8

5.1K 377 344
                                    

"10 saniye içerisinde soyunabilir misin?"

"Efendim?"

Sustu. Gözlerimin içine baktı, aralık dudaklarından soluk alıp verdi ve bakışları bel altıma düştü yine.

"Eğer bu gece beni becermeden buradan gidersen," dediği vakit o derin sesiyle, yeniden gözlerimi bulan gözleriyle, nefesimi tuttum. "Yarından itibaren bir penise sahip olamazsın."

Mecazen mi dedi, gerçekten mi dedi bilmiyorum ama, benim ayaklarım aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdi.

Çünkü çok laf yapan ağzını doldurmak, otu boku sorgulamaktan daha iyi gibi geldi.

Dudaklarımın arasında yabancı bir tat, daha önce tüketmediğim bir sıvı olup izini bırakıyordu damağıma. Dilinin ucu etime her çarptığında aklımı kaybedecek gibi oluyordum.

Derin derin mırıldandı. Ellerim fütursuzca vücudunun çıplak yerlerini kapladı. Sıyırdığım kıyafeti hala zemine ulaşmamış, ittirmem için yerini koruyordu.

Arzuluydu, çokça arzulu. Beni tanımıyordu, adımı öylesine bi' heriften öğrenmiş, bakışları birkaç kez anca değmişti yüzüme. Ona rağmen arzuluydu; sanki uzaktan uzağa birbirini izleyen, kavuşmayı bekleyen gizli aşıklarmışız gibi.

Şikayetim yoktu. Başını sağa sola yatırıp her şeyi devralırken, beni yatağa doğru çevirip geri geri yürütürken, böylesine bir şeyi bir daha yaşayamayacağımın bilincindeydim; asla şikayetim yoktu. Kendimi ondan aşağı görmekten alıkoyamasam da, kabullenirdim zamanla.

Sonra, adımı sayıkladı.

"Jungkook-ah..."

Gözlerimi araladım. Beni yatağa oturttuğundan aşağıdan bakıyordum ona. Daha fazlasını görmek adına çektiğim kıyafetinden kurtuldu ayak bileklerini çıkararak. Bir dizini yanıma, yatağa yasladı, parmakları ensemden doğru saçlarımın arasına daldı. Kendisine baktırıyordu ama o bakmıyordu gözlerime. İnceliyordu her bir yanımı. Nereden başlayacağını düşünüyordu bu akşam yemeğinde.

"Bunu beklemiyordum." dedi.

Ben de beklemiyordum. Niyetim az buçuk bu olsa bile, gerçekleşmesini beklemiyordum.

"Umulmadık şeyler daha eğlencelidir."

Gülümsedi. "Öyle." Burun uçlarımız sürtündü birbirine. Nefesi ıslak dudaklarımın hemen önündeydi. İçimi titretiyordu bu yaklaşımı, saklayamayacağım kadar. Ellerime uğraş gerekiyordu heyecanımı bastırmak için. Çizmesine uzandım ben de. Güzel bacaklarını okşayarak, çizmesinin başlangıcını kavradım.

"Maskeni çıkarmayacak mısın?"

Haddim değildi ama sormak zorunda hissettim. Tenimin buluşacağı adamın yüzünü saklıyor oluşu garip geliyordu.

Cevap vermedi. Gözlerinin içine bakmayı, çizmesini aşağı indirmeyi sürdürdüm.

"Bunun için biraz erken olduğunu düşünüyorum."

"Erken?"

Tek kaşım havalanmış şekilde, kaldırdığı ayağından çıkarıp attım çizmeyi. Göz kontağımızı bozmadan bacağının iç tarafına gittim, öpücük kondururken kapandı gözlerim. Saçlarımı tutan parmakları sıkılaştı.

"Elimde bir şey olmalı."

"Bu bana güvenmediğin anlamına mı geliyor?"

"Hayır ama..." Öpücük dizerek kasığına kadar geldikten sonra, aşağıdan ona baktım yine. Göğsü yükseldi, dudakları aralıklığını korudu; mırıldandım.

Peeler || TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin