"Sahne dekorları hazır!"
"İzleyiciler gelmeye başladı, Zayn'in odasına iki koruma verin!"
"Sasha nerede? Son ses kontrolleri yapılacak!"
"Fanlar içeriye girmek istiyor, birkaç kişi daha girişe gitsin!"
"Mikrofon ayarları tamam mı?"
Bu tür seslerin arasında Liam Payne -bu ben oluyorum- güzel bir uyku çekmek için kendini bir sandalyenin üzerine bırakmıştı. Ama bu biraz imkansız gibi duruyordu.
Mükemmel, yetenekli, iyi kalpli, hareketli, cıvıl cıvıl olan bu genç sadece biraz dinlenmek istiyordu-
"Liam!? Zayn seni hâlâ neden işten çıkarmıyor, anlamıyorum! Kalk şuradan, tembel!"
Hâlâ ne iş yaptığını bilmediğim, her işte eli olan ve kulağındaki bluetooth kulaklığını asla çıkarmayan -onunla doğduğuna inanıyordum-, Chloe Madison başımda dikilmiş; çattığı kaşları ile kemik gözlüklerinin ardından bana bakıyordu. Anında doğruldum ve ajandayı da alarak hızla Zayn'in odasına yol aldım.
Belki Zayn sahnedeyken uyuyabilirdim? Onun sesi kulağıma hep ninni gibi gelirdi. Tabii klasik R&B parçaları hariç... Adam resmen kendini kaybediyordu. Tabii bundan elimden geldiğince az şikayet ediyordum, çünkü Zayn Malik'in menajeri olmak bir insanın başına gelebilecek en kıyak olay olabilirdi.
"Evde kalmışlığının acısını bizden çıkarıyor, cadı kadın!" diye söyleneyerek kocaman ve yaldızlı harflerle Zayn Malik yazan kapıyı açtım ve kendimi ortamın gürültüsünden soyutlayarak odaya girdim. Sessizlik, gülümsememe sebep olurken etrafa bakındım ama Zayn yoktu.
"Zayn?" diye seslendiğimde tuvalet kapısı açıldı ve neşeli hâliyle Zayn çıktı. "Selam, Lee." diyerek aynanın karşısına geçti ve güzel parmaklarını saçlarına daldırdı.
Bir çikolataydım ve birazdan eriyip zemine akacaktım.
"Her şey hazır mı? Ne zaman çıkıyorum?"
Ajandanın son sayfasını açarak hızlıca göz attım. "Tam olarak on dakika sonra. Buradan sonra İngiltere'ye dönüyoruz. Londra konserinden sonra boşsun. Ah, pardon! Son konserden iki gün sonra reklam çekimi var." dedikten sonra kafamı kaldırdım ve ela gözlerle karşı karşıya kaldım. Bana yaklaşması ile istemsizce kızarırken Zayn'in yüzünü büyük bir gülümseme kapladı.
"Aman Tanrım, Lee! Çok sevimlisin!" diyerek burnumu sıktı Zayn ve gülümseyerek odadan çıktı. Ben ise hızlanmış kalp atışları ve kocaman açılmış gözlerimle odanın ortasında kalakalmıştım. Zayn çoğu zaman yapardı böyle şeyleri ve şakalaşırdık, şimdi olduğu gibi de etkilenmiş bir Liam bırakarak giderdi.
Omzumu silkerek odadan çıktım ve sahne arkasındaki koltuklardan birine kuruldum. Tam o sırada Zayn fanların çığlığı eşliğinde sahneye çıkmıştı.
"Hey, Merhaba! Nasılsın New York!?"
Alkış, ıslık ve çığlıklar artarak devam ettiğinde suratımı buruşturdum.
"Lütfen, sakin olun. Kendimi Kurt Cobain gibi hissediyorum!"
Gülüşmeler ve çığlıklar.
"Pekâlâ... Pankartlar çok hoş, çocuklar. Siz mi yaptınız?" diyerek eliyle gökkuşağının üzerine yazılmış Fuck Off yazısı olan bir pankartı gösterdi. Onu tutan fanlar çığlıklar eşliğinde kendilerinin hazırladığını söyledi. "Bu harika! Her neyse, galiba artık şarkı söylemem gerekiyor. Şimdi söyleyeceğim şarkıyı çok özel birine adıyorum!" dediğinde ön taraflardan bir kız kime adadığını sordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Skipper // Ziam Mayne
FanficZayn Malik, kızların idolü, ünlü ve milyarder şarkıcı, hayırsever bir adam. Liam Payne ise, bilirsiniz o Liam Payne'dir. Zayn Malik'in geveze, sakar, üşengeç ve bir o kadar da tatlı menajeri. ××× Fic aslında @bugsbunnytff'ye aittir. Ben sadece Ziam'...