𝕾𝖊𝖗𝖊𝖓𝖉𝖎𝖕𝖎𝖙𝖞

2.3K 112 139
                                    

"Jungkook, bebeğim?"

Jungkook uzandığı yatakta arkasını dönüp açılan kapının ardından ona bakan hyungunu gördüğünde gülümsedi.

"Uyanmışsın. Neden beni çağırmadın?"

"Yeni uyandım, Tae hyung. Birazdan çağıracaktım."

Taehyung gülümseyerek içeri girdi ve yatakta uzanan bedenin saçlarını okşayarak öptü. "Hadi o zaman, kalkma zamanı. Önce bir güzel kahvaltı yapacağız, sonrasında da benimle okula geleceksin."

Jungkook hyungunun sözleri ile şaşırarak gözlerini ona dikti. "Okula mı? Ben mi?" Taehyung küçük kardeşinin masum ve tatlı ifadesine kıkırdayıp başı ile onayladı.

"Evet, okula ve seninle. Okula her gittiğimde evde seni yalnız bıraktığım için endişeleniyorum. Seokjin hyung ne zaman çağırsam geliyor ama onun da okulu ve ödevleri oluyor. Bu yüzden seni de okula götüreceğim. Hem orada arkadaş edinirsin, bu yakışıklılığınla çoğu kişiyi tavlarsın sen." Konuşmasının sonlarına doğru göz kırpıp güldüğünde Jungkook da istemsizce güldü.

"Yakışıklılığımla kazanırsam, bu lanet hastalık yüzünden kaybedeceğim. Kimsenin benim gibi biriyle dolaşmak isteyeceğini sanmıyorum."

Jungkook kendi kendine alayla konuştuğunda Taehyung omuzlarını indirip yatağa oturdu ve Jungkook'un elini elleri arasına aldı.

"Kook, bunun hiçbir zaman sorun olmadığını biliyorsun. Eğer sırf bu yüzden senden uzaklaşacak olanlar varsa, o doğru kişi değilmiş demek ki. Sana hiç yaklaşmaması en iyisi. Kendini sakın bizden aşağıda görme, o güzel kalbin dünyaları hakediyor. Seni olduğu gibi kabul edecek biri elbette vardır. Sadece sabredip onu beklemelisin."

Jungkook nefesini dışarı verip içten bir şekilde gülümsedi, Taehyung'a hayatı boyunca minnettar olacağını biliyordu. Her hangi bir şeye ihtiyacı olduğunda herkesten önce Taehyung orada oluyordu. Onun için her zaman endişelenen bir ağabeydi, kendini kötü veya eksik hissetmesine asla izin vermemişti. Bu yüzden şimdi onu üzmemeliydi, yüzüne içten bir gülümseme yerleştirerek hyungunun elini sıktı ve başını sallayarak onu onayladı.

"Haklısın, hyung. Söz veriyorum artık böyle düşünmeyeceğim."

Taehyung da gülümseyerek ona karşılık vererek ayağa kalktı ve ellerini onun beline  sararak kaldırıp kucağına aldı ve banyoya götürdü.

Jungkook tam olarak 4 yıl önce ailesini kaybetmesine sebep olan trafik kazasından sonra yürümeye yetisini kaybetmişti. Ailesinden geriye, onlarla birlikte arabada olmadığı için şuan yanında olan ağabeyi vardı. Jungkook ilk zamanlar çok zorlandığını hatırlıyordu, durumunu kabullenmesi zordu ama yanında ondan daha fazla üzülen hyungunu görünce kendisini toparlaması gerektiğini anlayıp güçlü olmaya çalışmıştı. Taehyung, Jungkook'un en ufak bir gülümsemesi için yapmadığı şey kalmamıştı ve hyungunu böyle gördüğünde kendini suçlu hissetmişti. Zor da olsa, bir şekilde kabullenmiş ve hayatına devam etmişti.

Dışarı çıktığında herkesin ona baktığını veya onunla alay ettiğini sanıyordu ama etrafına dikkat ettiğinde herkesin kendi işi ile ilgilendiğino görebiliyordu, ki bu da kendini daha özgüvenli hissetmesini sağlamıştı.

Banyoda işlerini bitirdiklerine Taehyung, Jungkook'u tekerlekli sandalyeye oturttu ve kendisi de arkasına geçti. Jungkook'un odası normalde ikinci kattaydı ama tekerli sandalye ile merdivenleri inip çıkmak imkansız olduğunda Taehyung onun odasını birinci kata taşımıştı. Ailelerinden kalan evdi burası, ikisi için biraz büyüktü ama bir şekilde idare ediyordular.

Kahvaltıyı farklı farklı şeylerden konuşarak bitirdiklerinde Taehyung önce Jungkook'un giyinmesine yardımcı olmuş, ardından kendisi de hızlıca giyinip aşağı inmişti. Okulu çok uzakta değildi ve otobüslerde hem vakit, hem de para kaybetmediği için mutluydu.

ᴏɴᴇsʜᴏᴛs | ᴊɪᴋᴏᴏᴋHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin