"Hadi son kez tekrarlayalım." Namjoon diğer 6 üyeye hitaben konuştuğunda diğerleri sessizce onaylayıp oturdukları zeminden kalkıp pozisyonlarını aldılar.
Son bir kez daha tüm koreografiyi baştan tekrarladıklarında hepsi terli bedenleri ile zemine yığılmıştı. Odayı derin nefes sesleri doldururken Songdeuk bugünlük yeterli olduğunu ve yarın devam edeceklerini söylediğinde herkes onayladı. Namjoon ve Jin duş almak için pratik odasından ayrılırken Hoseok, Yoongi ve Taehyung da onlara katılarak odadan ayrıldılar. Jimin ve Jungkook gözleri kapalı zeminde uzanmaya devam ettiler. Aralarında ismi konulmamış bir ilişki vardı, ikisi de bunu konuşmayı sürekli olarak erteliyordular. Diğer üyeler bundan haberdardı, ancak ikisinin meselesi olduğu için, özellerine saygı duyarak karışmamayı seçmişlerdi. Zaten iş ileri gidip aralarında tartışma çıkarsa, konuşup hallederlerdi.
"Bugün de benimle uyuyacak mısın?" Jungkook başını yana çevirip gözleri kapalı duran sarışına hitaben söylediğinde Jimin gözlerini açıp bakışlarını birleştirdi ve gülümsedi.
"Evet, seninle uyumak huzurlu hissettiriyor. Sen sevmiyor musun yoksa?"diye sorduğunda aslında cevabı gayet net biliyordu. Tam da tahmin ettiği gibi Jungkook telaşla oturur pozisyona gelip ellerini sallamaya başladı. Jimin ise gülerek onu bu tatlı telaşını izlemeye devam etti, onu durdurmaya çalışmadı, çünkü şu an karşısındaki manzara paha biçilemezdi.
"Hayır, hyung. Öyle demek istemedim, ben de çok seviyorum, yani rahatsız falan olmuyorum. İstersen hep benimle uyuyabilirsin. Şey..yani eğer kendi yatağında uyuyamazsan, benimkinde uyuyabilirsin demek istedim." Sonlara doğru utandığı için sesi kısılırken Jimin gülümsemeyi bırakıp kıkırdamaya başladı. Küçüğü çok sevimliydi.
"Sorun yok, Gguk. Zaten olumsuz cevap versen de, yine de seninle uyumak için gece gelecektim zaten." Açık sözlülüğü Jungkook'u utandırırken başını eğip gülümsedi. Bir tek Jimin ona "Gguk" diye seslenirdi ve normalde bu ismi kullanmayı sevmese de, söz konusu Jimin hyungu olduğunda karşı gelmeyi bırakın, daha çok demesi için neredeyse ona yalvaracak duruma geliyordu. Hayır abartı değildi, Jungkook hyungu ile konuşmaktan çok hoşlanırdı, sırf bunun için uykusundan feda ettiği anlar az değildi. Ertesi sabah iyi bir uyku alamamamış bir şekilde uyansa da, bundan asla pişman olmamıştı. Jimin hyungu için her şey değerdi.
"O zaman hadi evine gidip duş alalım ve bir an önce uyuyalım." Jimin, Jungkook'un evinde kalmayı çok seviyordu. Jungkook orayı ikisinin ortak zevkine uygun döşemişti. Ama yatak odası tamamen Jimin'in seçimi idi ve bunu onun isteğine bırakmak en doğru karar gibi gelmişti Jungkook'a, çünkü en çok kendi evinde ve en çok yatak odasında vakit geçiriyordular.
Jungkook'un yatağı çok rahattı üstelik ama ikisi de biliyordu, dünyanın en rahatsız edici yatağı olsaydı bile ikisi de orada uyumaktan mutlu olurlardı. Çünkü ikisi vardı, başkaları değil. Sadece Jimin ve Jungkook.
"Hadi gidelim o zaman. Terli terli üşütme sonra." Jimin, onun ilgili tavırlarını çok seviyordu. Yaşca küçük olan Jungkook olsa bile, sanki Jimin'den büyükmüşmesine davranıyordu, yemek yeyip yemediğini soruyor, gece iyi uyuduğundan emin oluyordu. Hastalanmamasına dikkat ediyordu ama olur da dikkatinden kaçar ve hasta olursa, başından ayrılmıyordu.
Çünkü geçmişte ona çok haksızlık yaptığını ve acımasız davrandığını biliyordu. Onu hep itmişti, kendisini her sevdiğini söylediğine onu reddetmişti, birçok kez kendisi yüzünden ağladığını biliyordu ama Jimin hiçbir zaman belli etmemişti ona. Çoğu kez kırmıştı onu ama Jimin hep gizlemişti ondan.
Şimdi ona hakettiği değeri vermek istiyordu. Hayır, geçmişte yaptıkları yüzünden pişman olduğu için değil, içinden geldiği için, onu sevdiği için yapıyordu bunu. Yapmak istiyordu.