dikkatli bir şekilde kayalıkları ve ağaçları süzdü. Adam orada yoktu. Nasıl olıur? Orada, aynı vakitte buluşacaklardı. Hemen koşarak kayalıkların diğer tarafına bakındı. Orada da yoktu. Ayda bu durumdan hiç hoşnut olmadı. Kafasını eğdi ve hafif öfkeli adımlarla dereye doğru yürüdü.
Dereye vardıklarında, Çildu yine suya atlamış ardından da kardeşi ona eşlik etmişti. Ayda kapları doldurmuş, dere kenarında sessiz bir şekilde bekliyordu. Ve yine düşüncelere dalmıştı. Asker olmak için o adama ihtiyacı yoktu. Sonuçta askerlik öğrenilen birşey değil, kanda ve ruhta zuhur eden bir asillikti. Bunları babası ile yaptığı konuşmalarda babası söylemişti. Yine de o adamın yaptığı davranış zoruna gitmiş ve hilal gibi olan kaşlarını çattırmıştı. Ne kadar zaman geçtiğini fark etmedi. Bayındır ve Çildu yanına geldi. Uzun süre yüzdükleri için epeyce yorulmuşlardı. Bayındır abisinin bu durumuna içerlemişti. Abisinin boynuna sarıldı. Daha sonra dönüş yoluna koyuldular.
Yolda ilerliyorlardı. Ayda ise heyecanlıydı. Acaba dönüş yolunda o savaşçıyı görebilecek miydi? Kayalıklara yaklaştılar. Ayda pür dikkat ağaç altlarına ve kayalık kenarlarına bakıyordu. İyice yaklaşınca bir karaltı gördü. İşte! Adam oradaydı. Ayda mutluluktan havalara uçuyordu. Koşarak adamın yanına gitti. Biraz öfkeli ve birazda meraklı bir şekilde:
-Neden gelmedin? Dedi.
Savaşçı bilge ve alaycı bir ses tonuyla:
-Sen zamanında mı geldin? Diye sordu.
Ayda bu cevabın üzerine çok utanmıştı. Çünkü adam haklıydı. Onunla dönüş yolunda karşılaşmış ve biraz sohbet ettikten sonra randevulaşmışlardı. Ama Ayda daha dereye giderken adamı göremediği için öfkelenmişti. Kafası eğik bir şekilde beklemeye başladı. Adam gülerek:
-Hadi bakalım ilk günden kaytarmak. Dedi
-Tabi beyim. İlk talimimiz ne olacak? Kılıç mı yoksa dövüş mü?
-İlk başta vücudunu değil zihnini eğiteceğiz
Ayda, adamın verdiği cevaba şaşırmıştı. Asker olmakla zihin arasında bir bağlantı kuramadı. Karşı çıkıp soru sormak istemedi. Çünkü biraz önce mahcup olmuştu. Yine aynı durumda bulunmak istemiyordu. Tamam, der gibi kafasını sağa ve aşağı doğru eğdi. Adam yere oturdu ve eliyle karşısını göstererek Ayda' nın da oturmasını istedi. Ve ardından söze girdi:
-Önce seni bi sınavdan geçirelim.
-Tabi efendim nasıl isterseniz.
-Vatan nedir?
-Milletimin yaşadığı topraklar.
-Millet nedir?
-Halkımdır. Benimle aynı ırktan olanlar benim milletimdir.
Adam, Ayda' nın verdiği cevapları çok beğendi. Küçük yaşta ki bir çocuktan beklenmeyecek cevapları veriyordu. Bu cevaplardan sonra adamın yüzünde bir gülümseme belirdi. Çünkü Ayda, o adama göre milletin umut ışığıydı.
-Şimdilik bu kadar sınav yeter. Zaman geçtikçe yeni sorular sorarız. Şimdi eve git ve hedefinin ne olduğunu düşün.
Ayda bu kadar erken ayrılmak istemiyordu. Ama ödev aldığı için mutluydu. Adam ile yarın daha erken saatte buluşmak üzere vedalaştılar. Kardeşi Bayındır ile evin yolunu tuttular. Ayda adamın yanından ayrıldığından beri hedefinin ne olduğunu düşünüyordu. Daha doğrusu adamın neden bu soruyu sorduğunu düşünüyordu. Hedefi zaten belliydi ki; asker olmak. Adam bile bile neden bunu sormuştu. Bu düşünceler arasında uykuya daldı.