NOT Hadi başlayalım. Bildiğiniz bütün kötü karekterleri unutun...
Sevmek acıya tabi miydi kulaklarını sağır eden kahkaha seslerine kocasının alaycı bakışlarına maruz kalmak o kadar onur kırıcı bir durumdu ki kalkıp gitmek odasına kapanmak istiyordu.
Ama elini kolunu bağlayan kocası kalkıp gitse bacaklarını kıracak bunu ona pişman edecek cinsten bir adamdı. Bir çok kez kumasını dövmesine asağılamasına ne yazık ki şahit olmuştu.
Tabi Hazar Yazgı'yı affettirmek uğruna bir haftalığına balayına götürmüş bugün geri dönmüşlerdi.
Kaynanası oğlunun dönüşü şerefine yemekler hazırlatmış maaile arka bahçede kurulan masada yemeğe oturmuşlardı.
Mesaj sesi uğultuyu keserken Melek telefonu yanına aldığına lanet ediyordu.
Az çok kimin mesaj attığını biliyordu. Bu yüzden telefonu sessize almış olsada kocasının bıçak kadar keskin gözleri çoktan üstüne sabitlenip kalmıştı.
Melek başını kaldırıp Serdar babasına yani kayınbabasına baktı.
"Baba müsaaden varsa odama çıkabilir miyim?" Gelinin hüzün barındıran gözlerine mahcup mahcup bakan yaşlı adam oğluna içinden küfür ediyordu.
"Tabi çık kızım sen dinlen epey yoruldun bugün bazıları gibi yan gelip yatmadın" derken gram sevmediği ikinci gelinine laf atıyordu.
Hazar ise sinirden deliye dönmek üzereydi. Karısının onu ailesinin içinde yok sayması öfkesini harlamıştı.
"Babamdan değil benden izin alacaksın Melek Hanım" derken elini yavaşça masaya vuruyordu. Kocasının bu tavrını çok iyi bilen Melek usulca yutkundu.
"Ben senden izin almayı bırakalı çok oluyor şimdi izninizle" diyip odasına çekildi.
Yazgı kocasının öfkeden deliye dönen gözlerinin farkında olarak ondan biraz uzaklaştı.
Tekrar bu adamın öfkesini üstüne almak istemiyordu. O hataya bir kez düşmüş ağzının payını almıştı.
Sadece sevgi aşk tek kadın olmak istemiş aldığı cevabı ise hayatı boyunca unutacağını hiç sanmıyordu.
Bir hafta önce kuma geldiği bu yalı onun cehennemi oluyordu. Yuva üstüne yuva kurulmazmış bunu acı acı anlasada pes etmeye niyeti yoktu.
Hazar onun koynuna girmiş kadını yapmıştı. O geceyi ölse unutamazdı. Yazgı kocasının çekim alanına çoktan kapılmış gidiyordu.
Hazar Meleğin ardından hışımla masadan kalkmış merdivenlere yönelmişti.
"Sakın gelinime el kaldırayım deme Hazar " babasının sözlerini kulak ardı eden Hazar karısıyla kaldığı odaya daldı.
Melek odasına girer girmez gelen mesajı telefonundan silmiş komidinin üstüne bırakmıştı.
Üstü başı yemek ve is kokuyordu neymiş Yazgı hanım mangalı çok seviyormuş suratını iğrenir gibi buruşturup banyayo girdi.
Kocasının odaya girdiğinden bir haber kıyafetlerini çıkartıp ılık suyıu açtı.
Suyun altına girmiş bedeninden akıp giden ılık suyun keyfini çıkarıyordu. Bu oda onun mabedi olmuştu, bu taş duvarlar acısına şahit olsada, konağın insanı kadar acımasız değildi.
Bornozuna sarılmış saçlarına kısa havluyu koyup banyodan çıkmıştı. Hazarın yatağın üstünde elinde kendi telefonuyla oynarken görünce korkmuştu.
Karısının korkudan atan kalbinin sesini duyuyordu. Meleğin kimlerle görüştüğünü veya o küçük aklıyla ne planladığını elbet öğrenecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşk Bir Tebessüm(Tamamlandı)
Ficção GeralTebessümü beni mutlu ediyordu. Hele o kor alev gibi yanan gözleri sıcacık elleri ellerimi kavradığı an göz göz geldik, geldiğimiz bu muhteşem çiçek tarlası o kadar güzeldi ki hem aşık olduğum adamın kokusu hem çiçeklerin o nefis kokusu! Yere serdiği...