Telefonu çalıyordu. "Yasemin". Hiç sevmiyordu bu kadını. Ona hep sevgilisini, Mila'sını hatırlatıyordu. Ama açmak zorundaydı çünkü telefonun sesinin nereden kısılacağını unutmuştu yine.
-...
-Ateş! Orada mısın? Ses versene!
-Ne var Yasemin?
-Sen psikologdan çıkalı bir saat oldu. Neden hala evde değilsin?
-...
-Sana demiştim ben alırım seni diye. Dinlemiyorsun beni hiçbir zaman.
-Sadece... Ben sadece temiz hava almak istemiştim.
-Ahh Ateş! Neredeysen söyle gelip alırım seni.
-Yalnız kalmak istiyorum.
Hayır. Yine yalan söylüyordu. Kaybolmuştu. Mila'yla beraber dolaştığı sokağı ararken bir kez daha kaybolmuştu işte. Gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı. Yine canlanmıştı hatıralar. Bir bankın üzerine oturup devam etti düşünmeye.
"Hakan, Mila, Tuğçe ve ben yürüyorduk bu sokakta. Mila yine çok güzeldi. Sanki tüm zerafetiyle sokakta yürürken herkes ona bakıyormuş gibi gelirdi. Kıskanırdım onu herkesten. Üzerinde turuncu bir tişört vardı. Tenini öyle güzel açardı ki bu renk. Adeta onun için yaratılmıştı. Bacaklarını tamamen saran kot pantolonunun belini bir kemerle taçlandırıp incecik belini yine ortaya çıkarmıştı. Uzun saçlarını yine ilk günkü gibi at kuyruğu yapmıştı. Bilseydi bu saçın ona ne kadar çok yakıştığını o da kendisine hayran hayran bakardı. Ama bilmiyordu işte. Ne kadar güzel olduğunun farkında değildi. Her geçen gün onu daha çok sevdiğimden haberi bile yoktu. Nasıl derdim ki ona?
Tek arkadaşı Tuğçeydi. Ve Mila, Tuğçeyle benim aramı yapmaya çalışıyordu. Defalarca kez asla böyle bir şey olamayacağını dile getirsem de işin içine kendini katıyor ne yapıp ne edip beni ikna ediyordu. O gün de öyleydi işte. Adım gibi emindim Tuğçe'nin Mila'yı bana sırf bunun için gönderttiğinden. O sadece kendini düşünürdü. Milayı kullanıyordu. Ben Mila'nın tek arkadaşının Tuğçe olduğunu bile bile bunu ona nasıl söyleyebilirdim ki. Belki söyleseydim daha farklı olurdu her şey değil mi?
Tuğçe, Mila gibi değildi. Daha sarıya yakın saçları vardı uzundu ama asla Mila'nınki kadar göze çarpmıyordu. Mila kadar nazik değildi. Lisenin başından beri bana karşı hisleri olduğunu biliyordum. Ama onu hiçbir zaman umursamamıştım. Mila öyle miydi? Mila dışarıdan çok soğuk görünen bir kızdı. Oysaki onu yakından tanıdığınızda asla bırakmak istemezdiniz.
Mila gelmişti yine yanıma. Beni ikna edip çıkışta Tuğçeyle beraber bir şeyler içmemizi söylüyordu. Öyle heyecanlıydı ki. O buluşmayı ikimiz için teklif etmesini isterdim. Tabii ki kabul etmemiştim. Tuğçeden nefret ediyordum ben. Mila'yla aramızdaki tek engelin olduğunu düşünüyordum. Ta ki o gelip Mila'nın saçlarından okşayıp yanağına bir buse kondurana kadar"
Gözlerimi açtığında Yasemin karşısında dikilmiş ona gülümsüyordu. Sağa sola bakındı. Yanında her zaman dertleştiği meydanda mendil satan çocuk vardı. Onu bir tek o çocuk , Ömer, dinliyordu. Sahi ne zaman gelmişti bu çocuk yanına? Ona mı anlatmıştı yine aklına gelen hatıralarını?
Bir anda dikleşti. Yaseminin anlattıklarını duyduğundan korkmuştu. Hemen Ömere baktı. Ömer'in gözleri baygın baygın ama hala neşeli bir şekilde bakıyordu bu adama. Sonra koşarak gitti. Anlaşılan Yasemin duymamıştı.
İşte koskoca meydanda neredeyse sadece Yasemin ve kendisi vardı. Nereden çıkmıştı bu kadın? Nerede olduğunu bile söylememişti. Yasemin yanına oturdu. Başını omzuna koydu. Sessizdiler. Hemen iki adım yanlarında duran parkta, çocuklar oynuyordu. Neşeli cıvıltılar, bazı annelerin çocuklarına bağırışına karışmıştı. Simit satan bir amca geçiyordu önlerinden. Yasemin kalktı hemen ayağa ve iki simit aldı. O zaman anlamıştı Ateş acıktığını. Koşarak geldi Yasemin elinde iki simitle. Yasemin olgun bir kadındı. Kızıl saçları uzun boyuyla hâlâ dikkat çeken bir kadındı. Ateş ise artık eski yakışıklılığını kaybetmiş akıl hastanesinden sonra tamamen çökmüştü. Anlayamıyordu böylesine güzel bir kadının neden hâlâ yanında olduğunu.
Beraber simitlerini yediler. Yasemin elinde kalan büyükçe bir parçayı küçük parçalara ayırıp kuşların önüne atarken Ateş yine hatıralara dalmıştı. Ne düşünüyordu en son? Unutmuştu işte yine. Çok uzun sürmedi zaten bu boşluk. Yasemin koluna girdikten sorma yavaşça yürümeye başladılar. Yolun sonunda arabası duruyordu yanındaki kadının. Binip gideceklerdi. Nereye gidiyorlardı. Bu kadın niye hep yanındaydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN ATEŞİ
Mystery / Thrillerİnanır mısın doğruluğunu bildiğin yalanlara? İnanır mısın bir Deli'nin söylediği doğrulara? Ne kadar inanırlar söylediğin yalanlara? Geçmişini düzeltebilir misin artık doğrularınla? Ben söyleyim "HAYIR!"