-6-

186 7 2
                                    

  Hissettiğim tek şey korkuydu. Ölüm korkusu. Yalnızdım. Hayatım boyunca yalnızdım. Ve şimdi yalnız ölecektim. Ardımda kanserle savaşa bir anne, kızının ve eşinin nerede olduğunu bilmeyen bir baba ve torununun varlığını yeni kabul eden bir dede bırakacaktım. İstanbul’a gelir gelmez varlığımı istemeyen ama beni arayarak tüm İstanbul’u ayağa kaldıracak bir Mete bırakacaktım. Mustafa amca ve Gülfem’i bırakacaktım. Ve şu anda gözünü bile kırpmadan beni izleyen Doruk’u bırakacaktım..

  Mete’nin ağzından

  Kaçak kızımızı alışveriş merkezine bıraktıktan sonra eve gidip dinlenmeye karar verdim. 2 saat sonra alışveriş merkezinin giriş kapısında buluşacaktık. Eve geldiğimde televizyonu açıp maç özetleri izlemeye başlamıştım. 

  Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan saat 19.00 olmuştu. Oyalanmadan arabaya binip alışveriş merkezine sürdüm. Geldiğimde saat 19.25 olmuştu. Giriş kapısına gelip beklemeye başladım. 

  Saat 20.00

Diyar Hanım, beni yarım saat bekletmenin hesabını verecek. Telefonunu da açmıyordu, belki biraz merak etmiş olabilirdim. İçeri girip kuaför aramaya başladım. Hiçbir katta kuaför bulamayınca tekrar giriş kapısına geldim. Hala burada değildi. 

  Telefonumun titremesiyle telefonumu cebimden çıkarıp arayana baktım. Babam arıyordu. Önemli bir şey olmadığı sürece beni aramadığını bildiğim için endişelenmiştim.

  “Diyar nerede!”

  Babamın bu cümlesiyle ona ne olduğunu tahmin etmem zor olmadı. İçeri koşar adım girerek güvenliği buldum. Adamı yakasından tutarak “Bana kamera kayıtlarını getir, hemen!”

  Adam alayla “Her isteyene güvenlik kamera kayıtlarımızı veremiyoruz.” Diyerek yavşakça sırıtmaya başladı. Bu adam benim kim olduğumu bilmiyor muydu? 

“Ben Mete Poyrazoğlu. Şimdi getir.” 

  Adam korkarak yutkundu ve “Kusura bakmayın efendim, bu taraftan buyurun.” Diyerek beni güvenlik odasına yönlendirdi. İçeri girdiğimde adama “Saat 17.30’dan itibaren tüm kayıtları incelemek istiyorum.”

  Orada bulunan görevli birkaç tuşa dokunup görüntüyü ayarladı. Ve işte tam karşımda duran kız önce tüm katları gezip kuaför aramıştı daha sonra bulamadığı için hızlı adımlarla dışarı çıkmıştı. O dışarı çıkınca görüntü değişti ve dış kameradan onu izledim. Alışveriş merkezinin kapısından çıktığında önce dışarıyı izledi sonra seri adımlarla yolun hemen karşısındaki sokağa girip gözden kayboldu. Vakit kaybetmeden bulunduğum odadan dışarı çıktım ve çıkmadan hemen önce "Kayıtları Poyrazoğlu Şirketine gönderin." dedim. Sinirle dışarı çıkıp Ufuk’u aradım. Olayı kısaca anlatıp “Bana hemen Diyar’ı bul.” diyerek telefonu kapattım.

  Diyar’dan 

 Doruk hala bana bakıyordu ve ben gözlerimi ondan alamıyordum. Abisi sinirle yanıma gelip kolumu sıkıca kavradı ve bana “Mete Poyrazoğlu neden seni arıyor?” diye bağırdı.

  “Bi-bilmiyorum.”

  Abisi, Doruk’un yanına gidip kulağına bir şeyler fısıldadı. Doruk’un yüzü bir anda bozuldu ve beni kolumdan tutup odaya götürdü. Yüzüme bile bakmadan kapıyı kilitleyip dışarı çıktı. Abisinin ona ne dediğini, Mete’nin beni bulmak için neler yaptığını düşünerek saatlerimi harcamıştım. Ama tek bir nedene bile varamamıştım. Uykusuzluk gözlerimden akarken, dayanamayıp kendimi uykunun kolları arasına bıraktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 03, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KAÇAK KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin