Sabah gözlerimi yavaş yavaş açıp etrafıma bakındım eşyalarım kurumuştu ama bir eksiklik vardı çantam, çantam yoktu dün okulda unutmuş olmalıyım kolumdaki saat'den geç kalktığımı fark ettim hızlıca üstümü giyinip dışarı çıktım. Koşarak okula yol aldım yolda titrediğimi fark ettim ateşim vardı ve biraz halsizdim dün akşam islandıktan sonra evimin soğuk olması yüzünden olmuş olmalı bunu pek takmayarak yoluma devam ettim, okula vardığımda yavaşca sınıfıma doğru gittim. İçeri girdiğimde gözüm tae'yi arıyordu işte ordaydı kafasını sırasına gömüştü sesiz bir şekilde sırama oturdum evet cantam buradaydı içinde ise bir kağıt parçası vardı. Kağıdı yavaşca açıp okudum üstünde "eğer bana karşı hislerin varsa okulun deposuna gel , taehyung" yazıyordu ne yapacağımı şaşırarak zilin çalmasını bekledim bekledim dakikalar zar zor geçiyordu, sonunda zil caldı gitmekte tereddüt ettim ama karalıydım okulun deposuna gittim kapı açıktı. Kapıyı yavaşca ittirdim içersi biraz aydınlıktı içeri girdim görünürde hiç kimse yoktu, dışarı çıkmak için arkamı döndüm kapıya yaklaşmıştımki içeriden ayak sesleri geldi ve bir kahkaha sesi. Hayır yoksa düşündüğüm şeymi, arkamı döndüm kahkahalar artmıştı tae oradaydı etrafında ise bir sürü insan hepsi bana gülüyordu. Koşarak okuldan ayrıldım yağmur çok şidetli yağıyordu çok halsizdim ama umrumda değildi, han nehrinin üstündeki köprüye gelebilmiştim.
Taehyung'dan
Bora'nın kalbi kırılmış olmalı aynı zamanda benimde kalbim kırılmıştı ne oluyor yoksa ona gerçekten aşık mı oluyorum. Onu bulmam gerek, bora'nın ardından bende okuldan çıktım onu kaybetmiştim akşama kadar onu aradım hala yağmur şiddetli bir şekilde yağıyordu sonunda han nehrinin üstündeki köprüde buldum onu, sırıl sıklam olmuştu o...o ağlıyordu yanına yaklaştığımda titredigini gördüm ve bağırdım.
-park bora!
Bana döndüğünde benden nefret edermişcesine baktı ve köprünün karşı tarafına doğru yol aldı onun peşinden koştum
-bora lütfen dur beni dinle!
-defol git peşimden gelme!
Diyerek arkasını döndü ve yavaş adımlarla ilerledi. Olduğum yerden bora'nın ayrılışını izledim zar zor yürüyordu peşinden koşmak isterdim ama hayır yapamam. O gittikten sonra bende evime gittim gece yarısı olmuştu yatağımda bir o yana bir bu yana dönüp duruyordum evde tek yaşıyordum bu yüzden ev sesizdi ve ben tek park bora'yı düşünüyordum bu yüzden uyuyamıyordum.
Ertesi sabah
Park Bora'dan
Dün akşam eve geldiğimde evin soğukluğu ile birlikte daha da kötüleşmişti sabah hareket edemiyordum açlık bir yandan ateş birde hastalığım beni öldürmek üzereydi yerimden kıpırdayamıyordum öylece can çekişiyordum.
Taehyung'dan
Yemek yemeden okula gittim bora'yı merak etmiştim. İki ders boyunca gelmemişti bu yüzden gizlice babamın (müdürün) odasına girip bora'nın dosyasını aldım ve adresini kayd ettim okuldan çıkıp adrese gittim burası terk edilmiş harabe bir bina. İçeri girdiğimde bunun saçma bir karar olduğunu düşünerek geri gidecektimki yerde bora'nin kol saatini gördüm bu bora'nin burada olduğuna dair bir işaret sırasıyla tüm dairelere baktım sonunda bir kapı buldum kilitliydi daha doğrusu sıkışmıştı, kapının altına baktım ve altına sıkıştırılmış olan şeyleri çıkardım, kapıyı açtım içeride doğru dürüst hiç bir sey yoktu burnuma sadece ağır bir toz kokusu geliyordu park bora oradaydı be titriyordu çok fazla titriyordu ona yaklaştım
-tae...tae( halsiz bir şekilde )
-şşşşt konuşma sadece bana güven
Bora'yı bu pis yerden çıkardım ve kendi evime götürdüm onun ateşini düşürebilmek için soğuk suyu bir bez yardımıyla yüzüne, kollarına ve bacaklarına yaydım. Ateşi yavaş yavaş düşmeye başlamıştı ve titremesi azalmıştı. Bora'yı kendi yatağıma yatırıp başında bekledim daha doğrusu onu izledim o kadar huzurlu uyuyordu ki benimde yavaş yavaş gözlerim kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntihar/K.T.H.
Fanfictionkorede 17 yaşında ailesi olmayan bir kız, Park Bora yetimhaneye gitmez ve hiç bir akrabası yoktur. Kız bu sırrını en az 18 yaşına kadar saklamaya çalışır ama bu işi zorlaştıran şey gittiği lisenin müdürü olan kim do-jin'in oğlu kim taehyung'dur taeh...