2

652 86 132
                                    

yeni ziam kurgusu salarım, gigi ve zaynden bebek haberi gelir

bu sefer ikinci bölümü salıyorum, bakalım ne gelecek

Aynada kendime çeki düzen verirken arkamdan belime dolanan kolları hissettiğimde gülümsedim.

"Ne yapıyorsun, Lou?" diye sorarak ona döndüm ve kollarını üzerimden çektim.

"Alıştırma yapıyorum."

Kahkaha atarak koluna vurdum ve gömleğinin yakasını düzelttim. "Sadece tek bir gün için sevgilimmiş gibi davranacaksın, abartma."

Gözlerini devirdikten sonra iki saattir uğraştığım saçlarımı bozduğunda çığlık atarak yeniden ayna karşısına geçtim.

"Ben de bunu anlamıyorum ya! Herif seni sevgilisiyle tanıştıracak sadece- doğruyu söyle kendini ezik hissetmemek için mi yapıyorsun?" dedikten sonra suratını buruşturarak baktı bana. Derin bir nefes alarak ona döndüm.

"Herkesin gözünde sakar, tembel, işe yaramaz olmaktan sıkıldım. Evet!, diyeceğim, ben de sevgili yapabiliyorum! O kendini beğenmiş, evde kalmış, kız kurusu Chloe'nin bile öğrenmesini sağlayacağım. Bana geçen gün tembel dedi, biliyor musun? Kim tembel, görecek o! Yani tamam biraz tembel olabilirim ama eğer bir işe yaramasam, Zayn beni neden yanında tutsun? Değil mi-"

"Liam, Tanrım! Kes sesini! Biliyorum benim gibi biriyle sevgili numarası yapmak bile seni heyecanlandırıyor ama bendeki de beyin." diyerek odadan ayrıldığında kafamı onaylamazca iki yana salladım. Louis Tomlinson, kendisini övmeden birkaç dakika geçirirse ölürdü.

Saçımı düzeltebildiğimde aynada kendime son bir kez baktım ve odadan ayrılarak salonda beni bekleyen Louis'nin yanına adımladım.

Unutma! Gevezelik yapmak, sakarlık yapmak yok! Konuş ama boş konuşma! Acaba elimi kolumu bağlatsam mı Louis'ye? Çünkü herhangi bir sakarlık, yanında rezilliği de getirirdi! Kelebek etkisi dedikleri şey benim için geçerliydi, minik bir sakarlığım bir bakmışım büyük bir çığa dönüşmüş ve beni yutmuş...

"Sen yine ne geçiriyorsun aklından, boş boş bakıp gözünü duvara dikiyorsun. Hey!" diyerek elini gözüme sokmak istercesine sallayan Louis'ye baktım.

"Ellerimi bağlasak mı, Louis?"

Gülerek kolunu omzuma attı ve beni kapıya yönlendirdi. "Merak etme ben sana göz kulak olacağım. Muhteşem Louis Tomlinson yine iş başında, evet bebeğim!"

Gözlerimi devirdim ama gülüyordum. Louis ile çocukluk arkadaşıydık ve üniversite dahil tüm okulları birlikte okuduk. Üniversite'yi Londra'da okumuş ve burada yaşamaya devam etmiştik, bir düzen kurmuştuk. Onun her haline alışmayı da lisede öğrenmiştim.

Elimle ileriyi gösterip gözlerimi kıstım. "Gidelim, Watson!"

"Bence buranın Sherlock'u benim. Mükemmel bedenime anca baş karakterlik yakışır."

Göz devirdim. Yeniden.

------

Arkadaşlar salak ve sakar olduğum konusunda hemfikiriz değil mi?

Çünkü ben gerçekten salağım.

Zayn'i bir saat bekletmek zorunda kalmıştık çünkü sivri zekâlı ben, konumu yanlış girmiş ve il dışına kadar gitmiştim. Daha sonra Zayn aramış ve nerede olduğumu sormuştu, ben de bulunduğum yeri söyleyince de aralıksız beş dakika kahkaha atmış ve konum göndermişti. Her ihtimale karşı da geri kalan yolu Louis sürmüştü.

Şu an ise araba anahtarını valeye verip içeriye geçiyorduk ve açıkçası ben biraz stresliydim. Neden olduğunu bilmiyordum ama nedense bir huzursuzluk içime çökmüştü ve kalkmıyordu.

Restorana girdiğimizde bize el sallayan Zayn'in yanına vardık ama ondan başka kimse yoktu.

Suratındaki gülümsemenin koluna girdiğim Louis'yi görmesiyle adım adım soluşunu izledim.

Sen bir ahmaksın, Liam siktiğimin Payne'i!

Akıl dağıtılırken ben yine başıma çorap mı örüyordum, Tanrım! Adam seni biriyle tanıştıracağım ayağına randevuya çıkmak istiyordu ama ben gerizekalı olduğum için anlamıyordum!

"Selam, ben Louis. Liam'ın-"

"Arkadaşım!" diyerek araya girdiğimde bir şey demesine fırsat vermeden Louis'yi tuttuğum gibi sandalyelerden birine oturttum ve ben de yanına oturdum. Bana tip tip baktı ama kaş göz hareketleriyle işi batırmaması için sinyal vermeye çalıştım.

"Şey... Bu aralar biraz üzgündü ve ben de çağırmakta bir problem görmedim. Senin için bir sıkıntı var mı?" diyerek Zayn'e döndüğümde gülümsedi ve kafasını iki yana salladı.

"Hayır, bir sorun yok. Arkadaşınla tanışmaktan mutluluk duyarım." dediğinde aşk kuşu moduna girmeden bakışlarımı Louis'ye çevirdim. "O da çok mutlu olur, değil mi Lou?" dedim ve gözlerimi kıstım. Bana ne sikim yapıyorsun temalı bir bakış attıktan sonra zar zor yüzüne yerleştirdiği bir gülümseme ile Zayn'e baktı.

"Yaa... Aynen." dediğinde yanımıza bir garson geldi.

"Siparişlerinizi alabilir miyim, efendim?"

Gözümü Zayn'e çevirdiğimde menüden adını dahi duymadığım bir şey söyledi. Gözler bana döndüğünde, "Aynısından." demekle yetindim.

Ben geleneksel takılan bir insandım. Ve genelde adını dahi telaffuz edemediğim şeyleri yemekten kaçınırdım. Eh, bugünlük bir istisna yapabilirdim sanırım.

Louis de kendine daha geleneksel bir şey seçtiğinde sohbete geri dönmüştük. Louis, Zayn'e dönerek, "Yeni bir albüm hazırlığında olduğunu duydum, o yüzden bu gece son konserinmiş. Nasıl gidiyor, ne tür bir tarz hakim olacak?" diye sorduğunda şaşırmıştım açıkçası çünkü Louis'ye bir şeyler anlattığımda çoğunlukla dinlemezdi.

"Evet, yeni bir albüm üzerinde çalışıyorum. Aslında biraz zor gidiyor, Liam en büyük şahidim. Ama o her zaman bana destek oluyor ve bunun için minnettarım." son cümlesinde bana bakarak gülümsediğinde eriyip zemine akacağımı düşündüm. Derin bir iç çekmemek için kendimi zor tuttum. Gözlerini yeniden Louis'ye çevirdiğinde kendime gelmeye çalıştım. "Ne tür tarzlar olacak... Bu sürpriz olsun. Hatta biliyor musun, Liam bile sadece sözleri biliyor. Besteler hakkında bir fikri yok."

"Aslında Me, Myself and I hakkında bir fikrim var ama sürpriz olacak diyorsan..." diyerek güldüm ve Zayn'e baktım. Gözlerindeki parıltılarda kaybolabilirdim.

Saçma sapan davranma! Kendini bilmiyor musun? Önce hoşlanır ve sonra elde edince de soğursun. İlk önce bir düşün bakalım; sen bu adamı neden seviyorsun, neyi için seviyorsun, ve ne kadar seviyorsun?

İçimde konuşan bu sese hak verdiğimde bir anlık boşluğa düştüğümü hissettim. Moralimin bozulduğunu belli etmemeye çalışarak Louis ve Zayn'in sohbetini dinliyor, arada gülümsüyor ve yemeğimi yiyordum. Gelen bir et yemeğiydi ve sanırım bonfileydi. Zayn'in iyi bir damak tadına sahip olduğunu düşündüm.

Konser saati yaklaşmaya başladığında üçümüz birlikte ayaklandık. Alman usulü hesapları ödeyerek -Zatn ve Louis hesabı ödemek için atışmış ve benim bu fikrimle sorun çözülmüştü- restorandan ayrıldık.

Louis ile vedalaşarak Zayn ile arabasına ilerledik. Aslında Zayn, Louis'yi konsere davet etmişti ama Louis yorgun olduğunu ve bitirmesi gereken işler olduğunu söylemişti. Ben de çok ısrar etmiştim gelmesi için ama alttan alttan beni tehdit ederek patilerimi üzerinden çekmemi istemişti.

Şimdi ise sessiz sakin arabada oturuyor ve zihnimdeki düşüncelerle boğuşuyordum.

Zayn'in, "Geldik." diyen sesiyle kendime geldiğimde hızla arabadan inerek onu beklemeye başladım. Yanıma vardığında endişeyle beni süzdü. "Bir sorun mu var?" diye sorduğunda gülümsemeye çalıştım.

"Hayır, sadece Louis'yi merak ettim. Morali biraz bozuktu sanki bizden ayrılırken." dediğimde gülümsedi ve birlikte konser alanına girdik. Etraftaki kargaşayı izlerken düşüncelerimi tavuk kovalar gibi zihnimden uzaklaştırmaya, acil durum ışıkları yakan nöronlarımı hizaya sokmaya çalışıyordum.

Yalan söylemekten nefret ederdim ve kesinlikle bir sorun vardı.

Skipper // Ziam MayneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin