SÜRPRİZ

2.4K 43 0
                                    

Ne zamandır uyuduğumu bilmiyorum. Kolum acıyodu. Gözlerimi açtığımda koluma baktım. Serum takılmıştı. Etrafıma baktığımda hastanede olduğumu anladım. Yan tarafıma baktığımda miran koltukta uyuyordu. Saate baktığımda sabah 8'di. Başım ağrımaya başlamıştı. Sonra dün gece geldi aklıma. Miran yüzünden bu haldeydim. Acaba amcalara noldu? Gerçi amca bi şekilde halletmiştir. Rüyam aklıma gelmişti. Resmen bu olucakları önceden gördüm. İçeriye hemşire girince yerimde doğruldum. Hemşire önce mirana sonra bana baktı ve '' günaydın nasılsınız?'' dedi. Bende '' günaydın sadece başım ağrıyor'' dedim. Hemşire kolundaki seruma bakıp '' attan düşüp başınızı çarpmışsınız ondan merak etmeyin ciddi bi durumunuz yok siz şimdi kahvaltınızı yapın daha sonra doktor bey gelip sizi bilgilendirecek'' dedi. Bende '' tamam teşekkürler. Peki ailem burada mı?'' dedim. Hemşire de gülümseyerek '' beyefendi izin vermedi dün ortalığı birbirine kattı size bişey olacak diye sonrada herkesi gönderdi.'' dedi mirana dönüp baktım sonra önüme dönüp. Kafamı tamam anlamında salladım.

***
Hemşire dışarı çıktı. Bende kahvaltı yapmaya başladım. Ama bir türlü yiyemiyordum. Her yerim ağrıyordu. Bir anda kolumu kaldırdığım için acımıştı ve ufak bi inilti ağzımdan kaçmıştı. Miran bi anda kalkıp yanıma geldi. '' elçin iyi misin bişey mi oldu bekle doktoru çağırıyım.'' dedi telaşlı bir şekilde. '' hayır gerek yok '' dedim. Ve önüme dönüp kahvaltı yapmaya başladım. Ama kolun acıdığı için bir türlü yapamıyordum. Miran bi anda elimden çatalı alıp peynire batırdı ve bana uzattı. Ona sinirle baktım tam konuşucakken bana '' sakın istemiyorum deme eğer yemezsen ben zorla yediririm.'' dedi. Bende sadece göz devirdim. Miran yavaşça bana kahvaltı yaptırdı. Daha sonra tepsiyi dışarıya götürdü. Yanıma oturup '' dün çok korktum sana bişey olacak diye niye ata bindin canının hiç mi kıymeti yok '' dedi bende '' eğer   gelmeseydin böyle olmazdı hem sanane '' deyince sinirlendi ve '' nedemek banane kızım sen benim karım olcaksın karım anladın mı? '' dedi sonra ayağa kalktı ben tam karşılık vericekken içeri doktor girdi. Beni muayene ederken miran doktoru öldürcek gibi bakıyordu. Daha sonra doktor bilgi verdi ve bize çıkabileceğimizi söyleyip çıktı. Mirana dönüp '' benim kıyafetlerim nerde?'' dedim oda '' dün çıkarmışlar sonrada attık zaten ben senin için getirttim deyip birkaç poşet uzatıp al bunları giy bekliyorum'' dedi. Bende tamam deyip içerideki lavaboda giyindim.
Çıkmadan önce çıkış işlemlerini hallettik ve çıkıp arabaya bindik.
Tam arkaya binicekken miran beni öne oturttu. Kemerini taktım ve sinirle ona baktım.

***
Yarım saattir yoldaydık. En sonunda dayanamadım ve '' sen benim yerimi nerden buldun?'' dedim. Miran sadece bana baktı. '' sana söylüyorum amcalara naptın onlara zarar vermesin dimi '' dedim. Yine sadece baktı. İyice sinirlenmiştim. Ve bağırarak '' sana diyorum ya cevap versene'' dedim. Miran arabayı durdurup '' bi daha sakın bana bağırma'' diyerek adeta kükredi. Daha sonrada '' eve gidince öğrenirsin nerden öğrendiğimi ha bide o yaşlı insanlara da bişey yapmadım evlerindeler.'' dedi. Rahatladım en azından amca iyiydi. Miran arabayı çalıştırdı. Bende kafamı cama yaslayıp beni nasıl bulduğunu düşünmeye başladım.

***
Sonunda gelmiştik. Bi konağın önünde durduk. Ev diye diye bu koca yerden mi bahsediyordu diye düşündüm. Kapıda iki koruma vardı. Miranı görünce hoşgeldiniz ağam dedi. Sonra içeri girdik. Herkes avluda oturmuş sohbet ediyordu. Bizi görünce hepsi yanımıza geldi. Ben ise o sırada etrafına bakıyordum. Mardinin bu denli güzel olduğunu duymuştum. Bu taştan konaklar hep ilgimi çekmişti. Daha sonra amcamı aradı gözlerim ve ordaydı gözgöze geldik. Bana üzgünce baktı. Bende burukça gülümsedim. Sonra miranın yengesi meryem hanım'' hoşgeldin kızım nasılsın'' dedi bende ''  iyiyim''  dedim. Annem ve babam gelip bana sarıldı. Daha sonra herkesle sarıldım. Avluda ki masaya oturduk. Miran benim yanıma oturmuştu. Mirana yaklaşıp'' hadi söyle nasıl buldun beni'' dedim. Miranda kafasını sallayıp. Evin kalfası olan semra teyzeyi çağırdı. '' Semra ana merti çağır da elçinle tanışsınlar ''dedi. Dedem ise '' şimdi zamanı mı miran ağa'' dedi. Miran ise '' zamanı dedem''  dedi. Daha sonra Semra teyze geldi. Arkasından gelen kişilerle hemen ayağa kalkkadar.Resmen arkadaşım gülcan burdaydı. Yanında ise mert el ele geliyorlardı. Koşarak yanlarına gittim.'' knk senin burada ne işin var yani sizin'' dedim. Gülcan bana '' knk biz evlendikten mertle dedi. '' neeee '' diye çığlık attığımda herkes bana korkuyla bakıyordu. Daha sonra mert '' evet elçin Semra benim annem gülcanda bilerek senin okuluna geldi'' dedi. Ben ise sadece şaşkınca onları dinliyordum. Resmen beni kandırmıştı. Sırf bana yakın olmak için kardeşim dediğim insan arkamdan bin bir türlü yalan uydurmuştu. Buda yetmez miş gibi yerimi de o söylemişti. Peki ya nisalar onlarda bu işin içindemiydi. GÜLCAN dönüp '' nisalar?'' dedim. Oda bana '' hayır onların hiçbişey den haberi yok. Bak elçin özür dilerim biliyorum şu anda çok üzgünsün ama hepsi senin iyliğin için '' dedi. Daha fazla dayanamayıp tokadı bastım o ise sadece özür dilerim diyip durdu. Bende babama dönüp '' daha kaç yalanınız kaldı ha daha kimler var bu işin içinde ya ben senin kızınım sen bana bunu nasıl yaparsın ha hangi baba hangi anne bunu yapar'' dedim. Artık sesim kısılmak üzere idi. Nefes alamıyo gibiyidim. Bunlar çok fazlaydı. Mirana dönüp'' sana yemin ediyorum seninle asla evlenmiycem asla'' dedim o ise bana '' korku ile bakıyodu. Sonra gülcana dönüp '' bi daha sakın bana yaklaşma anladın mı?'' dedim. Dedeme dönüp '' bu yaptığından umarım çok pişman olursun'' dedim. Herkese içimdekileri söyledim. Yalnız kalmaya hava almaya ihtiyacım vardı.
Konaktan çıktım, daha fazla kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım. Miran ise peşimden geliyordu. İlk başta babamlarda gelicekti ama miran şimdi sırası değil demişti. Başım ağrıyordu. Gözyaşlarım yüzünden önümü göremiyordum. Hiç bilmediğim bi şehirde öyle yürüyodum. Sonra bi yola saptım. Uzun bi yol etraf dağlarla kaplıydı. Ata binen bir iki kişi bu uçsuz bucaksız ovalarda at biniyordu. Ne kadardır yürüyordum bilmiyorum. Ama yorulmuştum. Miranın da hala arkamda olduğunu hissediyordum. Sonra bi uçurum kenarına geldim. Bi ağaç vardı kocaman bi ağaç süslüydü. Belli ki dilek ağacıydı. Ağacın yanına yürüdüm. Ama uçurum kenarındaydı. Miran bi anda kolumdan tutup '' sakın düşündüğüm şeyi yapma'' dedi sesi titriyordu. Soğuktan burnu ve yanakları kızarmıştı. Tahminen atlıycağımı düşündü. Ama onlar yüzünden canımdan olucak değildim.
Kolumu elinden kurtarıp yanından geçerek ağacın dibine gelip oturdum. Hava kararmaya başlamıştı. Bütün mardin oturduğun yerden gözüküyodu. Öylece ağlayıp marşını izliyordum. Hava soğuktu ve iyice soğumaya başlamıştı. Benim ise üstümde sadece uzun bir elbise ince bi ceket vardı üşümüştüm. Miran yanıma oturdu. Bana peçete uzattı bende aldım. Sonra bana kabanını çıkarıp verdi. Ama almadım. Oda etraftan bi kaç odun ve çalı çırpı topladı. Ateş yakıp yanıma oturdu.
Bu durumumdan korktuğu belliydi.
Mirana dönüp '' neden ben yada niye kendi yaşında biri değilde ben? '' diye tek seferde sordum. Miran sıkkın bi şekilde nefesini verdi. Ellerimi ellerinin arasına aldı çekmeye çalıştım ama izin vermedi. Gözlerimin içine baktı ve '' bende böyle olmasını istemem. Ama mecburum dedi.
- niye peki neden mecbursun?
- bak şimdi zamanında aksoy aşireti ile doğan aşireti düşmanlarmış. Ama iki tarafta çok kan döküldüğü için bu düşmanlığa son vermek için bi anlaşma yaptılar. Anlaşmaya göre bi düğün olacaktı. Sizden bi kız alacaktık. Tabi o zmn baban evli değildi. Sizin evin en büyük erkeği baban olduğu için babanın kızı bizim aksoy aşiretinin büyük oğlu ile evlenecekti. Bizim aşiretin en büyük oğlu ben olduğum için ben evlenecektim. Sonra senin baban izmire gitti bu anlaşmaya karşı geldi ama çok fazla kan döküldüğü için deden geldi ve sizi buraya getirdi. Ve en büyük sen olduğun için seninle benim evlenmemize karar verildi. Yani anlıycağın babanlarda bu durumdan memnun değil ama desenler yüzünden kimse ses çıkaramıyor.
- şimdi biz hiç Suçumuz olmadığı halde hayatlarımızı mahvedeceğiz öyle mi
- öyle ama bak sana yemin ederim sana asla zorla dokunmam. Seni asla üzmem sana arkadaş olurum tabi sende istersen. Arkadaşım olurmusun?
- bilemiyorum. Yani ben kafam çok karışık.
- biliyorum. Bak sen ne zmn istersen kararını söyle olurmu?
- olur. Artık eve gitsek olurmu.
- olur.

***
Eve geldik daha sonra dedem bizi kendi konağına götürdü. Miranlarla aramızda iki sokak vardı. Dedem bana '' hadi torunum gel yemek yiyelim'' dedi. Bende '' ben yemiycem uykum var.'' dedim. Dedem de '' peki torunum müzeyyen seni odana götürsün'' dedi.  Daha sonra konağın kalfası müzeyyen beni odama getirdi en üst katta benim odam vardı. Odanın karşısında ise teras vardı. Allahtan bu katta bitek ben varım. Odamda gayet büyüktü. Müzeyyen ablaya'' kardeşimi çağırır mısınız?''  Dedim. Oda bana '' tabiki kızım'' dedi. Ve gitti kardeşim Beyza geldi. '' Beyza benim kıyafetlerin nerde?'' dedim. Bi dakika deyip gitti sonra elinde bi çantayla döndü.'' teşekkür ederim'' dedim. ''Herşey iyi olucak'' dedi. Ve yanağımı öpüp gitti. Konak sessiz olmuştu. Saatte geçti. Pijamalarımı alıp lavaboya girdim. Bi duş aldım daha sonra pijamalarımı giyip saçlarımı ördüm. Yatağa uzanıp bugün olanları düşündüm. Sabah mirana yemin edip seninle evlenmemiş demişken şimdi evlenmeli miyim diye düşünüyodum. Sonra gülcanın yaptıkları aklıma geldi . gözlerim dolmaya başlayınca derin bi nefes aldım sonrada kendimi uykunun kollarına teslim ettim

Evet bu bölümde bu kadar.
Umarım beğenmişsinizdir.
Lütfen oy verip yorum yapın😊😊

Ayrıca instagramdan hikaye hakkında soru sormak isterseniz.
Cansu.akay.5473 hesabını takip edebilirsiniz. DM cevap veriyorum..
Ppde bi kız çizimi var...

AŞİRET AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin