Sone30 - Sone40

490 3 2
                                    

SONE 31
 
Ölüp gitti sanarak özlediğim tüm dostlar
 Senin güzel göğsünde bir araya geldiler;
 Orda hem aşk, hem aşkın varlığı hükümdar,
 Hem toprağa düştü sandığım sevgililer.
 Yürekten inandığım sevgili yürekten çaldı
Yalvaran yaşlarımı nice cenazelerde
 Ama, bak, onlar sende kaldılar göçseler de,
 Sen gömülü sevginin yaşadığı mezarsın,
 Yitirdiğim dostlardan kalma andaçlar orda,
 Benden ne aldılarsa hep senin olsun varsın:
 Artık yalnız senindir neler varsa onlarda.
 Hepsi birleşmiş sende; hepten seninim bende

 SONE 32
 Benim ömrüm bitince hâlâ yaşıyorsan sen,
 Hoyrat ölüm gömünce kemiklerimi yere,
 Talihin cilvesiyle bir göz atmak istersen
 Ölmüş dostundan kalan zavallı dizelere,
 Karşılaştır hepsini bugünkü yapıtlarla:
 Çok gerisindedirler ustaca yazanların:
 Onları şiir diye değil aşk için sakla:
 Katına çıkamazlar bahtiyar ozanların.
İçinden geliyorsa bana söyle şunları:
“Güçlenseydi dostumun Esin Perisi hele,
“Yaratısı aşardı aşkından doğanları.
“Allı pullu yürürdü yüksek rütbelilerle.
  “Ama o öldü, yeni ozanlar ondan üstün:
“Onlarda sanat dostta aşk okuyorum bugün.”

SONE 33
 
Ne görkemli şafaklar görmüşümdür, hükümdar
 Gözleriyle dağlara koyar en şanlı süsü,
 Altın yüzü öptükçe yemyeşil olur kırlar,
 Soluk sulara yaldız kaplar kutsal büyüsü.
 Ama birden bırakır gökten inmiş yüzüne
 Saldırsın diye hınzır bulutların yığını,
Sonra saklar yüzünü üzgün dünyadan yine,
 Batıya kaçıp gizler kararan varlığını;
Sevgili güneşim de doğup ruhuma doldu
 Bir sabah zaferlerle görkemlerle erkenden,
 Ah, sonra gitti, ancak bir saat benim oldu,
 Kara bulutlar onu yine gizledi benden.
 Bu yüzden ona karşı sevgim kapılmaz hınca,
 Yerdekiler solmaz mı gökte güneş solunca?

 SONE 34
 
Öyle güzelim bir gün vaad edip sanki neden
 Pelerin giydirmeden yola çıkarttın beni
İndi de kem bulutlar yarı yola gelmeden
 Hain duman gizledi senin alıp görkemini
 Bora görmüş yüzümü yağmurlar ıslatınca
 Yetmez bulutu delip kurulamağa koşman:
 Övgü olmaz yarayı iyi eden ilâca
 Utanç denen illete olamıyorsa derman.
 Senin utanman benim yüreğimi dağlamaz;
 Sen pişmanlık duysan da olanlar yalnız bana;
 Suçlunun üzüntüsü, pek teselli sağlamaz
 O suçun çarmıhını sırtında taşıyana.
 Ah, sevginden dökülen o inci gibi yaşlar
 Onlarda şerre fidye, illetlere deva var.

 SONE 35
 
Yakınmasan da olur artık kötülüğünden:
 Güllerde diken vardır, gümüş çeşmede çamur;
 Tutulur ay ve güneş, söner bulut yüzünden;
 En şirin tomurcukta iğrenç kurtlar bulunur.
 Kusursuz insan olmaz, bende de kabahat az mı?
 Örnekler verip haklı bulmak suç işleyeni?
 Bu özürler büsbütün ahlâkını bozmaz mı?
 Günahlarından öte bağışlamışım seni.
 Benim aklım savunur senin şehvet suçunu;
 Avukatın gibiyim dâvâcın olsam bile:
 Suçlu ben’im, yargıca kendim söylerim bunu,
 İç savaşa tutuşur bende nefret sevgiyle.
 Suç ortağı olmaya gösteriyorum rıza
 Hiç acımadan beni soyan tatlı hırsıza.

 SONE 36 (Favorilerimden :)
 
İtiraf edeyim ki ikimiz apayrıyız
 Birleşik olsa bile bölünmeyen sevgimiz:
 Bu utanç lekeleri bende kalacak yalnız,
 Bana nasib olacak çile doldurmak sensiz.
 Duyduğumuz sevgiler birdir bir bakıma,
 Yaşamımızı bölen acıklı ayrılıklar
 Sevginin birliğini altüst edemez ama,
 Sevişmenin tadından tatlı saatler çalar.
 Sevgilim olduğunu açıklamam artık ben
 Yanıp yakıldığım suç, lekeler,diye seni,
 Bana iyilik edip şeref veremezsin sen
 Feda etmeden kendi adının şerefini:
 Sakın buna kalkışma; öyle ki sana sevgim,
 Benim olduğun için iyiliğin de benim.

 SONE 37
 
Seyredip haz duyar ya çökmüş bir baba hani
 Kabına sığamayan delifişek oğlandan,
 Ben de, kaderim yaman sakat edeli beni,
 Huzur duyarım senin erdeminden, vefandan.
 Güzellikle soyluluk, servet, akıl hep sende
 Bunlardan biri, ya da hepsi, ondan da fazla.
 Hakçası bu: başına taç oldu onlar; ben de
 Bu eşsiz hazineye katılıyorum aşkla.
 Ne sakat, ne zavallı, ne acıklıyım artık
 Bana öyle yaman güç verdikçe senin gölgen,
 Yeter de artar bile senden aldığım varlık:
 Görkeminden bir parça alıp yaşıyorum ben.
 Dilerim senin olsun en iyi ve en kutlu;
 Bu dileğimle bile olurum on kat mutlu.

 SONE 38
 
Çeker mi benim Esin Perim konu kıtlığı
Sen şiirime sebil ettikçe soluğunu,
 Yanında kaba kâğıt kalemin kof kaldığı
Hoş varlığın oldukça bana en tatlı konu?
 Ah, tüm teşekkürleri, övgüyü kendine sun;
 Varsa, al, yazdığımda değerli gördüğünü.
 Sen yaratıcılığa ışıklar saçıyorsun.
 Sanki kim dilsiz kalıp yazamaz ki övgünü.
 Sen onuncu Peri ol, kötü ozana gelen
 Yaşlı dokuz Periden on kat yüksek değerin;
 Gür esinlerle dolu Peridir sana gelen:
 Bu günü aşan sonsuz dizeleri getirsin.
 Bu deney çağına hoş gelirse Esin Perim,
 Üzgüsü benim olsun, övgüsü senin derim.

 SONE 39
 
Ah, nasıl efendice övgüler sunsam sana?
 Hep senin değerindir bende varsa bir değer,
 Kendimi övmek sanki ne kazanç sağlar bana?
 Böbürlenmektir sana söylediğim türküler.
 Sırf bu yüzden bile biz yaşamalıyız ayrı;
Tek diye bilinmesin güzel aşkız artık:
 Sana verebilirim salt hakkın olanları
Hele bir gerçekleşsin aramızda ayrılık.
 Ah, yokluk, sen kimbilir ne korkunç bir işkence
 Olurdun, uzaklığın acısı sağlamasa
 Sevgi düşünceleri gibi hoş bir eğlence,
 Zaman ve hayal gücü, yüreği dağlamasa;
 Sen öğretmiş olmasan nasıl çift olurmuş tek
 Burda bulunmayanı var gücünle överek.

 SONE 40
 
Hepsini al, sevgilim, ne sevgi varsa bende,
 Çoktan senin olmayan ne sevgi sağlarsın ki?
 Gerçek der misin ona eline geçirsen de,
 Sevdiklerimin hepsi sende değil mi sanki?
 Sevgilimi alırsan gerçek sevgim uğruna
 Ses çıkarmam onunla keyif sürdüğün için;
 Sevgime sırt çevirip el uzatırsan ona,
 Kendini aldatırsan suçun büyüğü senin.
 Tatlı hırsız, yine de bağışlarım suçunu
 Sen varımı yoğumu alırsan bile benden;
 Oysa daha acıdır, sevenler bilir bunu,
 Sevginin haksızlığı nefretin sillesinden.
 Güzel sürtük, kötülük iyi görünür sende;
 Biz düşman olmayalım can evimi söksen de.

William Shakespeare SoneleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin